Allahü teâlâya inanmak ve görmek

A -
A +

Îmân; keşf ile, vicdânla bularak, yâhut bir delîl ile aklın anlaması ile veyâ seçilmiş, beğenilmiş bir söze güvenerek, uyarak, belli altı şeye gönülden inanmak ve dil ile de söylemek demektir. Îmânın ilk şartı, Allahü teâlânın varlığına ve bütün varlıkların yaratıcısı olduğuna inanmaktır. Dünyâ ve âhiret âleminde bulunan her şeyi, maddesiz, zamânsız ve benzersiz olarak yoktan var eden, ancak Allahü teâlâdır diye kesin inanmalıdır. Her maddeyi, atomları, molekülleri, hücreleri, hayâtı, ölümü, her olayı, her çeşit kuvveti, enerji çeşitlerini, hareketleri, rûhları, melekleri, canlı cansız her varı, yoktan var eden ve hepsini, her ân varlıkta bulunduran, Allahü teâlâdır. Âlemlerde olan her şeyi, hiçbiri yok iken, bir anda yarattığı gibi, her zamân, birbirlerinden de var etmektedir. Kıyâmet günü gelince, her şeyi bir anda yine yok edecektir. Her varlığın yaratanı, sâhibi, hâkimi yalnız Allahü teâlâdır. Onun hâkimi, âmiri, üstünü yoktur diye inanmak lâzımdır. Her üstünlük, her kemâl sıfat, Onundur. Onda, hiçbir kusûr, hiçbir noksan sıfat yoktur, dilediğini yapabilir. Yaptıkları, kendine veyâ başkasına faydalı olmak veya bir karşılık için değildir. Bununla berâber, her işinde, hikmetler ve faydalar vardır. O, SÖZÜNDEN DÖNMEZ!.. Kullarına iyi, faydalı olanı vermeye, kimisine sevâb, kimisine azâb yapmaya mecbûr değildir. Âsîlerin, günâh işleyenlerin hepsini Cennete koysa, ihsânına yakışır. İbâdet edenlerin hepsini Cehenneme atsa, adâletine uygun olur. Fakat îmân edenleri Cennete sokacağını, bunlara sonsuz ni'metler, iyilikler vereceğini, inkâr edenlere ise, Cehennemde sonsuz azâb edeceğini dilemiş ve bildirmiştir. O, sözünden dönmez. Bütün canlılar îmân edip itâat etse, Ona hiçbir faydası olmaz. Bütün âlem inkâr etse, azgın, taşkın olsa, karşı gelse, Ona hiçbir zarar veremez. Şirkten, inkârdan başka, herhangi bir büyük günâhı işleyip, tövbesiz ölen kimseyi, dilerse affeder. Küçük bir günâh için de, dilerse azâb edebilir. Müslümân olup, ibâdet eden, fakat, i'tikâdı Ehl-i sünnet i'tikâdına uymayan ve tövbe etmeden ölen kimseye, Cehennemde azâb edecek ise de, böyle Bid'at sâhibi Müslümânlar, Cehennemde sonsuz kalmayacaktır. Allahü teâlâ, kıyâmet günü, mahşer yerinde, îmânsız olarak ölenlere ve günâhı olan mü'minlere, kahır ve celâl ile; sâlih olan mü'minlere ise, lutuf ve cemâl ile muâmele edecektir. Mü'minler, Cennette, Allahü teâlânın cemâli ile şereflenecekler, kâfirler ise, bundan mahrûm kalacaklardır. Hadîs-i şerîfte; (Kıyâmet günü Rabbinizi, ondördüncü ayı gördüğünüz gibi görürsünüz!) buyurulmuştur. Allahü teâlâ dünyâda anlaşılamadan bilineceği gibi, âhirette de anlaşılamadan görülecektir. Mü'minlerden derecesi yüksek olanlar, her sabâh ve akşam, diğerleri ise cuma günleri göreceklerdir. Muhammed aleyhisselâm, Allahü teâlâyı, Mi'râc gecesi gördü. Bu görmesi, dünyâdaki baş gözü ile görmek gibi değildi. Allahü teâlâyı dünyâda gördüm diyenin, zındık yani kâfir olacağını ehl-i sünnet âlimleri bildirmişlerdir. AKIL İLE ANLAŞILMAZ!.. Allahü teâlâ için câiz olmayan kelimelerin, âyet-i kerîmelerde ve hadîs-i şerîflerde bulunması, bizim anladığımız ve bildiğimiz, bugün kullanılan mânâlarda değildir. Böyle âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere müteşâbihât denir. Bunlara inanmalı, nasıl olduklarını anlamaya kalkışmamalıdır. Netice olarak, Allahü teâlânın varlığına ve âhirette görüleceğine inanmalı, nasıl görüleceği düşünülmemelidir. Çünkü Allahü teâlânın işleri akıl ile anlaşılmaz, dünyâ işlerine benzemez, fizik ve kimyâ bilgileri ile ölçülemez. Allahü teâlânın ciheti, karşıda bulunması yoktur. Zira Allahü teâlâ, madde, cisim, element, karışım, bileşik değildir. Ölçülemez, hesâb edilemez ve Onda değişiklik olmaz. Mekânlı, zamânlı değildir ve öncesi, sonrası, önü arkası, altı üstü, sağı solu yoktur. Bunun için, insan düşüncesi, insan bilgisi, insan aklı, Allahü teâlânın hiçbir şeyini anlayamaz ve Onun nasıl görüleceğini de kavrayamaz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.