Yüz kere tövbeni bozsan da...

A -
A +

Allahü teâlâ, günahlarından pişman olup tövbe edenlerin, tövbelerini kabûl edeceğini vaad buyurmuştur. Bekara sûresinin 222. âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ, tövbe edenleri sever) buyuruldu. Bir gün Resûlullah efendimiz, eshâb-ı kirâma hitaben; (Günâh işleyen biri, pişmân olur, abdest alıp namâz kılar ve günâhı için istigfâr ederse, Allahü teâlâ, o günâhı elbette affeder. Çünkü, Allahü teâlâ, Nisâ sûresi 109. âyetinde: "Biri günâh işler veyâ kendine zulmeder, sonra pişmân olup, Allahü teâlâya istigfâr ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli, af ve magfiret edici bulur" buyurmaktadır) buyurmuştur. Ahmed Zerrûk hazretleri buyuruyor ki: "Masûm olmak, kusûrsuz olmak, Peygamberlere mahsûstur. Evliyânın masûm olması şart değildir. İsrâr ve devâm olmadan, büyük günâh işlemek, evliyâlığı bozmaz. Evliyâ, günâhından vazgeçer ve tövbe eder. Günâh işlemek, insanı helâk etmez. Günâha devâm etmek, tövbeyi terk etmek, helâk eder." Tövbe etmek farzdır!.. Günâhdan sonra hemen tövbe etmek farzdır. Tövbeyi geciktirmek, büyük günâhtır. Bunun için de, ayrıca tövbe etmek lâzımdır. Her günâhın affı için, kalb ile tövbe etmek, dil ile istigfâr etmek ve beden ile kazâ etmek lâzımdır. Yüz kerre; "Sübhânallah-il-azîm ve bi-hamdihi" demek ve sadaka vermek ve bir gün oruç tutmak, çok iyi olur. Allahü teâlâ şartlarına uygun olan tövbeyi kabûl edeceğine söz vermiştir. Her günâhtan sonra, hemen tövbe etmek farzdır. Şakîk-i Belhî hazretleri; "İleride tövbe ederim diye günaha devam edenler, daha yaşarız ümidiyle, tövbeyi geciktirenler, hattâ, Allahü teâlânın azâbını düşünmeyip, rahmetini ümid ederek tövbe etmeyenler, çok büyük gaflet ve felâket içindedirler" buyurmuştur. Günâh işleyince, hemen tövbe, istigfâr etmelidir. Gizli yapılan günâhın tövbesi gizli, âşikâr yapılanın tövbesi âşikâr olmalıdır. Tövbeyi geciktirmemelidir. İbrâhim Desûkî hazretleri, talebesi olmak isteyen birine; "Ey oğlum, tövbe etmek istersen, bu hususta lâubâli olma. Tövbeyi oyuncak sanma, yalnız dil ile 'Tövbe ettim yâ Rabbî!' demek yetmez, hem dil ile tövbe etmeli, hem de haramları ve yasak olan şeyleri yapmamalıdır. Tövbe nasıl olur bilir misin? Kulun, kalbini Allah'tan başka bir şey ile meşgûl etmemesi, tövbe etmesi ile olur. Bu hâsıl olursa, tövbe makbuldür" buyurdu. Günâh işleyince, melekler üç sâat yazmaz. Bu zamânda tövbe edilirse, hiç yazılmaz. Tövbe edilmezse, bir günâh yazılır. Tövbeyi geciktirmek, dahâ büyük günâhtır. Ölünceye kadar, tövbe kabûl olur. Lokman Hakîm hazretleri, oğluna nasîhat ederek; "Oğlum, tövbeyi yarına bırakma! Çünkü ölüm, ânsızın gelip yakalar" buyurur. İmâm-ı Mücâhid hazretleri; "Her sabâh ve akşam tövbe etmeyen kimse, kendine zulmeder" buyurmaktadır. Ali Râmitenî hazretleri; (Ey îmân edenler, Yüce Allah'a nasuh tövbesi ile tövbe ediniz) meâlindeki Tahrim sûresinin 8. âyetini açıklarken buyuruyor ki: "Bu âyet-i kerîmede hem işâret, hem de müjde vardır. Tövbeden dönseniz de tövbe ediniz demesi işârettir. Müjde ise tövbenin kabûlüdür. Çünkü Allahü teâlâ tövbeyi kabûl etmeyecek olsaydı, bunu emretmezdi. Emretmesi kabûl etmesini gösteriyor. Ancak tövbe dilden değil, gerçekten kusurunu bilerek kalbten olmalıdır." Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Günâhı olan kimse, istigfâr ve tövbe eder, sonra bu günâhı tekrâr yapar, sonra yine istigfâr söyler, tövbe eder. Üçüncüye yine yapar ve yine tövbe ederse, dördüncü olarak yapınca, büyük günâh yazılır.) Günahların çokluğu sebebi ile, ümitsizliğe düşmemelidir. Ebû Türâb-ı Nahşebî hazretleri, günahlarının çokluğundan ağlayan bir gence hitaben; "Ey genç, ümitsiz olma!" "Ey genç! Ümitsiz olma! Çünkü Allahü teâlânın rahmet denizleri, dalga dalga geliyor. Allahü teâlâ ziyâdesi ile tövbeleri kabûl edici ve affedicidir. Kulların günahlarını bağışlayıcıdır. Âsilerin tövbelerini kabûl edicidir. Âcizlere kâfidir. Düşkünlerin en iyi vekîlidir. Bütün günahlardan tövbe makbûldür" buyurmuştur. Netice olarak, Allahü teâlâdan ümit kesmek küfürdür yani imânı giderir. Onun için Rabbimizin mağfiretinden daima ümitli olmalıyız. İnsan olarak hepimizin günahı çok, tövbemiz ise bozuktur. Hatta çoğu zaman, tövbe etmeyi bile unutuyoruz. Bütün bunlara rağmen, yüz kerre tövbemizi bozmuş olsak da, Allahü teâlâdan ümid kesmemelidir. Bekr bin Abdullah el-Müzenî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Ey Âdemoğlu! Allahü teâlânın rahmetinden öyle ümitli ol ki, bu ümidin seni, Allahü teâlânın mekrinden emin kılmasın. Eğer bundan emin olursan, günâhları işler, Allahü teâlânın gazâbına uğrarsın. Yine Allahü teâlâdan öyle kork ki, bu korku O'nun rahmetinden ümidini kestirmesin. Ne kadar günahkâr olursan ol, yine de Allahü teâlânın rahmet ve merhametinden ümidli ol."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.