İnsan, tercihlerinden sorumludur

A -
A +

İnsanın kalbi yani gönlü, madde değildir. Elektrik ve mıknatıs dalgaları gibidir, yer kaplamaz. Göğsümüzün sol tarafında bulunan, yürek dediğimiz et parçasında, kuvveti, tesîrleri hâsıl olmaktadır. Akıl, nefis ve rûh da, kalb gibi birer varlıktırlar. Bu üçünün de, kalb ile bağlantısı vardır. İnsanın, gözü, kulağı, burnu, ağzı ve cildi ile his ettiği renk, ses, koku, zevk, tat ve sıcaklık, sertlik gibi şeyler, duygu sinirleri ile beyne gelir. Beyin de bunları hemen kalbe bildirir. Aklın, nefsin, rûhun ve şeytânın arzûları, istekleri de, kalbe gelir. Kalb, ne yapılacağına karar verir, irâde eder, seçer. Bu şeyleri, ya reddeder veya beyne bildirir. Beyin de, bunları hareket sinirleri ile organlara bildirir. Organlar da, Allahü teâlâ isterse ve kuvvet verirse, hareket ederek, kalbin irâde ettiği, seçtiği şey yapılır. ŞEYTAN NASIL ALDATIR? İnsanların işleri, irâdelerine bağlı ise de, her istedikleri olmaz. O işin olması için, Allahü teâlânın da irâde etmesi gerekir. Allahü teâlâ, kulun irâdesi olmadan da yaratmaya muktedirdir. Ancak âdeti böyle değildir. İnsan irâde eder, harekete geçer, kudretini, gücünü kullanır ve Allahü teâlâ da irâde ederse, o iş meydâna gelir. Şeytân, insanları; "İnsan, Allahü teâlâ isterse ibâdet yapar, istemezse yapmaz. O hâlde insan, işleri yapıp yapmamakta serbest değildir, çalışsa da, çalışmasa da, ezeldeki kazâ ve kader hâsıl olacaktır" diyerek aldatmaktadır. İnsanın işleri ezeldeki takdîr ile meydâna geliyor ise de, meydâna gelmeleri için, önce kul irâdesini kullanmakta, işin yapılmasını veyâ yapılmamasını istemektedir. İnsanın işlerini Allahü teâlânın ezelde takdîr etmesi demek, insanın neleri irâde edeceğini bilmesi ve dilemesi demektir. Böyle olduğu için, kulun mecbûr olması lâzım gelmez. Bir kimse, birisinin bir günde yapacağı şeyleri bilse ve bunları yapmasını irâde etse ve hepsini bir kâğıda yazsa, bunları yapacak olan kimse, o kimsenin mecbûru olmaz ve; "Yapacaklarımı biliyordun, yapılmasını istedin ve kâğıda yazdın. O hâlde, bunları sen yaptın" diyemez. Çünkü, bunları kendi irâdesi ile ve kendisi yapmıştır. O kimsenin bildiği, dilediği ve yazdığı için yapmamıştır. Allahü teâlânın ezelde bilmesi ve dilemesi ve levh-ül-mahfûza yazması da, insanları mecbûr etmek olmaz. Kulun yapacağını bildiği için, yapılmasını irâde etmiştir. Kul, irâdesini kullanmazsa, Allahü teâlâ, kulun irâdesini kullanmıyacağını ezelde bilir ve bildiği için irâde etmez ve yaratmaz. Yahyâ Münîrî hazretleri buyuruyor ki: SAÂDET VE ŞEKÂVET "Saâdet, Cennetlik olmak demektir. Şekâvet, Cehennemlik olmak demektir. Saâdet ve Şekâvet, Allahü teâlânın iki hazînesi gibidir. Birinci hazînenin anahtarı, tâat ve ibâdettir. İkinci hazînenin anahtarı, günâhlardır. Allahü teâlâ, her insanın saîd veyâ şakî olacağını ezelde biliyordu. Bu bilgisine kader denir. Buna alın yazısı diyoruz. Saîd olacağı ezelde bilinen kimse, Allahü teâlâya itâat eder. Ezelde, şakî olacağı bilinen kimse, hep günâh işler. Dünyâda herkes, saîd veyâ şakî olduğunu, amelinden anlayabilir. Âhireti düşünen din âlimleri, herkesin saîd veyâ şakî olduğunu böylece anlar. Dünyâya dalmış olan din adamı ise, bunu bilmez. Her izzet ve her nimet, Allahü teâlâya, ihlâs ile itâat ve ibâdet etmektedir. Her kötülük ve sıkıntı da, günâh işlemekten hâsıl olur. Herkese dert ve belâ, günâh yolundan gelir. Rahat ve huzûr da, itâat yolundan gelmektedir. Allahü teâlânın âdeti böyledir. Bunu kimse, değiştiremez. Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saâdet zannetmemeli. Nefse güç ve acı gelenleri de şekâvet ve felâket sanmamalıdır." Netice olarak, insanların irâdesi olmasaydı ve insanların işleri yalnız Allahü teâlânın irâdesi ile yaratılsaydı, o zaman insanlar mecbûrdur denilirdi. Ehl-i sünnet itikadına göre, insanların işleri, insanın kudreti ile Allahü teâlânın kudretinin birlikte tesîri ile meydâna gelmektedir. Bunun için insan, irâde yani tercih ettiği şeylerden sorumludur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.