Tekrarımdır; İspanyol’a güvenin

A -
A +

Hiç sevmediğim ve bugüne kadar da “çok nadir başvurduğum” bir pencereyi açacağım yazımda… Zira benim “Ben…Ben…” demeye ve “Ben demiştim” diye hatırlatmaya “sempatim” yoktur, “ihtiyacım” da çok nadir olmuştur!..

Ama “bugün” diyeceğim, zira “birileri” hak ettiler…

Ne dedim, bunca haftadır; “İspanyol’a, ‘görevden ayrıldığı sürecin son 10 maçında bir galibiyet alabilen… Dahası Süper Lig’de liderin 20 puan gerisinde hedeften düştüğü için, Avrupa kupaları şansı sadece Türkiye Kupası’nda kalan… Ve onu da ‘1. Lig’in küme düşme hattındaki Denizlispor’a elenerek kaybeden’ bir Hoca’dan aldığı ‘enkaz’ mirasının altından kalkabilmesi için ‘9 maçlık’ bir süreç tanıyın…”

Dahası; “İspanyol’a güvenin!..”

Dahasının da dahası; “Mesela Berkan - Taylan ikilisini kötü oynadıkları süreçte ‘ısrar ve inatla takıma koyduğu için’ yerden yere vurulduğu” maçlarda “İspanyol’un Süper Lig’de bir hedefi yok. Onun hedefi martta oynanacak UEFA Ligi eleme maçı… O maçlarda Berkan ve Taylan’ı kazanmaya çalışıyor, rotasyonlarla bek arayışları da bu yüzden…” diye de yazıp geldim…

“Benzer örnekleri” de “Dahaların dahaları da var” diyerek çoğaltabilirim ama gereği yok; “Anlayana sivrisinek saz… Anlamayana…”
İşte, “giden Hoca’nın son 9 Süper Lig ve bir Kupa maçı” ortada ve “benzer süreçte İspanyol’un “9 Süper Lig ve bir UEFA Ligi” maçı da…
Ve de “giden” Hoca, kaç maçtır “derbi kazanamıyordu”, İspanyol “ilk derbi maçında kazandı, hem de ilk yarıda rakibini sürklase ederek!

Gülüyorum; “Aldığı enkazı kaldırması için” kendisine zaman tanınmayan… “Daha dört maç sonra ‘son şansı’ denilerek yerden yere vurulup maçlara ‘bu baskı altında çıkması’ sağlanan (!) İspanyol’un grafiği, skor olarak da, futbol olarak da yukarıya doğru yükselmeye” başlayınca… Bu gidişe, “enkaz bırakan” Hoca’yı “ortak etme” korosunu kurdular…

Üstelik “bu kadronun mühendisliğini yerden yere vurdukları” hâlde ve “O mühendisin ‘giden’ Hoca olduğunu” unutarak!..
“Oyunun ilk dakikalarında çizgiden çıkarılan top ve Pena’nın bacak arasından yediği ‘hatalı’ gol dışında” Beşiktaş’a “başka ‘doğru dürüst’ fırsat vermeyen” bir Galatasaray varken ortada…

Ve de… İspanyol’un, bu maçta, “Dört gün sonra oynanacak büyük hedef” Barcelona karşılaşması için… “Hava muhalefeti yüzünden” ilk günü Barcelona’da çalışarak, ikinci günü “zorunlu olarak” gelinen İzmir’de antrenman yaparak geçirdikten sonra, “ancak üçüncü günün sonunda İstanbul’a ulaşılan” bir “yorucu dönüşü” de hesaba katıp…  “Zorunlu rotasyona başvurmasını” bile eleştirdiler, mesela bir örnek; “Vay efendim, Kerem çıkarılır mıymış?.”

Kerem’i “97 dakika oynatmaya devam etse ve o sırada sakatlansa” ne olacak?..

Terazinin bir kefesinde “hedeften düşülmüş bir ligde maçın berabere bitmesi” öteki kefesinde “Dört gün sonra bu statta 50 bin seyirci önünde Barcelona ile oynanacak ‘hayati’ bir maça hem de ‘yorulmuş’ Kerem’in sakatlanması ihtimalinin ortadan kaldırılması” var; hangisi tercih edilir; siz söyleyin sevgili okurlarım?..
“Futbol bu” Galatasaray perşembe gecesi elenebilir, hatta farklı da yenilebilir; ama “İspanyol’un takımı, 10 maçlık süreçte, Barcelona’dan beraberlik ve de Beşiktaş’ı ilk yarıda sahadan silerek” kendini göstermiştir…

Daha ne yapsın; bu kadar kısa süreçte ve “böylesine yoğun” bir maç trafiğinde “enkaz devralmış” Torrent?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.