İbâdeti muhâfaza, işlemekten güçtür...

A -
A +

Riyâ, bir şeyi olduğunun tersine göstermek, kısaca gösteriş demektir ve kötü huylardandır. Âhiret amellerini yaparak âhiret yolunda olduğunu göstererek, dünyâ arzûlarına kavuşmak, kısaca, dünyâ kazancına dîni âlet etmek ve ibâdetlerini göstererek, insanların sevgisini kazanmak demektir. Riyânın zıddına, aksine ise, ihlâs denir. İhlâs, dünyâ faydalarını düşünmeyip ibâdetlerini yalnız Allahü teâlânın rızâsı için yapmaktır. Resûlullah efendimiz Mu'âz bin Cebel hazretlerini Yemen'e vâlî olarak gönderirken; (İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel kıyâmet günü sana yetişir) buyurmuştur. İhlâs sâhibi, ibâdet yaparken başkalarına göstermeyi hiç düşünmez. Bunun ibâdetlerini başkalarının görmesi ihlâsına zarar vermez. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet et! Sen görmüyor isen de, O, seni görmektedir) buyuruldu. "Ey kötü insan!" İbâdet, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yapılır. Başkasının muhabbetine, ihsânına kavuşmak için yapılan ibâdet, ona tapınmak olur. Allahü teâlâya ihlâs ile ibâdet etmemiz emrolundu. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlânın birliğine îmân edenden, namâzı ve zekâtı ihlâs ile yapandan Allahü teâlâ râzı olur) buyuruldu. Başkalarının sevgisine ve övmelerine kavuşmak için, dünyâ işleri ile, onlara iyilik yapmak, riyâ olur. İbâdet ile olan riyâ bundan dahâ kötüdür. Allahü teâlânın rızâsını hiç düşünmeden yapılan riyâ ise, hepsinden dahâ fenâdır. Peygamber efendimiz; (Dünyâda riyâ ile ibâdet edene, kıyâmet günü, ey kötü insan! Bugün sana sevâb yoktur. Dünyâda kimler için ibâdet ettin ise, sevâblarını onlardan iste denir) buyurmuştur. Ramazân orucunu tutmakta riyâ olmaz. Allahü teâlânın rızâsı için namâza başlayıp, sonradan hâsıl olan riyânın da zararı olmaz. Riyâ ile yapılan farzlar, sahîh ve ibâdet borcu ödenmiş olur ise de, sevâbı olmaz. Et ihtiyâcını karşılamak niyeti ile, kurban kesmek câiz olmaz. Farzlar yapılırken araya riyâ, gösteriş karışmaz. Nâfile ibâdetlerde ise, gösteriş çok olur. Riyâ ve gösteriş için tesbîh kullanmak mekrûhtur. Şöhrete sebep olacak şekilde giyinmek, şöhret için vaaz vermek, nasîhat etmek, kitâp yazmak, hep riyâ olur. Münâkaşa etmek, başkalarından üstün görünmek, övünmek, mal, mevki elde etmek için ilim öğrenmek de, riyâ olur. Riyâ ise, harâmdır. Herkese vera' sâhibi olduğunu bildirmek için, günâhını saklamak ve gizli olarak devâm etmek de, riyâ olur. Halîfe Abdülmelik zamanında yaşayan birisi anlatır: "Mervân bin Hakem ile bir savaşta bulunuyorduk. Yanımızda uzun müddet kim olduğunu bilmediğimiz bir zât vardı. Gecenin çok az bir kısmında uyuyor, diğer kısmını da ibâdetle geçiriyordu. Sonradan bu zâtın Eshâb-ı kirâmdan olduğunu öğrendik. Bu zât şöyle anlattı: Bir gün Peygamber efendimize sorduk: -Yâ Resûlallah, hangi amel ve hareketimiz bizi felâha, kurtuluşa götürür? -Allahü teâlâyı aldatmamak. -Yâ Resûlallah, biz Allahü teâlâyı nasıl aldatabiliriz? Peygamber efendimiz cevaben buyurdu ki: -Amellerinizi Allahü teâlânın emrettiği gibi yapar, fakat bu amellerle, Allahü teâlâdan başkasının teveccühünü beklerseniz, O'nu aldatmış olursunuz. Riyâdan sakınınız! Zîrâ o, Allaha şirk, ortak koşmaktır." Ebû Bekir Vâsıtî hazretleri buyuruyor ki: "İbâdetleri riyâdan korumak daha güçtür. Çünkü, ibâdetler zora gelmeyen ve çabuk kırılan cama benzerler. Camın ufak bir zorlamada kırılması gibi, ibâdetler de riyâ karıştığında hemen kırılır, ibâdet olmaktan çıkar. Bundan anlaşılıyor ki riyâ, ibâdeti kırmakta, onu ibâdet olmaktan çıkarmaktadır. Bunun için kişi, riyâyı kalbinden çıkarmak için, bütün gücüyle uğraşmalıdır. Buna muvaffak olamazsa, bu takdîrde ibâdeti yine terk etmemelidir. Bu illetten kurtarması için Allahü teâlâya duâ etmelidir. Tövbe etmelidir. Buna sabırla devam ederse, Allahü teâlâ kendisine ihlâsla amel yapmayı nasîb eder." "Bunun faydasını görürsün" Riyâ karışıyor diye ibâdeti terk etmek, başka yönlerden de uygun değildir. Bir kimse, vaktiyle bir aşevi yaptırmıştı. Buradan yüzlerce fakir fukara karnını doyuruyordu. Yaptıran kimse, "bunu Allah için mi, yoksa gösteriş için mi yaptım" diye endişeye kapılır ve o gece bir rüyâ görür. Rüyâsında birisi kendisine der ki: -Senin amelin Allah için değilse bile, yaptırdığın bu hayır müessesesinde karnını doyuranların ettiği duâ, Allah içindir. Bunun faydasını görürsün. Netice olarak, kim amelinin karşılığını âhirette almak isterse, yaptığını sırf Allah rızâsı için yapmalıdır. Kimseden bir karşılık beklememelidir. Karşılık beklediğinde, birçok zahmet çekerek yaptığı amel boşa gider. Bunun için yapılan ameli iyi muhâfaza etmelidir. Nitekim; "İbâdeti muhâfaza etmek, işlemekten daha güçtür" buyurulmuştur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.