Otur oturduğun yerde, Okan kardeş!..

A -
A +

Seni severim Okan kardeş, hocalığını beğenirim, neden işsizsin ona da şaşarım. Ama…

2000’li yılları yaşayanlar, Emre Belözoğlu ile beraber Galatasaray’a vurduğunuz darbeyi unutmaz, unutamaz!..

UEFA Kupası’nı almanın coşkusunu bile yaşatmadınız, Galatasaray Başkanı’na, yönetimine ve camiaya…

Kupayı alan kadroyu kurmak ve beslemek için “kasanın varını yoğunu harcayan” ve de nerede ise “uçan kuşa borçlu hâle gelmiş, ‘icra takipli telefonları bile kapanmış’ bir kulübü ayakta tutmaya çalışan” yönetimin bir ümidi vardı…

“İtalya’nın büyüklerinden” Inter Kulübü, UEFA Kupası maçlarında izlediği Emre ve Okan’ı almak istiyordu. “Sezon sonunda sözleşmeleri bitecek” Okan ve Emre, “Galatasaray ile mukavele yenilerlerse” bu transferden “önemli miktarda bonservis parası alacak olan” Galatasaray, “mali bakımdan” da biraz nefes alacaktı!..

Ne var ki, Okan ve Emre “sözleşme yenilemediler” ve “Galatasaray’ın verdiği paranın altında bir paraya” Inter’e gittiler… Bu gidişten Galatasaray’ın kasasına “tek kuruş” girmedi…

Ardından Başkan Faruk Süren istifa etti. “Bugünün başkanı” Burak Elmas, “Futbol takımının sorumlusu” olarak “o acı günleri” yaşadı… Spor medyasına “Galatasaray’la kimse alay edemez, ben göreve hazırım” demişsin…

Takım 20 maçta Lider’in 22 puan gerisine ve puan cetvelinde 12’inciliğe düşerken, son dokuz maçta ancak bir galibiyet alırken” aklın neredeydi, ey Okan kardeş?..
İspanyol’un yerine “Seni” getirselerdi ve “aldığın enkazı” ayağa kaldırmaya çalışırken, “5 maç sonra ‘Hadi güle güle’ deselerdi” ne düşünür ne yapardın?.. Bir meslektaşın “iş başında iken” ortaya çıkıp da “Onu atın, beni alın” demek, bir teknik adama yakışır mı?..

Bak Okan kardeş, “Burak Elmas’ı yemek isteyenler” var… Bunun için de, “5 maçta ‘bitik ve enkaz’ bir takımı, ‘ayağa kaldırma, uzatmalarla beraber 100 dakika gol peşinde mücadele etme noktasına getirdiğini gördükleri için” öncelikle İspanyol’u göndermek için ellerinden geleni TV ekranlarına, spor sayfalarına getirmekte yarışanlar var.
“Son şansı… Son şansı” diyerek Torrent ve yardımcılarına Çin işkencesi yapıp, “Takımın içinde ‘eski günlere dönmek isteyen” birkaç futbolcuya güç kazandırmak, kadronun çoğunluğunu ümitsizliğe sokmak” için “tribünlere gelen ‘paralı askerlerin’ yıkım çabalarını” da arkalarına alarak yarışıyorlar.

Kimse merak etmesin Galatasaray düşmez. Takımın ve futbolcuların “en fazla destek bekledikleri” böyle zamanlarda tribünlerden, TV ekranlarından, spor sayfalarından yapılanlara bakın… “Öfke içinde” Torrent’e “yorulan Gomis’i oyundan alıp Mustafa’yı soktuğu için ‘ırkçı / siyahi futbolcu düşmanı’ yaftasını asmaya kalkışanlara” bakın… Tribünlerden daha dün millî takımlara çağrılan Taylanlara, Berkanlara yapılanlara bakın… Sosyal medyadaki “gaddar” trollere bakın… Bunlar nasıl Galatasaraylı?..
Ey Galatasaray tribünleri… Hiç mi, Liverpool’un bütün dünya kulüplerinin taraftarlarına örnek olacak marşını duymadınız; “You will never walk alone… / Asla yalnız yürümeyeceksin”; utanın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.