Hayata dair...

A -
A +

-Yüz çeşit şeyi yarım bilmektense, bir şeyi tam bilip uygulamak insanı daha iyi yetiştirir...
...
-Deliler ve akıllılar aynı derecede zararsızdır... Yalnız yarı delilerle, yarı akıllılar çok tehlikelidir...
...
-İnsan asil olmalı, yardımsever ve iyi... Çünkü yalnız bu özellikler onu tanıdığımız öteki yaratıklardan ayırır...
...
-Karşılaştığımız her şey bizde izler bırakır... Her şey farkına varılmadan eğitimimize katkıda bulunur... Ama bunlarla hesaplaşmak yine de tehlikelidir...
...
-Alçak gönüllük ve kibir, zekâyla ilgili ahlak konularıdır ve vücutla ilgileri yoktur... Sınırlı ve zekâca geri kimseler de kibir vardır; zekâsı parlak ve yetenekli kimselerde ise asla...
...
-İnsanı dostça ilgiden daha çok yetiştiren; daha saf ve canlı olarak uyanık tutan ne vardır?..    (...Goethe)

Öğrendim ki; “-Mutluluğa giden yol  çoğaldıkça, mutlu olma imkânı azalıyor...”

Temel bir gün...

Temel, çalan zil sesine koşup kapıyı açtığında eski dostu Dursun ve kocaman bir köpekle karşılaşmış...
Tereddütsüz “Buyur” ederek onları salona almış...
İki samimi dost daha oturmadan, köpek bir masa lambası ile kıymetli birkaç bibloyu devirmiş...
Sonra da en rahat koltuklardan birine yerleşip, koltuğun ahşap kollarını yalayıp kemirmeye başlamış...
Temel, köpeğin yaptıklarını içi cız ederek seyretmiş...
Çaylar içilip Dursun gitmek üzere ayağa kalkınca, köpek yüzünden içten içe sinir krizleri geçirdiğini belli etmemeye çalışan Temel demiş ki;
“-Dursun köpeği unutuyorsun...”
“Hay Allah” demiş Dursun, biraz da şaşkınlıkla;
“-Ula ben onu senin köpeğin zannetmiş, için için de nasıl kızmıştım bu sokak köpeğini nasıl bu kadar şımartmışsın diye...”

 

Ayaküstü...

Bir ara fırtınalar koparan Kurtlar Vadisi özlü sözlerine bir de mizahi açıdan bakmaya ne dersiniz?.. Buyurunuz;
...
“-İki kişinin bildiği sır değildir...”
(Üç kişininkini söylemiyorum bile. Dört kişininkini var sen hesap et)
...
“-Ölenin arkasından ağlama ki sen öldükten sonra arkandan ağlayan bırakma...”
(Öyle çok da şey yapma)
...
“-Kurtlukta kanun, düşeni yemektir...”
(Üfleyip tabii, öyle hemen diil)
...
“-Sakın 30 yıl hukukun olmayan birine, sakın deme!...”
(Akın de, takın de, ama sakın deme!)
...
“-Biz ölmeyi çoktan göze aldık da, yanımızda kimleri götüreceğiz onu düşünüyoruz...”
(Arka tarafa doğru ilerleyelim, bakın teyzenin yanı boş, ablacım al çocuu al çocuu kucaana!)
...
“-Sonunu düşünenler kahraman olamaz...”
(Sen dinleme onu yine de ölç, biç, tart derim.)
...
“-Dostun dostumdur, düşmanın düşmanım...”
(Kaynın kaynımdır, eltin eltim)
...
“-Bir adamı sabah görürsem önemsemem, öğlen görürsem tesadüf derim, ama akşam da görürsem hiç düşünmem öldürürüm...”
(Bir adamı sabah görürsem önemsemem, öğlen görürsem tesadüf derim, ikindi görürsem vay canına derim, akşam görürsem helal olsun derim, yatsı görürsem tu maşallah derim. (Cami imamı)
...
“-Düşmanımın düşmanı dostumdur…
(Buna göre, eltimin görümünün kaynının bacanağı neyim olur?..)
    (...Sıla Münir’den)

 

İtirafım var

(...isim: nevzat ozan ...şehir: bodrum ...yaş: genç daha)
Geçtiğimiz aylarda yazın büyük bölümünü geçirdiğim Bodrum’dan Ankara’da bulunan, ancak uzun zamandır da görüşemediğimiz bir aile dostumuzu aradım...
Hâl hatır ve uzun bir sohbetten sonra hafta içinde Ankara’ya geleceğimi söyledim.
O da, “İnan çok sevindim biz de seni özlemiştik. Bekliyoruz. Zaten yağmur da Ankara’ya geldi” dedi…
Kısa bir duraksamadan sonra “Daha ağustos ayı içindeyiz, sıcaklar tavan yapıyor, hava tahmin raporları da Türkiye genelinde gayet iyi... Bu yağmur da nereden çıktı” diye kendi kendime söylendim...
Bunun üzerine “Ankara’da yağmur varsa ben gelmiyorum” dedim, “Buralar günlük güneşlik, yağmurla çamurla işim olmaz...”
Arkadaşım, kısa bir şaşkınlık geçirdikten sonra bastı kahkahayı,..
“-Yağmur benim kız ya.... Bugün İstanbul’dan Ankara’ya geldi...”
Unutkanlık bu ya; en yakın aile dostunun kızını unutup köşeye malzeme olmak varmış...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Ana Kumanda

(...TV 8 / Bay Tahmin)
FİKRET ENGİN: Murat, geçen haftaki tahminlerimizde yüzde 100 isabet sağlamışız...
MURAT ÖZARI: Bu işlerin garantisi yok Fikret... Bir hafta yüzde 100 isabet ettirirsin, diğer hafta yüzde 100 portakal suyu olursun, içerler seni...
¥¥¥
FİKRET ENGİN: Teknoloji çok gelişti Murat. Bu hafta arabamı sattım, adamların elinde bir cihaz var arabanın üstüne, yanına, arkasına tutuyorlar nerede çizik var, nereye boya atılmış hepsini gösteriyor...
MURAT ÖZARI: Çok mu çizik vardı arabada?...
FİKRET ENGİN: Boya atmıştım ben... Yerler sandım, yemediler...
¥¥¥
MURAT ÖZARI: Dedesinin elektrik faturasını kullanmış ama oynadığı kupon yatmış.
FİKRET ENGİN: Bir şey olmaz, ‘yatırdım’ desin faturayı geri versin dedesine...
MURAT ÖZARI: Olur hakikaten, karanlıkta nerde görecek dedesi...

 

KRAMPON

TRABZON yönetiminin ligin ikinci yarısında beraberliğe rekor prim belirlemesine anlam verilemedi..
...
OLCAY Şahan’ın, idmanda boynuna aldığı darbe sonucu, 3 ila 6 hafta arasında boğazlı kazak giyemeyeceği öğrenildi...
...
TRABZON’un istediği Ndiaye; ‘Allah gecinden versin’ diyerek teklifi reddetti...

Hayata dair...

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.