Niyet, yol levhası gibidir...

A -
A +

Niyet; kasdetmek, kalbin bir şeye yönelmesi ve kişinin, ibâdetleri, emre itâat ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yaptığını kalbinden geçirmesidir. Her işte, iyi niyet yapmalıdır. Kalb ile hâlis, Allahü teâlâ emrettiği için niyet etmedikçe, hiçbir ibâdete ve işe başlamamalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kul, birçok iyi ameller işler. Bu ameller mühürlü bir zarf ile melekler tarafından Allaha yükseltilir ve bu zarf Allahın huzûruna konur. Allahü teâlâ; "Bu zarfı atınız, zîrâ bunun içindeki amel, benim rızâm için yapılmamıştır" buyurur. Sonra Allahü teâlâ melekleri çağırır ve; "Şu şu amelleri ona yazınız" buyurur. Melekler; "Yâ Rabbî! O bunların hiçbirini yapmadı" derler. Allahü teâlâ; "Yapmadı ama, yapmaya niyet etti" buyurur.) Her konuda niyet, çok önemlidir. Haramlardan kaçıp, farzları yerine getiren, dinimize hizmet niyetinde olanın, her adımı zikir sayılır. Bunun için, her işte güzel niyet etmeyi unutmamalıdır. Her sabah, evden çıkarken; "Allah Rızası için, ibâdet ve dinime hizmet etmeye, rızkımı helâlinden kazanmaya" diye niyet edenin, yaptığı her iş, attığı her adım zikir sayılır. Ameller, niyete göre... İlmin evveli niyet, sonra anlamak, daha sonra yapmak, ondan sonra muhafaza etmek ve en sonra da yaymaktır. Fudayl bin İyâd hazretleri; "İlim tahsîli doğru bir niyet ve temiz bir gâye ile olursa, bundan daha yüksek amel olmaz" buyurmuştur. Bir talebe, dinini öğrenmeye ve dine hizmet etmeye, Müslümanlara ve insanlara faydalı olmaya niyet ederse, bu niyetle okursa, her nefesi zikir olur. Ebû Ali bin Kâtib hazretleri; "Niyet her şeyin başıdır. Hayırlı işler, iyi niyetlerle, güzel maksatlarla yapılırsa, sevâbı çok olur. Böyle kimseye, Allahü teâlâ doğruluk, sıhhat ve başka birçok nîmetler ihsân eder. Kimin niyetinde zayıflık bulunursa, bildirilen faydalara kavuşamaz" buyurmuştur. Günâhlar, niyetsiz veyâ iyi niyet ederek işlenirse, günâh olmaktan çıkmaz. (Ameller, niyete göre iyi veyâ kötü olur) hadîs-i şerîfi, tâatlara ve mubâhlara niyete göre sevâb verileceğini bildirmektedir. Bir kimse, birinin gönlünü almak için başkasını incitse veyâ başkasının malı ile sadaka verse, yâhut harâm para ile mekteb, câmi yaptırsa, bunlara sevâb verilmez. Zulüm, günâh, iyi niyet ile işlenirse, yine günâh olur. Böyle işleri yapmamak sevâbdır. Her mubâh, iyi niyet ile yapılınca tâat, kötü niyet ile yapılınca, günâh olur. Düzgün niyet edilmedikçe, hiçbir farz kabûl olmaz. Yemekleri, keyif için, lezzet için yememeli, Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmeye kuvvet bulmak için yemelidir. Eğer önceleri, böyle niyet edilemezse, her yemekte, zorla böyle niyet etmeye çalışmalıdır. Nice küçük amel, niyetle büyür, nice büyük amel ise niyetle küçülür. Mal iyi de değildir, kötü de değildir. Mal, mülk gönüle girerse insanı şımartır ve bu kimsenin sonu olur. Mal mülk, iyi niyetle kullanılırsa faydalı olur. Niyet iyi olmazsa insanın felaketi olur. Dünyada iki gram altın elde etmek için, bazen tonlarca toprak kazılır ve elenir. Âhirette de böyledir. Niyet altın gibidir. Çok amel değil, ihlâslı amel lâzımdır. Yapılan bütün amellerde hep niyet aranır, niyete bakılır. Allah için olanlar seçilir, diğerleri ise atılır. Bir insanın niyeti, hangi işte olursa olsun, ister dünya, isterse âhiret işinde olsun, Allahü teâlânın rızâsı için ise, bunun dünyası da âhiret, âhireti de âhiret olur. Şayet niyeti, Allahü teâlânın rızâsı, öldükten sonrası yani âhiret için değilse, bu kimsenin dünyası da dünya, âhireti de dünya olur. Yani ne kadar ibâdet yaparsa yapsın, eğer bu kimsenin niyeti Allahü teâlânın rızâsı değilse, elde ettiklerinin hepsi ölünce burada kalır, öbür tarafa hiçbir şey götüremez. Niyet hayır, âkıbet hayır Netice olarak, her şey niyetle kaimdir ve her şey niyete bağlıdır. Niyetsiz hiçbir şey olmaz. Herhangi bir kimse, levhalara bakmadan otobanlara yanlış girse, ömür boyunca da gitse, bir yere varamaz ve arzu ettiği yerin yanından bile geçemez. Onun için niyet, yol levhası gibidir. Yol levhası, insanı, arzu ettiği yere götürür. Yol levhası, insanı bir yere götürmeye mecbur değildir. Fakat insan, yol levhalarına bakar, bunlardan birini tercih eder ve böylece gideceği yere varır. İşte niyet de böyledir. İyi niyetle yaptığımız her iş, bizim için sevap, kötü niyetle yaptıklarımız ise günahtır. Niyetsiz yapılanlar ise, ha vardır, ha yoktur. Niyet hayır ise, âkıbet de hayır olur. Ebû İshâk hazretlerinin buyurduğu gibi: "Bir kimse Allahü teâlânın emir ve yasaklarından birini nefsi için yaparsa, o ameli ya kabûl olunur veya kabûl olunmaz. Ama, o ameli yapmaya kalkarken Allah için niyet ederse, o amelin kabûl olunacağı muhakkaktır."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.