Anladın sen onu!

A -
A +

Kamuoyu bilsin; hakem Yaşar Kemal Uğurlu'nun verdiği röportajda tehdit ettiği gazeteci benim… Bak kardeşim;

1) Giden MHK Başkanı'nın huzurunda bana bilgi verenlere en ağır küfürleri ediyorsun. Ki; ben o bilgiyi yazmadım. Yazıklar olsun ki; Ferhat Gündoğdu da sana "sus otur" diyemiyor. Ama o bilgiyi bana iletenleri söylersem; küçük dilini yutarsın.

2) Trabzon'da katıldığın cenaze haberini paylaşmamla ilgili olarak da "Bunun hesabını soracağım" diyorsun; ne yapacaksın acaba?
TFF ve MHK gazeteciyi tehdit eden hakeme bakalım bir disiplin işlemi uygulayacak mı? Bunlar yetmiyor, VAR'daki arkadaşını satıyorsun. Sen ilişkilerine dikkat et. Fazla zıplama! Şimdi bayram arifesi. Ama beni bunları yazmaya mecbur bıraktın…
Çocuğuna acil şifa diliyorum ve dua ediyorum.
Son bir tavsiyem; bana başka bir yazı yazdırtma!
 
Tek çare, tek liste!
 
Bu 40 güne; 40 yılda yaşanmayacaklar sığdı. (8 Mart - 17 Nisan 2022)
Sabri Çelik, Muhittin Boşat ve Murat Ilgaz hem tecrübeli hem de kurumsal hafızaları olan bir ekip. Olanı biteni biliyorlardı.
33. hafta hakem tayinleri bizi çok ikna edememişti.
Ancak 34. haftada ciddi bir mesafe alındığını gördük. Bu haftaki VAR tayinlerinden de ümitliyim.
Camiayı bu çukurdan çıkaracak tek çıkış yolu; bu kalan 4-5 haftada "tek bir hakem ve gözlemci listesine" kavuşmak.
Hem yazılarımda hem de ekranda bunu defalarca anlatmaya çalıştım.
Her MHK'nın hakemler üzerine tasarruf yapma hakkı vardır.
Tehlikeli olanı bu listelerin kulüpler tarafından hazırlanmasıydı; tıpkı 8 Mart'ta olduğu gibi.
 
Kamuoyuna mal ettik!
 
Hiçbir hakeme asla kişisel bir husumetim olamaz. Ancak eleştirilerim olmuştur, olacaktır da. Yapılan tayini, hakemin hızlı yükselmesini, sahadaki ya da VAR'daki kararlarını eleştirmek en tabii hakkımız.
25 yıldır her fırsatta kamuoyu önünde hakemlerin hukukunu korumaya çalıştım. Kulüpler ve taraftar hakemi sevmez. Taraftara oynayan medya da hakeme soğuktur.
Bu yüzden en yakın arkadaşlarım bile tepki göstermiştir. "Bu hakemlere güvenme" diye...
Ancak son 40 günde çok saygın birkaç gazeteci arkadaşımdan, duayen büyüklerime kadar aşağıdaki ve benzeri ifadeleri defalarca işittim!
- Sayende hakemleri sevmeye başladım.
- Cüneyt Çakır'a, Fırat Aydınus'a ve arkadaşlarına yapılan haksızlığı öğrendik.
- Sen ki; bu kadar öfkelisin, bu hakemler doğru insanlardır.
- Gerçekten anladık ki, Mete Kalkavan'ın heykeli için beton yetmezmiş!
- Ali Palabıyık ve Abdulkadir Bitigen'e yapılanlar, hakemler üzerinde en büyük baskıyı oluşturmuş!
Bu duyduklarım; benim için meslekî anlamda en büyük tatmin olmuştur.
 
Nihat Özdemir niye imzalamadı?
 
Hakemleri rehin aldığı için hapis cezası alan bir yönetici; Temsilciler Kurulu Başkanvekili oldu. Nihat Özdemir uzun süre imzalamıyor. İstifasından hemen sonra bu görevlendirme imzalanıyor.
Sayın yönetici iyi bir insan olabilir. Suç üzerine yıkılmış da olabilir.
Peki; hakem ve temsilci raporlarını ne yapacağız?
Aynı zamanda Temsilciler Kurulu Başkanı olan Abdurrahman Arıcı da Dernek Genel Başkanı olarak o koltukta oturmaya devam ediyor…
 
Haydi, çık işin içinden!
 
Giden MHK, bombayı bıraktı gitti. Defalarca uyardık ama "yaptık, oldu" dediler.

1) Şimdi Altay, itiraz ediyor; "klasman dışı kalan hakemler maçlarımızda görev aldı."

2) Tahkim Kurulu, kendilerine müracaat etmeyen hakemler için bir görüş bildirmiyor.

3) Altay'ın itirazının geçersiz olması için TFF, 8 Mart'ta imzaladığı kararı kaldırmaya mecbur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.