Aşk...

A -
A +

Tüm kategorilerin yıkılışıydı aşk;
Her şeyi rahat, her şeyi uysal kılıyordu.
İtirazsız kabul ediyorduk aşkın egemenliğini, ama acısını da çıkartmıyor değildik...
Bütün isteklerimize boyun eğiyordu o da...
Aşkı sonsuzlaştırmanın, kesip durdurmanın ve kaldığı yerden olduğu gibi başlatmanın sırrını biliyorduk...
Ve bütün biçimleri içinde tanıdık aşkı, ona yeni biçimler keşfettik...
Kendi coşkunluk metotlarımızı getirdik aşka.
Plan, yer, an ve süre karışımları içinde yaşıyorduk...
...
Tam ikimizden birimiz kendini denetlemeyi yitirdiği an, öbürümüz bir başka dünyaya kaçıyordu bazen...
Ve kaçağı yuvaya döndürmeye dayanıyordu tüm oyun...
Daha ne isteyebilirdim?...
Tek başıma kalmak ihtiyacını duyuyordum zaman zaman...
O duruma hemen el atıyor ve bir yalanla kendisinden kurtuluncaya kadar tartaklıyordu beni...
Zaman zaman zoruma gidiyordu hep “Biz” deyip hiçbir vakit “Ben” diyememek...
...Ve birleşen eller arasında bir uçurum açılıyordu zaman zaman...
(...Louis Aragon)

Öğrendim ki; “-Mutluluğun en zor tarafı, mutlu olduğunu fark etmekmiş...”

Ana Kumanda

(...SHOW / Evleneceksen Gel)
EVLENECEK KADIN: Sen eşini kıskanır mısın?...
EVLENECEK ADAM: Her Türk erkeği sevdiğini kıskanır, bu hayvanlarda da böyledir...
Xxx
SEDA SAYAN: Bu evlilik olmaz mı diyorsunuz siz?...
STÜDYO KONUĞU: Ben kendisini yokladım, cebi delik bu adamın Evlenemez kimseyle...
Xxx
EVLENECEK ADAM: Ben kendisini görünce büyülendim Seda hanım...
SEDA SAYAN: Büyü demeyelim biz ona, büyü diye bir şey yok... Sihir diyelim...
Xxx
EVLENECEK KADIN: Haberim olmadı geleceğinden, yoksa hazırlıklı olurdum...
SEDA SAYAN: Şöyle bir söz vardır; dağ dağa küsmüş kimsenin haberi olmamış diye...

Bizim pano

Pazarlamacı iki arkadaş Şemsettin ve İrfan abi demoya beraber gidiyor...
Adres bulunuyor eve giriliyor fakat evde en az 20 kişi var...
“Hoş geldiniz” faslından sonra ikramlar geliyor, yenilip içiliyor...
Takriben 25 dakika geçiyor ve bir tek kelime konuşan yok...
Sonra ev sahibi “Rahmetliyi nerden tanırdınız” diyor, bizimkiler “Kim öldü” deyince olay anlaşılıyor...
Çok yanlış adres..

İtirafım var

(...isim: nedim ...şehir: istanbul ...yaş: onsekizli)
-Pastanede “Kakaolu dondurma” yerine “Bana bir porsiyon kıymalı dondurma” demek…
...
-Halı saha maçından gelip, buzdolabındaki şalgam suyunu kola zannedip kana kana içmek…
...
-Kullanılan renksiz lenslerin ikisini de aynı göze takmak…
...
-Evden çıkarken, cep telefonu yerine mouse’u çantaya atarak...
...
-Okul müdürünün odasından çıkarken kapıyı tıklatmak
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

KRAMPON

ARDA Turan’ın “Kebaba dayanamıyorum” açıklamasından sonra İspanya’ya kebap dükkânı açmaya giden yüzlerce Türk, havalimanı polisinin dur ihtarına döner bıçaklarıyla cevap verince arbede yaşandı…
...
“BARCELONA gibi takım olacağız” diyen G.Saray Teknik Direktörü Jan Olde Riekerink, test yapılmak üzere doping merkezine sevk edildi...
...
ÖMER Üründül: “Şimdi ilginç bir şey var. Sürekli duran topların tehlikeli olduğundan bahsediyoruz ama gol olan toplar hep hareketli oluyor. Enteresan bir şey bu, bana bir bardak su verin!…”

Ayrılık diyalogları

-Dünya savaş içinde, ormanlar yok oluyor, toprak verimsiz, insanlar duyarsız, gelecek kaos...
“-Açık konuş, ayrılmak mı niyetin?...”
...
-Artık olmuyor ben gidiyorum...
“-Dur gitmeden önce bir şey söyle... Penaltıyı kaleci mi kurtarır, yoksa futbolcu mu kaçırır?...”
...
-Bana ayrılmamız için bir sebep söyle?...
“-Bak anlamaya çalış... Sen benim ideallerim için bir engelsin ve ben engelli koşu atleti değilim...”
...
-Neden ama neden anlayamıyorum?...
“-Senden ayrıldığımda hayatımdan altı sıfır atmış olacağım, anlıyor musun?...”
...
-Canım, ben sana lâyık değilim. Sen çok iyisin, daha iyilerine layıksın... Ben seni çok üzüyorum...
“-İlişkimizdeki tek doğruyu en sona saklamışsın...”
...
-Benden ayrılmak mı istiyorsun?...
“-Ben senden bir hafta önce ayrıldım. Ama sen 10 gündür beni aramadığın için bunu yeni öğreniyorsun...”
...
-Ama neden ayrılmak istiyorsun?...
“-Benim seni senin istediğin gibi sevememem ve senin beni benim istediğim gibi sevmemen galiba birbirimizi artık sevmediğimiz anlamına geliyor...”

Temel bir gün

Temel adamın karşısına çıkmış, “Doktor” demiş;
“Her şeyi ama her şeyi birbirine karıştırıyorum.. Geçen gün bakkala gideceğime sinemaya gittim, bilet kesen çocuktan ekmek isteyince çocuk şaşırdı.. Berbere gidip nüfus cüzdanı çıkarttırmaya uğraşınca berber allak bullak oldu.. Atıma atladığım gibi uzun bir yolculuktan sonra size geldim, bana yardım eder misiniz?..”
“Ugh” demiş, kafasında tüyler takılı adam;
“-Kızıl Kartal ne dediğini anlamıyor...”

Aşk...

 

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.