Kalbde âhiret arzusu çoğalmadıkça...

A -
A +

Kalb; yürek denilen et parçasına yerleştirilmiş nûrânî ve mânevî bir kuvvettir. Buna gönül de denmektedir. Sevmek, kalb ile olur, çünkü muhabbetin yeri kalbdir. Muhabbet yani sevmek, hep berâber olmayı istemek, berâber olmaktan zevk, lezzet duymak demektir. Bunun için insan, sevdiğini hiç unutmaz, hep hatırlar. Kalbde inkâr varsa, o kalb ölmüş demektir. Eğer kalbde isyân yani günahların sevgisi varsa, böyle kalb de hasta demektir. Hâtim-i Esam hazretleri buyuruyor ki: "Beş türlü kalb vardır. Kalb vardır ölüdür, kalb vardır hastadır, kalb vardır gâfildir, kalb vardır mühürlüdür, kalb vardır sapasağlamdır. Kâfirin kalbi ölüdür. Günahkârın kalbi hastadır. Nasîbsiz kimsenin kalbi gâfildir. Kalbimizde perde vardır diyerek fenâ iş yapanın kalbi de mühürlüdür. Allahü teâlâdan korkup dâimâ ibâdette bulunan kimsenin kalbi de sağlam olan kalbdir." Kalbde, Allahü teâlânın sevgisinden başka şeyler varsa, bu kalb hastadır, tedaviye muhtaçtır. Abdullah bin Hubeyk hazretleri buyuruyor ki: Beş şey vardır ki... "Beş şey vardır, kalp katılaştığı zaman onun ilacı olur: Birincisi, sâlih kimselerle görüşmek ve onların meclisinde bulunmak. İkincisi, Kur'ân-ı kerîmin mânâsını düşünerek okumak. Üçüncüsü, karnını doyurmayıp, helâldan az bir şey yemekle yetinmek. Zîrâ helâl yemek kalbi aydınlatır. Dördüncüsü, Allahü teâlânın kâfir ve günahkâr için hazırladığı acı azâbı ve tehdidini düşünmek. Beşincisi, kendisini Allahü teâlâya kulluk vazifesini yapmakta âciz ve noksan görmek, bununla berâber Allahü teâlânın lütuf ve ihsânını düşünmektir. Bu tefekkür olup, bundan hayâ meydana gelir. Tefekkürden bir kısmı da şunlardır: Allahü teâlânın seni, her şeyinle, içini dışını bildiğini her an O'nun seni gördüğünü düşünmek, dünyâ hayâtını, dünyâ hayâtının meşgûliyetlerinin çokluğunu, dünyâ hayâtının çok çabuk geçtiğini, âhiretin ve nîmetlerinin devamlı olduğunu akıldan çıkarmamak, işte tefekkür, dünyâya düşkün olmayıp, âhirete rağbet etmek gibi meyveler verir. Ölümün geleceğini, fırsatı kaçırdıktan sonra pişmanlık olacağını düşünmek. Böyle tefekkürün meyvesi; uzun emel sâhibi olmamak, amellerini düzeltmek, âhirete hazırlık yapmaktır." Bir gün Muhammed bin Vâsi hazretleri, sohbet ederken; -Şu dört şey kalbi öldürür: Günah işlemeye devam etmek, dünyaya düşkün olanlarla fazla münâsebette bulunmak, ahmaklarla sohbet etmek ve ölülerle oturmak buyurur. Orada bulunanlardan birisi; -Efendim, ölülerle oturmak nasıl olur? diye sorunca, cevap olarak; -Ölülerden kastım, şımarık zenginler, zâlim idârecilerdir buyurmuştur. Zünnûn-i Mısrî hazretlerine; -Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lâzımdır? diye sorduklarında; -Beş şey yapmalıdır. Helâl yemek, Kur'ân-ı kerîm okumak, sâlihlerle sohbet, gece ibâdet etmek, seher vaktinde ağlamak cevâbını vermiştir. Orada bulunanlar tekrar; -Kalbini en güzel koruyan kimdir? diye sorduklarında; -Diline en çok hâkim olan cevâbını vermişlerdir. İbn-i Atâullah hazretleri, bir talebesine hitaben; "Gönlünde günahlar ve dünyâ sevgisi olanın, kalbi nasıl parlar? Yahut, nefsinin arzularına göre hareket eden, Allahü teâlânın rızâsını nasıl kazanır? Gaflet ve günahlardan temizlenmeden, Allahü teâlânın huzûruna girmeyi nasıl ister? Çirkin işlerinden tövbe etmeyen, ince sırları anlamayı nasıl umar?" buyurmuştur. Dünya sevgisi, insanı ibadetten, Allahü teâlâya itaatten alıkoyar. Zira Ahmed-i Bîcân hazretleri buyuruyor ki; "İnsanı Rabbinden uzaklaştıran perdelerin en büyüğü, kalbi öldürmek, karartmaktır. Kalbin ölmesine, kararmasına sebep de dünyayı sevmektir. Zira bir hadîs-i kutsîde: (Ey Âdemoğlu! Kanâat et zengin ol. Hasedi terk et, râhat ol! Dünyâyı terk et, dînin halis olsun) buyurulmuştur." Âhiret arzusu çoğaldıkça!.. İmâm-ı Birgivî hazretleri de buyurdu ki: "Kalbi ıslâh etmek, her şeyden daha önemlidir. Çünkü kalp, bedende emrine itâat edilen ve her hükmü yerine getirilen bir hükümdâr gibidir. Vücûddaki uzuvlar onun emri altındaki hizmetçilerdir. Bunun için Resûlullah efendimiz buyurdu ki: (İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar bozuk olur. Bu et parçası kalbdir) Yâni bu yürek denilen, et parçasındaki gönüldür. Bunun iyi olması, kötü ahlâktan temizlenip iyi ahlâk ile süslenmek demektir." Şumeyt bin Aclân hazretleri zaman zaman; "Şaşılır şu kimseye ki, kalbi âhirete bağlı iken kendisine ufak bir şey tesir etse veya pire ısırsa, âhireti hemen unutuverir" buyururdu. Netice olarak, Ali Müzeyyen hazretlerinin buyurduğu gibi: "Bir kalbde, âhiret arzusu çoğaldıkça, dünyâ düşüncesi o kalbden kaybolur gider."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.