Efsaneleri yiyen padişahlar!..

A -
A +
Samet Aybaba'ya bakın!..
Aykut Kocaman'a bakın!..
Fatih Terim'e bakın!.. "Atın bunu!.."
"Çağırın haddini bildirin, patronun kim olduğunu gösterin!.."
"Rezalet!.."
"Bunlar kulübe yakışmıyor, atalım!.."
"Boyuna oyuncu aldırıyorsun, aldırıyorsun da ne oluyor, 10 puan fark oluyor!.."
"Ne istifası, ben kovdum onları!.."
"Başarılı / Adam gibi işini yaptı / Ama işine son verdik!.."
Bunlar son birkaç günde gazetelerde okuduğum haberlerde geçen ifadelerden bir kaçı ve de çok azı!..
Birine "Güle güle" dendi!..
Öteki "istifa" ettirildi!..
Sonuncusu "istifanın eşiğine getirilip" bırakıldı; zira "onun işine son verecek yürek, şu anda kimsede yok!.."
Ama ortada "çok acı" bir gerçek var; her defasında "işleri bitirildiğinde" anlıyoruz ki; teknik direktörlerin hazin sonu, "kullanılma tarihleri bu kadardı" diyen yöneticilerin elinde!..
İşte onun için bir defa daha diyorum ki; "kendini feda eden" bütün teknik direktörlere, Aybaba'ya ve Kocaman'a yapılanlar ders olsun!..
Üstelik Kocaman, "kendini sadece kulüp için" değil, "Kulübün Başkanı için" de 2 yıldır feda ediyordu; işte "o fedanın sonucu!.."
Daha da acısı, "bugüne kadar Aykut Kocaman'ı göklerden yere indirmeyen" anlı ve de şanlı bir yığın spor yazarı ve yorumcusunun "önemli" bir bölümü, "Ben patlıcanın değil, Padişah'ın dalkavuğuyum" diyen şakşakçı misali, "bu insafsız ve acımasız son" için kıllarını kıpırdatmadılar; "Tısss!.."
Aykut Kocaman'ı çok eleştirdim, hele hele "3 Temmuz süreci başladığından beri yapması gereken asıl işi bırakıp, yöneticilerin yapması gerekenleri yapmaya soyunması yüzünden" çok ağır şekilde eleştirdim; keşke "haklı" çıkmasaydım; işte "işi bitirildi" ve "Güle güle" dendi!..
Zira, kulüplerini "padişahlar gibi" yöneten ve ne yazık ki, "goygoycularından" da bu yönde büyük destek alan başkanlar, "Her isteklerine, her dediklerine kayıtsız ve şartsız boyun eğilmesini isterler!.."
Ne zaman isterler; "kimselerin pek tanımadığı kişiler olarak" kulüplerinin başına gelip, şana şöhrete ulaştıkları ve de "kullandıkları tarafından, o güce eriştirildiklerini anladıkları andan itibaren" isterler. O ana kadar "kullandıklarına son derece saygılıdırlar, sevgi dolu olduklarını gösterirler; arkalarında dururlar, savunurlar", ama "gücün kendi ellerine geçtiğini" anladıkları anda "bütün bunlar unutulur" ve kulüpleri için "efsane olan" sporcular, hocalar, hatta "rica minnet yönetime davet edilen" yöneticiler, "bir fiskede" dışarıya konulur!..
Fenerbahçe'de bu dram 15 yıldır yaşanıyor!..
Galatasaray'da ve Beşiktaş'ta da yıllar yılı yaşandı ama son iki yılda "yeni versiyonlar" sahnede!..
Tarihler, markalar, örfler, adetler, gelenekler, ilkeler, yasalar, tüzükler, genel kurullar, camialar, taraftarlar, efsaneler rafa, kapıya, çöpe, "Ben yaptım oldu ve de olacak" diyenler baş tacı ve de "galip" olanlar da onlar!..
Ama galipler de, şakşakçıları da hâlâ anlamıyorlar ki, "bu galibiyetler", kulüpleri için tam bir "Pirrus zaferidir!.."
Çok açık, "sporumuzu da, kulüplerimizi de rezili rüsva eden" bu sistem değişmedikçe ve "Kulüpler Yasası çıkarılmayarak" pekiştirildikçe, "böyle gelmiş, böyle gidecek" ve bugün "dünü aradığımız" gibi, yarınlarda da "bugünü bile" arayacağız!..
Sayın Spor Bakanımıza duyurulur!..
***
Okuyucularımdan özür: Çarşamba günkü yazımın sonunda "bugün" için "Aysal darbesi; iki" başlıklı bir yazı yazacağıma söz vermiştim, ama "Kocaman Olayı" her şeyin önüne geçti. "Aysal darbesi" ile ilgili yazılar için  önümüzde daha  çok zaman ve de yazacak çok da şey var; sıra onlara da gelecek!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.