Ey tribündekiler, sizler nasıl F.Bahçelisiniz?..

A -
A +

Her kulübün “sıkıntıda, kötü günler yaşadığı süreçler” vardır; bu süreçlerde “kulübün takımı da kötü günler, haftalar, hatta aylar ve sezonlar” yaşayabilir. Nitekim, Real Madridler, Barcelonalar, Manchester United’lar ve daha birçok “dev kulüplerin takımları” da yaşamıştır, yaşayacaktır!..

Mesela “bizde” de, Galatasaray’ın futbol takımı “14 sezon şampiyon olamamıştır!..”
Bu girizgâhı neden yaptım; perşembe gecesi Fenerbahçe’nin Slavia Prag’a mağlup oluşunu seyrederken, ekranda gördüğüm tablonun “bir Türk spor seveni, bir spor yazanı için ne kadar üzüntü verici olduğunu” anlatmak için…
Fenerbahçe zor bir sezon yaşıyor, Galatasaray gibi… Beşiktaş gibi…

Süper Lig’de iddia kalmamış, Türkiye Kupası’ndan elenilmiş… Sezon sonuna kadar tek ümit; UEFA Konferans Ligi…
Üstelik bu ligde kazanılacak her maç, atlanacak her tur kulüp kasasına para olarak, alınacak her puan Fenerbahçe’ye de, Türkiye’ye de UEFA kupalarının “toplam puanlamalarında” önemli artılar getirecek…
Bu ligin play off turunda rakip Slavia Prag ve rakibimizin hocası “sağlık problemleri sebebiyle” İstanbul’a gelememiş. Dahası “golcüsü” dâhil, ara transferde iki üç önemli oyuncusunu kaybetmiş, sakatı var…
Taraftar, “başarısız sezonlar için” öfkelenmiş, küsmüş, yönetimi “istifaya davet edecek” hâle gelmiş olabilir. Haklıdır da… Ama…
“Takıma küsmek… Böyle bir süreçte tribünleri boş bırakmak… Oyuncuları ıslıklamak” ne oluyor; “Fenerbahçelilik” bu mudur?..
“İyi niyetli, tertemiz, ‘gerçek ve has Fenerbahçeli’ bir hoca”, bu zor süreçte ağır bir sorumluluk yükü altına girmiş, kötü gidişi durdurmaya çalışıyor…
Futbolcular zaten büyük ölçüde öz güvenlerini kaybetmiş, kötü gidişin ağır sorumluluğu altında moral kazanmaya, maç kazanmaya çabalıyor”; tribünler ne yapıyor; ıslıklar… Islıklar… Yazıklar olsun!
Evet, “tur atlamak için” hem de “deplasman golleri avantajının kalktığı” bir turnuvada, “atılan ve yenen tek golün bile” önemi varken; kendi oyuncusunu ıslıklıyor, “Yönetim istifa” diye bağırıyor; olacak şey mi?..
Maç 2-3 bitti; 3-3 de bitebilirdi; Prag’da atacağımız bir gol, play off turunda durumu “0-0” hâle getirecektir; sonrasında Fenerbahçe turu geçemez mi?.. Bu tablo ortada iken, “Fenerbahçelilik” evimizde takımımıza, oyuncularımıza moral desteği vermek, öz güveni takviye etmek” değil midir?..
Aynı şeyi, “malum mihrakların teşviki ile ‘Galatasaraylı olduklarını zannedenlerin’ tahrik ettikleri” Galatasaray tribünleri” de yapıyor; takıma, oyunculara moral vermek, “çok yıpranmış öz güvenlerini iyileştirmek için” destekleyeceklerine, ıslıklıyorlar, “Yönetim istifa” çığlıkları atıyorlar; hem de UEFA Ligi maçları yaklaşmışken! Yazıklar olsun…

Başkanlara mesaj!..

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Futbol Federasyonunu alenen TV ekranlarından tehdit ve Türkiye’nin uluslararası alanda bir numaralı hakemini yerle bir eden” Rizespor Başkanı Tahir Kıran’a vere vere “sportmenliğe aykırı hareket” diyerek “25 bin TL para cezası” verince…
Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak’ı kim durdurabilir, onun için “25 bin lira” nedir ki, o da açar ağzını, yumar gözünü…
Ama PFDK bu defa “bambaşka” bir ceza verdi; “Beşiktaş maçındaki, sportmenliğe aykırı hareketi ve müsabaka sonrası hakem soyunma odası koridorlarında müsabaka hakemlerine yönelik hakareti sebebiyle toplamda 3 ay hak mahrumiyeti ve 113 bin TL para cezası. Ayrıca, Sancak’ın maç sonrası yaptığı açıklamalarla ilgili TFF’nin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu başvuru sonucunun beklenmesine ve bu sebeple incelemenin devamına…”
Ey başkanlar, bundan böyle “hakemlere soyunma odasına giden koridorda” değil, “TV ekranlarında” hakaret edin, hakaretlerinizi soyunma odaları koridorundaki 10-15 kişi yerine, TV ekranlarından binlerce kişi duyacak! Federasyon’u ise “istediğiniz kadar” tehdit edebilirsiniz!..”

Süper Lig TV kurulmalı!..

Futbol Federasyonu hiç düşünmemeli; “ne ihalelerden, ne medya patronajından hayır çıkar” futbolumuza…
Süper Lig TV kurulmalı ve “dekoder satışları” kulüplerle beraber yapılmalı…
Başkan Nihat Özdemir “ilk tekliflerden” hayal kırıklığına uğramış; “Daha yüksek teklifler bekliyoruz” diyor…
“Türkiye’de bugün oynanan futbol ortada iken” ve de kimse gücenmesin, kırılmasın, “bugün Türk futbolunu FIFA Listesinde 39’unculuğa, UEFA Ligi’nde küme düşüren teknik adamlarla bugünün futbolunun bir adım ileriye gitmesi” ümidi de Kafdağı’nın ardında iken, kimseler “daha yüksek ve de hayal kırıklığı vermeyecek teklifler” vermez, veremez…
Futbol kalitemiz öylesine düştü ki, buna “perde gerisindeki çirkinlikler de eklenince” insanın “futboldan buz gibi soğuması” mümkün değil; “bunca ‘ter temiz’ başka sporlar” varken!..

Fark, fark edilecek

Ağır eleştiriler bombardımanı içinde, Burak Başkan, “sessiz ve derinden” Galatasaray’ın geleceği bakımından “önemli adımlar” atıyor.
Danışmanlığına Luis Campos’u getirdi. O da “sportif direktör” olarak Pasquale Sensibile’i…Artık “kadro mühendisliği, yönetici tavsiyesi, teknik adam tekeli, ‘videolu’ menajerler takviyeli” yapılmayacak…
Bu, “kulübün onlarca, yüzlerce milyon avrosunun sezon başı, sezon ortası sokaklara saçılmasının önüne geçilmesi” demek… Campos da, Sensibile de, “oyuncu seçimi ve transferi” konularında tecrübeli ve ustalar…
“Haziranda farkı” fark edeceğiz!..

Şaka!..

“Çok gol fırsatı yakaladık atamadık…”
Bu sözü Fatih Terim söylerse “Futbolcular taraftarın önüne atılmış” olmuyor, ama Torrent söylerse “Futbolcular taraftarın önüne atılmış oluyor” öyle mi?
Kuzum siz “Galatasaraylı yorumcular mısınız, yoksa Fatihseversporlu mu?

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.