Salgın mı vurdu, mevsim mi; Hastayız...

A -
A +
"-Ooo grip salgını varmış... Alıyorum bi dal..."
(...@teninsarisin)
...
"-2014'te, hâlâ gribe karşı antibiyotik kullanan insanların var olduğunu gösteren geçici hastalık. Biz ölüp gideceğiz, bunlar yaşayacak söyleyeyim..."
(...Cüneyt Vural)
...
"-Yıllardır taş gibi olan bünyemi delip geçtin... Bana da mı len?.. Kim bulup getirdiyse, çok ayıp etti..."
(...@erdiler)
...
"-İlginç bir şekilde günde iki paket içen beni sigaradan soğuttu soğutacak bir salgın. Bünyelerde değişik etkileri var. Böyle devam ederse sigaradan tamamen kurtulurum..."
(...M. Emin Terzi)
...
"-Öksürmekten boğazlarım zımpara kâğıdı gibi oldu valla! Ne illetmiş arkadaş yaa!..."
(...@ibikoglu)
...
"-Hafta sonu çarşı pazar gezerken sülalecek yakalandığımız meret... Demek ki neymiş, tezgâhlardaki her şey mıncık mıncık ellenmezmiş...
(...Fatih Yaşar)
...
"-Tam bir haftadır çarpışıyorum ama kazanmak mümkün değil... Eninde sonunda hepimizi ele geçirecek..."
(...@tekyurek)









Öğrendim ki;

"-Kötü zamanlar, iyi dostları anlama günleriymiş..."




WhatZAP

AHMET ÇAKAR: Rasim ben senin ses tonundan rahatsız oluyorum...
SİNAN ENGİN: Ahmet hocam; Rasim'deki diyafram, normal insan diyaframı değil... At diyaframı...

(...BEYAZ TV / Derin Futbol)

xxx

FİKRET ENGİN: Ne yani; Fin hamamında odun ateşi kullanıldığı için mi Finliler çok mutlu?...
MURAT ÖZARI: Aynen öyle Fikret Engin... Biz Türkler kömür ateşinde hamama girdiğimizden dolayı mutsuz bir topluluğuz...

(...TV 8 / Bay Tahmin)




KRAMPON


RONALDİNHO'yu almak için tüm mesaisini harcayan Fikret Orman; "Menajer bitmedi arkadaş, 2 gündür eve gidemedim!..."
"nistelrooy"
...
CRİSTİAN Ronaldo'nun "En çok rekor kıran sporcu" rekorunu kırmasına sadece 1 rekor kaldı!...
"ConteCristo"
...
BEŞİKTAŞLI taraftarın, devre arasında Yıldırım Demirören'e yeni kafiyeli tezahürat bulma arayışları sürüyor...
"Otomatik Pelegrini"
...
TEKNİK direktör Ersun Yanal'dan genel olarak memnun olan Fenerbahçe, sadece oyuncu değişiklikleri için taşeron bir menajerlik şirketi ile el sıkıştı...
"Memet"




Bedava olan mutluluklar...


-Hastalıktan sonraki iyileşmenin yaşandığı ilk gün, ilk dakikalar...
...
-Sabah mutfaktan gelen seslerle, kokularla uyanmak...
...
-Akşam eve gittiğinizde boynunuza atlayan, sizi öpüp size doyamayan bir evlat...
...
-Çok beğendiğin, ama alamadığın bir şeyin hediye edilmesi...
...
-2 yaşındaki kardeşinizin size sarılarak her şeyim demeye çalışması...
...
-Mendil satan bir çocuktan mendil almayıp sadece harçlık verdiğiniz an...
...
-Güneş tüm parlaklığı ile odanıza vururken camdan dışarı bakmak ve top oynayan çocukları izlemek.
...
-Sessiz bir deniz kenarında küçük bir tabureye oturarak balık tutmak. Tavsiyemdir...

