Tuhaf işler!..

A -
A +

Seksi" kulüpten, "çilek" futbolcuya uzanan "zarif" Galatasaray Başkanı'nın bugün geldiği nokta; "Melo'dram!.." TV ekranlarında, gazete manşetlerinde "görüntü ve konuşma" büyüsünü bozamayan Ünal Aysal, sonunda sadece Ali Dürüst'ü ve Abdürrahim Albayrak'ı değil, Fatih Terim'i de "derin derin düşündürecek" bir soruya çengel attı; "Başkan hakikaten Hocayı seviyor ve ona saygı duyup, inanıyor mu?.." Yoksa, bilerek ya da bilmeyerek, "Liseci, zihniyetin yönetim içindeki ve dışındaki, hatta medyadaki temsilcilerinin baskısı ile", Fatih Terim'i, "Bu iş olmayacak arkadaş" dedirtecek bir bezginliğe doğru mu sürüklüyor?.. Soruyorum; Terim'in "Şampiyonlar Ligi öncesinde" hiçbir risk almamak için geçen yılın şampiyon kadrosunun "en verimli" ikilisini "bozmamak üzere kurduğu" plânı "berhava etmek", bilmem ki "başka" ne anlama geliyor?.. Soruyorum; futbolumuzun "ön liberolu" döneminde "Selçuk-Melo ikilisi kadar" doğrudan hemen her maçın skorlarına ve de şampiyonluğa, oyun /gol /gol pası /mücadele olarak etki eden, "damga vuran" bir ikili var mıdır?.. Soruyorum; "Transferde önceliğimiz ve ilk işimiz Melo'nun transfer sorununu çözmektir" diyen Fatih Terim'in "ne istediği ortada iken", kulübün başkan yardımcılarından birinin çıkıp da "Melo olmazsa da olur, bana göre daha da iyi olur" manasına gelen sözler etmesi ve "bugün gelinen noktanın tam da Adnan Öztürk'ün söylediği söze çok uygun olması", bilmem ki Başkan Ünal Aysal'ın "Terim hakkında söylediği övücü sözler" konusunda bir çok Galatasaraylıyı "Acaba samimi mi" sorusunu sormaya mecbur etmiyor mu?.. Dahası, başkan danışmanı ve "Terim'in tüylerini ürperten" Bülent Tulun'un "Melo'nun durumu kesinleşmeden", Avrupa'da "ön libero aramaya çıkmasının ne anlama geldiği" ortada değil mi?.. "Kim olduğu meçhul" çilekli bir futbolcu için "10 milyon Euro ve hatta fazlası gözden çıkarıldı" sözleri kulaklara fısıldanırken, Terim'in "kilit" ikilisini, üstelik Melo "alacağı paradan da önemli bir indirimi kabul etmişken" birkaç yüz bin Euro için bozmak, "kimin ne kadar samimi olduğunu" göstermiyor mu?.. Terim'in, Başkan'ın etrafını saran ve onu yönlendiren "liseci zihniyetin temsilcilerinden rahatsız olduğunu" sanıyorum!.. "Böyle bir rahatsızlığın içinde olan" bir teknik adam başarılı olabilir mi?.. Dahası, Terim, "ne zaman arkadan vurulacağını bilemediği" bir ortama, acaba ne kadar tahammül edebilir?.. İnanıyorum ki, artık Galatasaray'ın Hocası, "Melo olayını Başkan ile kendisi arasındaki ilişkileri açık açık ortaya koyan" bir test olarak görecek ve "gelecek hesaplarını" ona göre yapacaktır!.. Anlaşılıyor ki, Ünal Aysal, Fatih Terim'in kamuoyu /camia /taraftar /medya önündeki konumundan rahatsız!.. Anlaşılıyor ki, Ünal Aysal, "Bülent Tulun olayının rövanşını almak için fırsat bekliyordu"; o fırsatı buldu ve beraberliği sağladı!.. Böylece sahneye koyduğu "Melo'dram" ile "Patron o değil, benim" gösterisi yaptı!.. "Kulüp" ile "takım" patronluğunu karıştırdı; çok yazık!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.