Evlilik bir tedavi şekli değildir

A -
A +
Malum, mevsim evlilik mevsimi. Günümüz gençliğini birçok beladan kurtaracak bir güzelliğin, kurulacak bir yuvanın, yetiştirilecek güzel evlatların ilk adımı bu aylarda atılıyor.
 
Hayatındaki birçok güzelliği, bereketi evliliğe borçlu bir insan olarak size evliliğin gerekliliğini anlatan on haftalık bir yazı dizisi yazabilirim. Ancak önce tersten bir bakış.
 
Vaktiyle Twitter’da şöyle iki Tweet atmışım. Sanıyorum 2019’da.
“Anne-babalar, evlatlarınızı en iyi siz tanıyorsunuz. Sorunlu, psikolojik rahatsızlığı, madde bağımlılığı olan oğullarınızı "başını bağlayalım düzelir, evlenince akıllanır" diye evlendirip bir başka ailenin koklamaya kıyamadığı kızını yakmayın. Evlenmek bir tedavi şekli değildir.”
 
“Herkesin evladı kendi canı. Sorunu olan evladınız da sizin canınız. Tedavi ettirin, ilgilenin, sevgi gösterin, toplum olarak kazanmaya çalışalım. Ama belki iyi gelir diye de evlendirmeyin. Ya da karşı aileye baştan durumu her şeyiyle anlatın. Bilsinler, razılarsa kabul etsinler.”
 
Bu iki Tweet’i Makedonya’da iken atmıştım. Eşimin ailesinin evindeyken. Oralarda duyduğum bir olaydan, bir konudan ilham alarak yazdım. Ancak o gün bugündür bu Tweet benim peşimi bırakmadı. Kitaplara, tezlere, TV programlarına konu oldu. Dahası bana belki on binlerce mesaj gelmesine sebep oldu.
 
Çoğunluğu yanlış bir evlilik sonucu hayatının mahvolduğunu düşünen genç kadın kardeşlerimden.
Oğlunun bir sorunu, bir kötü alışkanlığı olduğunu, daha doğrusu evliliğe müsait bir durumda olmadığını bildiği hâlde oğlunu evlendirmek, bu yolla onu kurtarmak isteyen anne-babalar var.
 
Eskiden beri de bu böyle. “Evlensin, akıllanır” diye bir kalıbımız var. Hoş, evlenip akıllananlar da yok mudur? Elbette vardır. Ama bunun bir dozajı var. Örneğin bir psikolojik rahatsızlığı, bipolar bozukluğu, şizofrenisi, kleptomani (Hırsızlık hastalığı) gibi sıkıntıları olan, çeşitli bağımlılıkları olan çocuklarımızı evlendirmek iki gence de, hatta evlat sahibi olurlarsa en çok da o evlada haksızlık oluyor.
 
Güneydoğuda bir ilimizde kadınlara yönelik verdiğim bir konferanstan sonra gencecik bir kız kardeşim geldi yanıma: “Abi benim eşim eroinmanmış, bana söylemediler. Kızım kucağımda, ağlaya ağlaya izliyoruz evin içindeki hâlini. Kendine geldiğinde bizi karşısında buluyor.”
 
Başını bağlamak isterken başını yakmayalım gençlerimizin. Bazı aileler başını bağlayıp toparlasın diye iyi niyetle bu hatayı yaparken kimileri de “Evlensin de gitsin bu evden, kurtulalım” diye bakıyor.
İşte bu yüzden bu başlığı atmak istedim: Evlilik bir tedavi şekli değildir.
 
Bir de tabii bu attığım Tweet’lere şöyle eleştiriler geldi: “Ömer Bey bazı genç kızlarımız da erkeklerin başını yakıyor. Neden tek taraflı baktınız.”
Doğru, söylemim tamamen erkek tarafını bağlıyor. Çünkü bizim toplumumuzda bir evliliğin kurulmasında temel erkek tarafının evinde atılıyor. Kız tarafı kapısı çalınan taraf.
 
O zaman madem öyle, eleştirenlere şöyle bir konuda da haklarını teslim edeyim yıllar sonra.
Belki şöyle de düzeltmeliyiz.
Kapısı çalınan taraf da olsa, bir kız kardeşimizin evliliğe engel bir sıkıntısı, bir rahatsızlığı, aşamadığı bir durumu varsa kapısı çalınan ailenin de bunu karşı tarafa bildirmesi gerekir. Bu da bir başka haktır, haksızlıktır.
 
Çocuğunu evlendirerek onu tedavi etme, hatta abartarak, onu ehlileştirme düşüncesine giren anne-babalarımız şunu unutmamalı. Bugün başınızdan attığınızı düşündüğünüz, yarın iki ya da daha fazla başı yanmış insan olarak yine evinize
gelecek.
 
Bir konunun tam ortasına şöyle dâhil ve şahit olmuştum. Bir genç kardeşim ailesinin kendisinin evlenmesini istememesi, hatta kız istemeye gelmemesi üzerine beni devreye sokmak istemişti. Bu erkek kardeşimizin ailesiyle görüştüğümde annesi “Benim oğlum benim canımsa o kız da bir başka ailenin kızı. Ben oğlumun kendini toparlamadan, sorunlarını çözmeden bir başka ailenin kınalı kuzusunun başını yakmasına izin veremem, gidip de o aileden kızlarını isteyemem, ben Allah’tan korkarım” dediğinde o annenin ellerinden öpmüştüm.
 
Ferasete, olgunluğa bakar mısınız? Müthiş bir farkındalık değil mi? Anne böyle yaptığı için genç kendini toparlamış, kefil olunacak bir genç hâline geldikten sonra da çok güzel bir evliliğe imza atmıştı.
Bu hikâye aslında bu yazının anlatmak istediği her şeyi anlatıyor. Ders almayı bilenlerde olabilmek dileğiyle.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.