(...murat.ertekin@windowslive.com)



İş'te öfke kontrolü...

İş yerinde karşılaştığımız sorunları yönetebilmek, mücadele edebilmek ve sağlıklı değerlendirmeler yapabilmek için öfke kontrolünü sağlamak çok önemli.
İşteyken yoğun bir tepki hissedince, kendinize bunun gerçekçi ve mantıklı olup olmadığını sorun...
Kimi zaman duyguları harekete geçiren şeyin o sırada olan bitenle pek ilgisi olmaz. Anında tepki vermek yerine, şöyle diyerek biraz zaman kazanın:
"Bu benim için moral bozucu. Bu konu hakkında düşünmek istiyorum. Bunu bir iki gün sonra konuşabilir miyiz?"
Sonra da sizi üzen şeyin ne olduğunu mümkün olduğunca objektif biçimde anlamaya çalışın.
İş yerinde öfke kontrolü için şu maddeler size yardımcı olabilir;
-Yeterince uyuyun,
-Sağlığınıza özen gösterin,
-Farklı şeyler için zaman ayırın,
-Düşmanca atıflardan uzak durun,
-Tahminlerinizi bir kenara bırakın,
-Gerçek sorunu belirleyin,
-Kişiselleştirmeyin,
-Dayatmalardan kaçının,
-Eleştiri yapın,
-Kişisel farklılıklara saygı gösterin.

(...BİZİMCC)



Kapak konusu!

Yaşadığımız ya da tanık olduğumuz olaylarda, bize yönelik mesajlar olduğunu çoğunlukla es geçeriz ve yaşadıklarımızı zahirine bakarak değerlendiririz.
Oysa her olayın duyularımıza yansıyanın dışında bir arka plânı olabileceğini ve bize verilmek istenen asıl mesajın burada gizlenmiş olabileceğini fark edemeyebiliriz.
Çoğunlukla bu bizim işimize gelmez veya bunları değerlendirecek bir zihinsel olgunluğa ulaşmamış olabiliriz.
-17 Ekim 2006 'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan makam arabasında mahsur kaldı.
17 Mart 2011'de bir at binme esnasında attan düştü.
Bu olayları makam şoförünün acemiliği veya kasıtlı davranmış olabileceği ya da atın huysuzluğu, binicinin acemiliği, seyisin tedbirsizliği veya kasıtlı davranmış olabileceği gibi birçok açıdan ele alıp bu sanılardan en görünenleri majör sebep olarak değerlendirip rahatlarız.
Peki! Başbakan'ın aracında mahsur kalması ve attan düşmesinde bir arka plân yok mudur? Dikkatli bakılırsa her iki olayda da Başbakan'a verilmek istenen mesaj: "Koruma ve güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin yanında, üzerine bindiğin at (devlet) seni hiç tahmin etmediğin bir anda (gezi operasyonu) düşürebilir, dizginlerin güvenilir ellerde olmasına azamî dikkat etmelisin."
17 Aralık 2013 operasyonu göstermektedir ki! Güvenliğine ilişkin mesaj algılanmış ve tedbirleri alınmış, bununla birlikte atın dizginlerinin yabancıların eline geçebileceği üzerinde hesap yapılamamış ne yazık.(MİT Müsteşarı krizine rağmen) At, Başbakanı düşürmek için önden arkadan hamle yapıp çite savuruyor. Umarız ki bu krizi de ustalık dönemi tecrübesiyle savuşturur.
Türkiye'nin buna ihtiyacı var.
Sahi, dikkatinizi çekti mi? Üç olayın da tarihlerinin (17) olması ilginç bir tevafuk değil mi?

(...ahmetozcan49@gmail.com)





NE ÇEKTİN BE!
 
Kurt fotoğrafçı!..

Yılların fotoğrafçısı bu yaşlı kadın, etraftan gelen tacizleri umursamıyor bile... "Ne çektin be" diye soran bu kurdu bile...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.