Futbolumuzda suçlular ve sorumlular!

A -
A +

Millî takımı küme düşmüş bir ülkenin kulüp takımlarından da fazla bir şey beklemek hayalcilik olurdu… Acı gerçek yüzümüze çarptı bir tokat gibi… 

 

Hey gidi hey… “Dün” neydik, “bugün” ne hâle geldik?..
Kulüp takımlarımız, Manchester United’ları, Real Madrid’leri, Milan’ları yenerdi.
Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkar, çeyrek finaller, yarı finalleri oynar, hatta “UEFA ve UEFA Süper Kupalarını” kaldırırdık!..
Millî takımımız, dünya üçüncüsü, Avrupa dördüncüsü olurken, “neden ve nasıl şampiyon olamadığımız” eleştirileri yapar, üzülürdük!..
Bir de bugüne bakın; millî takımımız “Avrupa klasmanının en altının bir üstüne” yuvarlanmış…Kulüp takımlarımız, “en büyüklerimiz başta”, Şampiyonlar Ligi ‘eleme gruplarını bile geçemiyor”, dahası ve asıl üzüntü verici tarafı ile Avrupa’nın “üçüncü sınıf” takımlarına eleniyor, Avrupa kupalarının ‘teselli kümelerine düşüyor, ‘doğrudan o kümelere katılanlar’ da gruplara kalamadan Avrupa yolculuğunu terk ediyorlar!..”
Neden bu hâle düştük, kimler sorumlu?..
Aslında “sadece” sorumlular yok, “suçlular” da var!..
“Suçlulardan” başlayalım; “suçlu” biziz; spor medyası…
“Bu gidişi sezip, görüp” de “asli görevimizi” yerine getirerek, “sorumlulara ‘Ayağa kalkın ve görevinizi yapın’ uyarı ve çağrısını sürekli hâle getireceğimize…” 
Ne yazık ki, “hakem infazını kalemlerimizin ve dilimizin asli görevi hâline getirip, ekranlarımızın ve sayfalarımızın baş konusu yaparak” çok açıktır ki, tam tersine “hesap sormak” yerine “sorumluları gözlerden kaçırarak koruma görevini” üslendik!..
Kim sorumlular; 1 – Federasyon, 2 – Kulüp başkanları (Kulüplerimizde ‘başkanlık’ sistemi” var), 3 – Teknik adamlar!..
Aslında “bu sıralama” da tartışılır; zira mesela “Teknik adamlar 1’inci sıraya konulduğunda, çoğunluğun itiraz edeceğini” sanmıyorum; hak ediyorlar da…
“Dün, yerlisi ile yabancısı ile hocalarımızın aldıkları sonuçlara bakın” ve bir de dönüp bugünkülere…
Üstelik “onlarca ve onlarca milyon” avroların transfer piyasalarına saçılmasına rağmen…
Ama, “spor medyamız”, yani bizler, “bu çok acı tablonun asıl sorumlusu olan kulüp başkanlarına, teknik adamlara hesap soracağımıza”, ne yapıyoruz; “bir sarı kartı hatalı çıkardı” diye, “gencecik bir hakemi ‘masalarda mahkûm edip” idam sehpalarına yolcu ediyoruz!..
Ve de ne yazık ki, federasyonumuz da, “kendi talimatında açıkça yazılı olan hükümleri ‘es geçip” infazı onaylarken, “infaz sürecinde kulüp başkanlarının ve yöneticilerinin ‘hakemlere yaptıkları ağır hakaretleri, görmüyor, duymuyor” ve de sessiz sedasız geçiştiriyor!..
Millî takımı küme düşürenleri 3-4 gün yazmak, sonra “hakem halısının altına” süpürerek, “hesap sormanın S’ini bile” yerine getirmek, ne anlama geliyor, acaba?..
Disiplin talimatına göre, “hakem infazı sürecinde işlenen suçların da hakem halısının altına süpürüldüğünü gördüğümüz” hâlde “Hakem cezasını buldu, ama suç işleyen başkanlara, yöneticilere neden Disiplin Talimatının amir hükümleri uygulanmıyor” uyarısını bile “birkaç küçük istisna hariç” yapamıyoruz?..
Basın, “hovardaca saçılan milyonlarca avrolara karşı, Avrupa kupalarının eleme turlarını bile aşamayan takımların baş sorumlularına” başkanlara, hocalara neden, evet neden ‘sonuç alana kadar’ hesap sormuyor, soramıyor?..
Bu acı tabloyu, “Yasin Kol’a maç verilmemesini sağlamak kadar bile önemsemeyen” bir spor basını ile futbolumuzu ‘bu sorumsuz sorumlulardan ve sonuçlarından’ nasıl kurtaracağız?..”
Bir bilen varsa, söylese de, ümitlensek!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.