Kerem+Yunus= Belhanda+Feghouli!..

A -
A +

Süper Lig’in üçüncü haftası geride kalırken, Fenerbahçe ve Beşiktaş futbolu “ışıl ışıl” parlamaya, sezon başı tahminlerinin (en azından mesela benimkinin…) aksine, “şampiyon” Trabzonspor teklemeye, Galatasaray bocalamaya başladı…
Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor konularını, o takımların uzmanı arkadaşlarımıza bırakarak (ki bol bol yazıyor, ekranlarda da bol bol konuşuyorlar), biz “Galatasaray ne durumda ve ne olacak” sorusuna cevap aramaya bakalım…
“Bocalama” bana göre “doğrudan, bazı ‘çok güvenilen futbolcuların kişisel duruş ve durumları’ ile ilgili”; Okan Hoca acilen bu problemi çözmeli!..
Bakınız, açık açık yazıyorum; “bir zamanlar çok olumsuz bir sonuç da veren ‘Belhanda – Feghouli ikilisinin Süper Lig’in gol kralı Diagne’yi yok etme’ senaryosunun bir benzeri” ne yazık ki bugün “Kerem ve ‘Keremleşmeye başlayan’ Yunus tarafından Seferovic’e karşı” sahneye konuyor!..
“Hazırlık maçlarında ön plana çıkan ‘Bosna kökenli İsviçre uyruklu’ santrfora pas yok. Rakip kaleye birkaç metre mesafede ‘bomboş’ olsa da!..”
Bir bakın “top egoistliklerinin, karavana şut ve sonuç vermeyen çalım sevdalarının, asisti yok sayan” istatistiklerine…
Adam, bütün bir maç rakip kaleci başta, topa sahip rakip savunmacılara “baskı için” koştururken ve “etraftaki pas alacak rakip oyuncuları işaret ederek, ‘bastırın’ işareti verirken”, seyredenler de onlar!..
Bu durum, “geriden gelmekte çok geciktirilen hücum toplarının sonuca etkisi” ile bütünleşince, işte ortaya çıkan “hazin” tablo; “3 lig maçında 2 gol ve son dakikalarda oyuna giren Gomis’in attığı iki düzgün şutun getirdiği puanlar olmasa” Galatasaray “2 puanla” ligin 13’üncüsü… ‘Üç maçta sıfır gol atmış, bir gol yemiş, eksi 1 averajlı’ bir takım” olacak!.. Bir yıl ara ile dejavu!..
Şimdi geliyorum; “Galatasaray’ın hızlı hücumları yok eden ve başrollerini Muslera ile Nelsson’un oynadığı ‘yan ve geri pas’ hastalığının” nelere mal olduğuna…
Geçen sezonlarda “tedavi bir yana, hatta teşvik edilen” bu hastalığın sonucu olarak “baskı yiyince kaptırılan ve gole, penaltıya kadar uzanan topların yaptığı tahribatın istatistikleri” ortada…
Şaşıyorum; “rakip takım kalecisinin en az 5-6 gol önleyen kurtarış yaptığı maçlarda, Muslera’nın ‘kucağına atılan penaltı vuruşu dâhil’ 2-3 kurtarış yaptı” diye göklere çıkarılmasına…
“Her yıl milyon avroları cebine indirecek, Uruguay ve de Galatasaray gibi bir büyük takımın kalesini yıllardır kapatacak” ve “bir maçta 2-3 kurtarış yaptı” diye “göklere çıkarılacak, alınan 3 puana sahiplendirilecek”; bu nasıl bir anlayıştır?..
Galatasaray, “Hagi’nin resmen olmasa da, saha içi hakimiyeti ve gayriresmî kaptanlığından beri” kaptansız; “saha içi dağılmanın baş sebebi” de bu!..
Nelsson başta, Galatasaray stoperlerinin, “yan ve geri pas hastalığını yediği gollere rağmen hâlâ seve seve kabullenen” bir kaptan ve “eliyle, ayağıyla top çıkarmasını hâlâ öğrenememiş” bir kaleci!..
Abdülkerim’in bir hatasına “paragraf açan” ama “Nelsson’un yaptığı onca hataya ‘Ne yapıyorsun arkadaş’ bile demeyen” yorumcularımız da galiba “Galatasaray’daki bu kangren olmuş hastalığın tedavi edilmesini” istemiyorlar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.