Bile bile lâdesler!..

A -
A +

Geçen cuma günü, Ömer Faruk Ünal, Türkiye Gazetesi'nde gene hakemlik camiamızda "neler döndüğünü" anlatan müthiş bir yazı yazmıştı. Bu yazının içindeki bölümlerden birinin başlığı da "MHK ipin ucunu kaçırmış" idi ve sevgili Ömer Faruk, bu bölümde şöyle diyordu: "7. haftada oynanan Mersin İ.Y. - Kayseri maçında Serkan Ok ve Aleks Taşçıoğlu yardımcı hakem olarak görev yaptı. 8. haftada oynanacak olan Kasımpaşa-Mersin İ.Y. maçında yine Serkan Ok ve Aleks Taşçıoğlu görevli. İki hafta üst üste Mersin maçına aynı yardımcılar... Bunu 'becerebilen' MHK ipin ucunu kaçırmış demektir!" Ve MHK'nın "gerçekten" ipin ucunu kaçırdığı, Kasımpaşa-Mersin İ.Y. maçının 90'ıncı dakikasında durum 2-0 deplasmanda oynayan ekibin galibiyetiyle devam ederken, ev sahibinin, "bariz", evet hem de "çok bariz", hatta "sokaktaki çocukların bile" rahatlıkla "ofsayt" diyebileceği bir pozisyona hakemlerin "göz yumması" sonucu attığı golle belgelendi!.. Bu golün şoku içindeki Mersin İ.Y. 90+2'de bir gol daha yiyerek "bir puan" ile yetindi ve "kendisi için altın sayılacak" 2 puanı İstanbul'da bırakıp Mersin'e döndü!.. Şimdi Futbol Federasyonu Başkanı'na ve heyetine, MHK Başkanı'na ve heyetine, dahası "Fırat Aydınus başkanlığındaki" maçın hakemlerine soruyorum; Mersin İdmanyurdu bu sezon (Allah göstermesin) 1 ya da 2 puan farkla ya da averajla küme düşerse, vicdanınız sızlamayacak mı; bu nasıl bir atamadır, bu nasıl bir komitedir, bu nasıl "kaygısız ve ilgisiz" bir federasyondur, bu nasıl bir hakemliktir ki; "böylesine hakem atamalarından, ofsayt pozisyonlu gole kadar zincirleme ve fahiş bir hata yapabiliyorlar?.." Bu satırları yazdıktan sonra, kendi kendime güldüm; bu Pişkinler Federasyonu'na ve komitelerine "davul/zurna çalınsa" boşuna; birkaç satırlık yazıdan ne çıkabilir ki?.. ??? Emre Çolak, Halis Özkahya'nın "faul düdüğü" çalmadığı ve yere düştüğü pozisyona, ellerini açarak itiraz ederken, topu kapan Gençlerbirliği'nin oyuncuları "hücum hazırlığı" yapıyorlardı. "Genç" Emre "hışımla" kalktı ve kendi sahasına, top ayağında olan kırmızı-siyahlı futbolcuya gene "hışımla" koşmaya başladı; "Bakın, şimdi faul yapacak" dedim; nitekim Emre geldi ve "arkadan sert müdahale ile" faulü yaptı. İçime doğmuş gibi bu defa "İster misiniz bu duran toptaki ortadan bir de Gençler golü çıksın" dedim. "O gol de, o ortadan çıktı" ve Galatasaray "2-1'e getirdiği", üstelik rakibini dağıttığı anlarda "beraberlik golünü" böyle yedi, o şoktan bir dakika sonra Gençlerbirliği'nin üçüncü golü de geldi. Sonrasında Emre "yaptığı hatanın sonunda" sahada "Leyla gibi" dolaşmaya başlayınca Hocası onu oyundan aldı!.. Galatasaray'da mevsim başının gözde iki gencinden biri "özel hayatından sonra", bu defa da "saha içi şımarıklığı" ile de gündeme girdi; ötekisi ise "Ujfalusi'sizlikten ve formsuzluktan" etrafını haftalardır koridora çevirmişti. Bunlara Melo'nun ve Hamit'in "tam düşüşte oluşları", Burak'ın uyumsuzluğu ve de Muslera'nın isteksizliği (Bu durum çok açık ve ayrı bir yazı gerektiriyor), dahası takımın çare bulunamayan sol beksizliği yanında Ankara'da bir de sağ bek krizi eklenince, sarı-kırmızılı ekibin, "çok zor" Gençlerbirliği gibi bir deplasmandan "bir puan" ile dönmesi bile büyük başarıydı ve "öyle" de oldu!.. Çok açık; "Rüya takım" denilen kadro, Fatih Terim'in kâbusu olmaya devam ediyor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.