İnanmak arzusu, herkeste vardır...

A -
A +

Îmân etmek, bütün insanlara lâzımdır. Herkes için îmân zarûrîdir. Îmân etmek, şeref ve değer sâhibi olmaya sebeptir. Çünkü inanmak arzusu, ihtiyacı, insanın yaratılışında vardır. Zaten insanın yaratılmasından maksat da, yaratanını tanıması ve kulluk vazîfelerini yerine getirmesi içindir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri; "İnsanların yaratılmasına sebep, emrolunan ibâdetleri yapmaktır. İbâdetleri yapmak da îmânın hakîkati olan, yakîni elde etmek içindir" buyurmaktadır. Îmân, lügatte, bir kimseyi doğru sözlü bilmek ve ona inanmak demektir. İslâmiyette îmân demek; Muhammed aleyhisselâmın, Allahın peygamberi olduğuna ve bildirdiklerine inanmak, Kelime-i şehâdeti dil ile söylemek, kalb ile tasdik etmektir. "FELSEFECİLER AKLA UYDU!" Rûh-ul-beyân'da Zümer sûresinin 3. âyet-i kerîmesinin tefsirinde buyuruluyor ki: "İnsan, kendisinin ve her şeyin yaratıcısını tanımaya elverişli olarak, yaratılmıştır. Yaratıcısına ibâdet etmek ve Ona yaklaşmak arzûsu, her insanda vardır. Fakat böyle elverişli olmanın ve bu isteğin kıymeti yoktur. Çünkü nefs, şeytân ve kötü arkadaş, insanı aldatarak yaratılışındaki bu arzûyu yok eder. Yâ, yaratana ve kıyâmet gününe inanmaz olur. Yâhut müşrik yapar. Müşrik, Allahü teâlâya yaklaşamaz, Onu tanıyamaz. Şirkten uzaklaşıp, tevhîde sarılarak hâsıl olan ma'rifet, tanımak, kıymetlidir. Bunun alâmeti, Peygamberlere ve kitâplarına inanmak ve bunlara uymaktır. İnsan, Allahü teâlâya ancak böyle yaklaşabilir. Secde etmek, İblîsin yaratılışında vardı. Fakat, nefsine uygun gelmediği için, secde etmek istemedi. Eski Yunan Felsefecileri de, Allahü teâlâya yaklaşmayı, Peygamberlere uyarak değil, kendi akıllarına, nefislerine uyarak istedikleri için kâfir oldular. Mü'minler Allahü teâlâya yaklaşmak için, İslâmiyyete uyuyor. Kalbleri nûr ile doluyor. Rûhlarına Cemâl sıfatları tecellî ediyor. Müşrikler, Allahü teâlâya yaklaşmak için, Peygambere, İslâmiyyete uymıyorlar. Nefislerine, noksan olan akıllarına, bid'atlere uyuyorlar. Kalbleri kararıyor. Rûhları perdeleniyor." Muhammed bin Eslem hazretleri buyuruyor ki: "Îmânın, Allahü teâlâya inanmak ile başlaması, Onun fazlı, rahmeti ve kullarından dilediğine yaptığı bir ihsândır. Kulunun kalbine, kendisine îmân etmek nîmetini ihsân etmekle bir nûr saçar, bu nûrla kulunun kalbini aydınlatır. Göğsünü açar, genişletir. Kalbindeki îmânı arttırır ve onu ona sevdirir. Böyle olunca kalb, îmânın bütün şartlarına inanır. Öldükten sonra dirilmeye, hesâba çekilmeye, Cennete ve Cehenneme, Allahü teâlânın kalbine saçtığı nûr sebebiyle, hepsine görür gibi inanır. Kalbi inanınca, dili de buna uygun söyler, tasdîk ve şehâdet eder ve her bir organ buna uygun amel işleyip, Allahü teâlânın emrine itâat eder. Farzları yapıp, haramlardan kaçar. Bunu yapınca tam ve olgun Müslüman olur." Allahü teâlâ, kullarına merhamet ederek, Peygamberler göndermiştir. Bunlarla kullarına doğru yolu, saâdet-i ebediyye yolunu göstermiş, kullarını kendine çağırmıştır. Rızâsının, sevgisinin yeri olan Cennete dâvet etmiştir. Böyle bir ihsân sâhibinin dâvetini kabûl etmemek, Onun nimetlerinden mahrûm kalmak, akılsızlıktır. İKİ CİHAN SAADETİ İÇİN... Dünyâda ve âhirette saâdete, râhat ve huzûra kavuşmak için Müslümân olmak lâzımdır. Müslümân olmak için de, hiçbir formaliteye lüzûm yoktur. Önce kalb ile îmân etmeli ve sonra da, İslâmiyyetin emir ve yasaklarını öğrenmeli, yapmalıdır. Îmân etmek için, Kelime-i şehâdet söylemek ve ma'nâsını bilmek lâzımdır. Netice olarak Allahü teâlâ, insanların dünyada rahat ve huzûr içinde yaşamalarını, âhirette de sonsuz saâdete kavuşmalarını istiyor. Bunun için saâdete sebep olan faydalı şeyleri yapmayı emrediyor. Felâkete sebep olan zararlı şeyleri de yasak ediyor. Allahü teâlânın birinci emri, îmân etmektir. Çünkü îmân etmek, bütün insanlara lâzımdır ve herkes için îmân zarûridir. Zira îmânı olmayanların hiçbir ibâdetini, iyiliğini, Allahü teâlâ beğenmez ve kabul etmez...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.