Ayaküstü...

A -
A +
-İş kazası, bir ip cambazı için ölüm demektir,
Bankada çalışan gudubet suratlı Neriman Hanım için evrakların üzerine çay dökülmesi.
-”Başın sağ olsun” lafı söyleyen için bir görevini yapma, bir vicdanını rahatlatmadır.
Duyan için dünyanın en ağır lafı.
-Cahile laf geçirememek, Galilei için Engizisyon Mahkemesine dünyanın döndüğünü anlatmaktır.
Bir çocuk için Atari’nin televizyonu bozmadığını babaanneye anlatmak.
-Kur’ân, inanmayan için nasipsizlik, öylesine inanan için evin bir köşesinde durması gereken Arapça kitap,
Gönülden inanan için lütuf.
-Terörist, bir Amerikalı için Müslüman, bir Türk için PKK’lı,
Bir Filistinli için İsrail devletidir.
-Savaş, aşırı zenginler için fırsat, generaller için onur,
Masumlar için ölümdür.
-Mütevazılık, kibirli insan için “mütevazıyım” demektir.
Mütevazı adam için “Ben de kibir sahibiyim” demek.
-Eğitim toplumun gözünde kolejdir, üniversitedir, diplomadır.
Toplumun yanıldığını fark edenler için her türlü yeni bilgi ve fikirdir.
(...Michael S.)
 
Öğrendim ki;
“-Kadınları çözmekten vazgeçmiş erkek, kadınları çözmüş erkektir...”
 
Temel'in yeri...
Temel, cezaevinde elektrikli sandalye görevlisi.
Mahkûmun birini getiriyorlar. Temel adamı sandalyeye oturtuyor ve bir güzel bağlıyor...
Tam elektriği verecek, elektrikler gidiyor.
Biraz sonra içeriden mahkûmun bağırma sesleri geliyor... Yaklaşık 15-20 dakika devam ettikten sonra ses kesiliyor.
Temel dışarı çıkınca arkadaşları soruyor;
-Nasıl geçti, ne yaptın?..
“-Tam adama elektrik veriyordum ki cereyanlar kesildi...”
-Peki adam niye o kadar bağırdı...
“-Ne yapayım bu işler mumla çok zor oluyor...”
 
Ana Kumanda
(...ATV – Evlen Benimle)
ESRA EROL: Peki size evlenme teklifi etti mi?..
GELİN ADAYI: Evet etti... Üç gün içinde... 
ESRA EROL: Siz ne cevap verdiniz?..
GELİN ADAYI: O-haaa dedim tabii ki... 
***
(...BEYAZ TV / Beyaz Futbol)
RASİM OZAN: Ama bana hiç söz vermiyorsun... Hep Ahmet Hoca buyurun...
ERTEM ŞENER: 30 saniye sonrasını getiremiyorsun bu yüzden vermiyorum Rasim...
 
Aşkın ilacı...
Elde edilişi: “-Aşkı elde etmek için türlü yöntemler vardır. Birinci yöntem için ilkel maddeler, para, bir çift söz ve bir çift kesici gözdür. Çeşitli randevularla kristalleştirilir ve daha sonra saf olarak elde edilir...”
...
Fiziki özellikleri: “-Pembe renkli kristallerden oluşur. Kalpte yerleşir. Keskin lezzetlidir. Özellikle iç organlarda hissedilir...”
...
Kimyasal özellikleri: “-Kaba sözlerden alınır. Formülü hemen değişir. Aslında aşk dayanıklı bir madde değildir. Parasızlık, sefillik, yalancılıkla “geçimsiz” bir ilaçtır...”
...
Saflık muayenesi: “-Aşkın ne ölçüde ‘saf’ olduğunu anlamak için ihanet, aldatma, matrak geçmeyle ne ölçüde dayanıklı olduğu anlaşılır...”
...
Miktar tayini: “-Aşk enjekte edilmiş ve hassas tartılmış bir insan, bir haftada kilo kaybederse bu uluslararası ölçülere göre en az Romeo-Juliet, Türk ölçülerine göre Leylâ Mecnun aşkına eşittir...”
...
İlacın kullanılışı: “-Nişan ve nikâhta az dozlarla alınmalı... Aşk çeşitli biçimlerde görülebilir. Bilim aşkı, sanat aşkı, tabiat aşkı gibi...”
...
Hastalığın teşhisi: “-Kalp çarpıntısı, uçma hissi, gözlerde kararma, sevdiğinden başkasını görememe şeklinde özel bir körlük. Mantık kaybı, uykusuzluk, iştahsızlık, terleme...”
...
İlacın kullanılışı: “-Kalbi hızlandırmak için, alçak dozda... Sinir sistemini uyarmak için yüksek dozda... Moral ve cesaret verici neşelendirici... Yüksek dozda öldürücü, alçak dozda güldürücü etkisi vardır...”
...
İlacın sloganı: “-Karanfilim ez beni, oyalı tülbentten süz beni, sen kalem ol ben divit, reçeteye yaz beni...”
 
TERS AÇI
Ayaküstü...
(...Bayram Sanlı'dan)
 
KRAMPON
İSTATİSTİKLERE göre bu sezon Fenerbahçe kalesine isabet eden her şut gol oldu...
∆∆∆
AZİZ YILDIRIM; Fenerbahçe’nin en büyük rakibi Volkan Demirel...
∆∆∆
ŞENOL GÜNEŞ; “Aykut Hoca’nın Volkan’ı oynata oynata kazanması lazım. Israr etmesi lazım Volkan’da…”
 
itirafım var...
(...isim: kudat ...şehir: bergama ...yaş: bilinmiyor)
Geçen sene biyoloji dersindeydik ve hoca güneşteki o vitamininin yararlarını anlatıyordu...
“Güneşle direkt temasa geçin” falan diyordu...
Bir ara, “Sırf bunun için de gidip plajlarda çıplak gezmeyin, kıyafetinizin altında da geçer... Zaten genelde yanık, bronz bir tene sahip olabilmek için güneşe çıkıyorlar” dedi...
Arkadaşlardan biri de, “Gerek yok hocam, bronzlaşmak için zaten solaryuma gidiyorlar” dedi...
Hocamız “Ne dedin anlamadım, solaryum ne” diye sordu...
Arkadaş “Hocam bir makinenin altına girerek bronzlaşıyorlar” diye anlattı...
Hoca o müthiş soruyu sorunca sınıf koptu;
“-Bu solaryum nerede satılıyor?..” 
Meğer hoca solaryumu bir krem zannetmiş... İşin aslını anlayınca dersin sonuna kadar solaryumu hem kendi tekrarladı hem de bize tekrarlattı.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.