FIFA 39’unculuğumuzu kutlarım!..

A -
A +

Türkiye, FIFA listesinde 37’ncilikten 39’unculuğa düşmüş… Belçika 1’inci; hiç şaşırmadım.
Zaten UEFA Ligi’nde “Türkiye küme üstüne küme düşerken” de hiç şaşmamıştım!..
Neden mi; “Hâlâ ve hâlâ ‘antik’ hocalarımızın yerine, bir tane bile ‘bugünün’ hocasını koyamadığımız” için!..
“Antik”… İşte, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ndeki karşılığı; “İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan, antika.”
İsterseniz “durumu anlatmak için” Türk edebiyatından da bir “dörtlük” yazayım; Kaygusuz Abdal’dan; “Sekizimiz odun çeker / Dokuzumuz ateş yakar / Kaz kaldırmış başın bakar / Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz!..”
Bitti mi; yooo, devam edeyim!..
Eğer bugün hâlâ, futbol kazanımızın kaynaması için maç geceleri, maçları yöneten hakemlerle ilgili yorumlarda, ‘Ne diyecek’ diye ‘Kitabı atın, benim söylediğime bakın’ diyen ‘antik hocalarla yaşıt’ bir yorumcumuzun “keseceği ahkâm” bekleniyorsa…
Devam; “sporyazarlari.com” sitesinde hâlâ “Antik hocalar ile ve de o hocalarla yaşıt olan hakem yorumcuları ile ‘yaşıt’ futbol yorumcuları ‘en çok okunanlar’ arasında” ise…
Bir “devam” daha; Sadece futbolumuzun değil , “bütünüyle sporumuzun Üç Büyüğü” yıllardan beri kaynayan kazanın içinde çabalıyor ve ‘futbolda su yüzüne bile’ çıkamıyorlarsa…
Ve… “Futbol Federasyonunu, TV ekranlarında alenen ve resmen tehdit eden, taraftarını kışkırtan, rakip kulüplere ‘düşman’ gibi baktıran başkanlar” hâlâ ve hâlâ “Futbol Federasyonunu yok saymaya ve spor dünyamızda egemen olmaya” devam ediyorlarsa… Federasyon da “bu tabloyu seyrediyor” ve de “kendini” yok ediyorsa…
Bütün “bunlara son verecek, futbol başta sporumuzu içine düştüğü mali / idari / sosyal bataktan kurtaracak” bir “Kulüpler Yasası”, bunca yıldır hâlâ ve hâlâ çıkarılamamışsa…
FIFA Listesi’nde “39’uncu olmak” büyük başarıdır; kutlarım!..

12’nciliğin sebebini, futbolcular söylemiş
Galatasaraylı futbolcular, Torrent’ten şikâyetçi olmuşlar, önce kendisine söylemişler, sonra Başkan’a gitmişler. Neymiş; “kondisyon yüklemesi için idmanları ikiye çıkartmışmış” ve de “videolu ‘maçlarda yapılan hatalar ve rakipler’ çalışması” yapıyormuş. Alpaslan “bunlara” isyan etmiş, kadrodan çıkarılmış…
Takımı “beraberce” 12’nciliğe düşürdükleri ve Türkiye Kupası’nda Denizlispor’a elendikleri hocaları Fatih Terim’i özlüyorlar, anlaşılan!...
Takımın “neden 12’inciliğe düştüğü” de böylece ortaya çıkmış olmuyor mu?..

Riva satılıyormuş, öyle mi?..
Her kulüpte olduğu gibi, Galatasaray’da da “sosyal medya grupları” var; kendi aralarında yazışıyorlar, tartışıyorlar, kulübün durumu, yönetimin “hata ve sevapları” konularında haberleşiyorlar.
Son günlerde “futbol / basketbol / voleybol takımlarının da önüne geçen” bir konu çıktı ortaya…
Yönetim, “Riva’yı yok pahasına” Emlak Konut’a satacakmış… “Daha önce alınan kredinin faiz borçları” düştükten sonra, elde “nohut - çekirdek parası” kalacakmış. Riva’yı alanlar milyarlar kazanacakmış…
Bir telaş… Bir telaş…
Çoğunun “Galatasaray Lisesinden mezun, sonra da ülkenin, hatta Avrupa ve Amerika’nın en iyi üniversitelerini bitirmiş olduklarını” tahmin edebiliriz.
İçlerinden bir tanesi de çıkıp; “Galatasaray Kulübü Tüzüğü’nü okumadınız mı? Böyle bir satışın yapılması için Genel Kurulumuzun kararı gerek. Bu karar olmadan, Yönetim Kurulu, Riva’nın bir metre karesini bile satamaz. Bu telaş neden?” demiyor, diyemiyor.
Üstelik “Divan Kurulu” ne güne duruyor; “böyle hayati bir konu” orada da konuşulmaz, tartışılmaz mı?.. “Doğru” ise, “böyle bir konu” gazete ve TV’lerimizde “sporun baş haberi” olmaz mı?..

Bırakın İspanyol nefes alsın!..
Burak Elmas’ın “dolduruşa gelip, kendisini Galatasaray tarihine ‘en cesur başkanlardan biri’ olarak geçiren ve Fatih Terim ile yolların ayrılmasını sağlayan’ kararını yaralayacağına” inanmıyorum; bunu yaparsa, kendisini de, kararını da, başkanlığını da inkâr eder.
Böylece, “Fatih Terim’i getirmesi kadar büyük bir hataya” da imza atmış olur. Bir hoca için, “Kara kışlı mevsim ortasında 5 maçla karar verilmez”; hele ona “kondisyon bakımından bile bitik, enkaz hâlinde, 12’nciliğe düşmüş bir kadro” verilmişse…
Spor medyamızda “âdeta tek kaynaktan çıkmışçasına” TV’lerde konuşulan, spor sayfalarında yazılan “Kayserispor maçı son şansı, kaybederse göreve gelecekler bile belli” denilen, “kadrosuyla Sergen Yalçın / Bülent Korkmaz / Okan Buruk” isimleri ile bezenmiş haberler… Günlerdir sayfalarda… Tekrar… Tekrar…
Öyle bir bombardıman ki, ne İspanyol hocada, ne futbolcularda “psikolojik moral” bırakacak cinsten…
Burak Başkan “yeni takviyelerle nefes alıp, istediği futbolu oynatacak bir kadroyu sahaya sürecek zamanı ona vermeyerek, ‘Torrent gidiyor’ haberlerini doğrulayan bir adım atarsa” kendine de, getirdiği hocaya da, Galatasaray’a da çok yazık eder.

Şaka!..
Acı ama gerçek…
Mesut Özil gidiyormuş!..
“Gelmiş” miydi; ben sahalarda pek göremedim de!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.