Arda üzerine sorular!..

A -
A +

Bizler “spor yazarı” isek, bizler “kulüpçü” değilsek, bizler spor yazarları olarak “sporunun evrensel suçları arasına giren ırkçılığı kalemimizden çıkarıp, çöpe atmak” durumunda isek, şimdi soracağımız soruya, “elimizi vicdanımızın üzerine koyarak” cevap vermemiz gerek!..
Şoru şu; Robin van Persie ile Arda Turan arasında fark var mıdır; neden birini yerden yere vururken, ötekini baş tacı etmeye çalışıyoruz?..
Bu soruya cevap ararken, “başka” ve mesela “şu soruların cevaplarını” da “dürüst” olarak vermemiz gerek:
1 – Arda mı, Barcelona’ya, yoksa Robin van Persie mi Fenerbahçe’ye “daha büyük bonservis bedelleri” ödenerek gelmiştir; daha açık sorayım; Arda’nın bonservis bedeli, Robin van Persie’nin bonservis bedelinin kaç katıdır?..
2 – Arda’nın Barcelona’dan aldığı para mı, yoksa Robin van Persie’nin Fenerbahçe’den aldığı “haftalık, aylık, yıllık” para mı daha çoktur?..
Eğer, van Persie, hâlinden utanmıyor, “onca para aldığı” kulübüne vermesi gereken hizmeti vermeden, “pişkin pişkin paraları cebine atıp” hayatını yaşıyorsa, Arda’nın yaptığı nedir ve “Robin van Persie için yazdıklarımızı” neden onun kadar hak etmiyordur?..
Arda, Başakşehir’e geldi, Robin van Persie de Feyenoord’a gidiyor; biri lig liderine gelen bir yıldız, öteki lider PSV’nin çok gerisine düşmüş, şampiyonluk umudu “yok” denecek kadar zayıf lig beşincisinde oynayacak bir başka yıldız; bakalım hangisi “başarılı olacak” ve de “keyif yaşamından futbola dönebilecek?..”
Feyenoord’un hocası Giovanni van Bronckhorst, uzun zamandır “van Persie” diye sayıklıyordu, inşallah rüyası gerçek olur da Fenerbahçe ondan kurtulur.
Barcelona’nın “Kurtulduk” dediği Arda için Abdullah Avcı “neredeyse 1,5 yıldır doğru dürüst futbol oynamayan” ve İspanya / İstanbul hattında “bir playboy gibi yaşayarak magazin basınının gözdeleri arasına giren” Arda için “nasıl bir formül bulacak”, belli değil.
Bir “futbol makinesi gibi işleyen” takımda Arda, “nerede, nasıl oynayacak, oynatılacak”, dahası “o takımda oynayacak kondisyona ne zaman ve nasıl kavuşacak”, işte cevap aranıp bulunması gereken “ilk” sorular, bunlar!..
Özetle, “cevap aranan ana soru” şu; Arda, Başakşehir’in “kısa sürede uyum sağlayan bir dişlisi” olacak mı, yoksa “Babam” dediği Fatih Terim’e bile meydan okuyarak, “keyif yaşamının getirdiği futbol zafiyetini başarıyla örten” bir büyük yıldızın uyumsuzluk perdesini açık tutmaya mı devam edecek?..
Temenni edilen elbette, “birincisi” ve Arda’yı kendisine de, Türk futboluna da, Başakşehir’e de “yeniden bağışlayacak” kapının açılması. Herkes, Arda’nın “bu kapıyı açmasını” istiyor ve bekliyor!..
Bunda da Abdullah Avcı’ya büyük iş düşüyor ve elbette başkan Göksel Gümüşdağ’a da; öncelikle “yanlış tercihler yaptığı” çevre ve özel hayat halkalarından onu kurtarmaları gerekiyor; yapabilecekler mi, yaşayıp göreceğiz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.