Kuntz ve Torrent!..

A -
A +

Lafı, yazıyı uzatmama gerek yok; Portekiz’e Portekiz’de yenilip “Dünya Kupası’na veda etmeyi” Serdar Ali Çelikler kardeş dört cümle ve 41 kelime ile özetlemiş...
Diyor ki; “Hollanda’dan 6 yiyen takımdan Portekizlilere tırnak yediren takıma döndüğümüzü de unutmayalım. Terimist ve Güneşist isimler Kuntz’u hedef tahtasına oturtacaklardır. Ama senin kalecin 11 metreden kafa golü yerse golcün penaltı kaçırırsa hoca da bir yere kadar. Portekiz bu hâliyle Dünya Kupası’nda da pek bir varlık gösteremez.”
Bu satırlar bana “benzer bir tabloyu” hatırlattı; “Millî takım yerine “Galatasaray’ı, Kuntz’un yerine Torrent’i” koyun; Hedef tahtasındaki adam ne yapsın?..
Bakın ne diyor, maçtan sonra “Hedef tahtasına daha maç biter bitmez oturtulan” adam... “Maç sonunda bir daire oluşturduk, bir araya geldik. Burak’a, ‘Gurur duymalısın çünkü bu takımın kaptanısın’ dedim. Letonya karşısında Burak’ın penaltısı olmasa, bu takım burada olmazdı. Bazen de şansa ihtiyacınız olur.”
Teşekkürler millî takım, teşekkürler Kuntz!..

Tuğrul Demir ve Fevzi Zemzem üzerine...

Art arda “iki büyük sporcumuzu” kaybettik... Önce basketbolcu Tuğrul Demir, sonra futbolcu Fevzi Zemzem aramızdan ayrıldılar...
Tuğrul, Galatasaray’ın ve millî takımımızın “unutulmaz savunmacısı” idi...
Fevzi Zemzem de Göztepe’nin ve millî takımızın “unutulmaz” santrforlarından ve gol krallarımızdan biri...
Ne yazık ki, “yaşarken unutulmayanlar törenleri” yapamıyoruz ve “yaşarken unutulanlar” galerisine bol bol “unutulmaması gerekenleri” yolluyoruz!..
Tuğrul’u da, Fevzi’yi de “spor yazarlığı yaptığım” dönemde çok yazdım... Bilmem ki “bu son yazım” böyle bir sitemle mi, bitmeliydi?.

G.Saray’da “doğru” kazanmalı!..

Garip bir kulüp hâline geldi Galatasaray... Taaa 2000’li yıllardan beri, “Kulübü gırtlağa kadar borca sokan” ve “Benden sonra tufan olsa ne yazar” zihniyeti ile “gelip giden” başkanlara ses seda çıkarılmaz... Ama “Kulübü kurtarmak, sağlam bir mali temel üzerine oturtmak” için elinden geleni yapma gayretini gösteren başkanları “öyle ya da böyle” senaryolarla “geldiklerine de yapacaklarına da pişman eden” işler sahneye konur... Oldu!.. İşte Burak Elmas Başkan’ın “başına getirilmek üzere olan” oyun da budur...
Tıpkı Adnan Polat Başkan’a, Mustafa Cengiz Başkan’a yapılanlar gibi... Adnan Polat ile “Yargıtay’dan dönen”, Mustafa Cengiz ile “Mahkemelerce paspas edilen” o ünlü “İdari ibrasızlık” kararları...
Elmas Başkan, Divan Kurulu konuşmasında diyor ki; “Yaptığımız her işte Galatasaray’ın bekasını, geleceğini, kendimizden çok daha fazla düşünerek; doğru olan kararları almak için mücadele ediyoruz. Çok çalışıyoruz. Daha çok işimiz var. Altı aylık kısa sürede ciddi şeyler yaptık. Bunların kredisini kendimize almaya değil, Galatasaray’ın başarısı olarak göstermeye çalışıyoruz. Belki de hata yapıyoruz, bilmiyorum. Yaptığımız iyi şeylerden bahsedilmezken, negatif şeyler daha çok konuşuluyor. Vicdanımız çok rahat, üyelerin aklıselimine güveniyoruz.”
Sarı kırmızılı kulüpte “birilerinin, birileriyle el ele vererek” kurgulamaya çalıştığı “ibrasızlık oyununun sonucu”, bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Anadolu Auditorium Toplantı Salonunda belli olacak. Dilerim “Genel kurula, Galatasaray’ın akil adamlarının ‘ibrasızlık oyununa karşı çıkan’ görüşleri hâkim olur” ve...
“Daha altı aylık bir yönetim” rahmetli Mustafa Başkan’a karşı sahneye konan “Kana kan intikam” senaryosunun bir benzeri ile karşı karşıya kalmaz!..

Günaydııınnn!..

Türkiye’de sevgili M. Emin Uluç kardeşin “Konya maçının devre arasında oyundan alınan Mesut Özil’in son tavrı karşılıksız kalmadı. Geldiği günden beri bekleneni karşılayamayan, ancak dünya yıldızı kredisiyle şans bulan Mesut, teknik direktör İsmail Kartal’a çıkışınca yönetim de gereğini yaptı. Kartal, Mesut’un tepkisini rapor edince, dünya yıldızı teknik heyetin isteği, yönetimin kararıyla kadro dışı bırakıldı” haberini okuyunca... İşte ağzımdan bu bölümün başlığı çıktı; Günaydııınnn!..”
Arsenal’in “çift haneli onca milyon avro bonservis bedeli ödeyerek aldığı ve haftada 375 bin sterlin ödediği hâlde” Mesut Özil’i “neden bir maç, hatta bıraktım bir maçı, bir maçta 15-20 dakika bile oynatmadan” kulübede oturttuğunun sebebini araştırmadan... Alayı vâlâ ile İstanbul’a getirmenin” sonucudur bu!.. TV ekranlarında ve spor sayfalarında “bu transferi alkışlayanlar” da “araştırmadan yapılan gazeteciliğin” öncüleri!..

Şaka!..

İzmir’de “Göztepe Kulübü’nün satıldığı” konuşuluyor; doğru; “Göztepe satıldı!..” Ama kime?..
Bu sorunun cevabı olarak da, “Chelsea’yi kaybeden Abramoviç’e” deniliyor!.. Ve ilave ediliyor; “İki yatı, boşuna mı Türkiye’ye geldi?..”
Eğer haber doğru ise, yandı Üç Büyükler...
Eğer onlar da “birer Abramoviç bulamazlarsa” artık “şampiyon olmaları” hayal olur ve Türkiye Süper Ligi’nde “onlar için” yarış “ikincilik hedefi” ile başlar!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.