Sadaka; belâyı giderir, ömrü uzatır

A -
A +

Allahü teâlânın rızâsına niyet ederek, karşılık beklemeden muhtâç olanlara, hibe edilen mala, paraya ve her türlü iyilikte, ihsânda bulunmaya, Sadaka denir. Bir Müslüman, önce ailesine, evlâdına helâl yedirmeli, helâl giydirmeli, sonra artan paranın zekâtını vermeli ve ondan sonra da sadaka vermelidir. Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratmaktadır. Bir şeye kavuşmak isteyen, o şeyin sebebine kavuşmak için duâ etmelidir. Sebebine kavuşunca, bu sebebe yapışmalıdır. Allahü teâlâ, insana sıhhat, şifâ vermek için, duâ etmeyi, sadaka vermeyi ve ilâç kullanmayı sebep yapmıştır. Peygamber efendimiz; (Mallarınızı zekât vermekle koruyunuz. Hastalarınızı sadaka vererek tedâvî ediniz! Duâ ile belâdan korununuz!) buyurmuştur. Zâdül-mukvîn kitâbında buyuruluyor ki: "Beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrûm olur: 1-Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez. 2-Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz. 3-Sadaka vermeyenin, vücûdunda sıhhat kalmaz. 4-Duâ etmeyen, arzûsuna kavuşamaz. 5-Namâz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefeste kelime-i şehâdet getiremez." İmâm-ı Gazâlî hazretleri; "Kazâ-i mu'allak, Levh-i mahfûzda yazılıdır. Eğer o kimse, iyi amel yapıp, duâsı kabûl olursa, o kazâ değişir" buyuruyor. Hadîs-i şerîfte de; (Kader, tedbîr ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabûl olan duâ, o belâ gelirken korur) buyurulmaktadır. Duânın belâyı defetmesi de, kazâ ve kaderdendir. Kalkan, oka siper olduğu gibi, su, yerden otun yetişmesine, havanın oksijen gazı, canlının hücrelerindeki gıdâ maddelerini yakıp harâret meydâna gelmesine sebep olduğu gibi, duâ da, Allahü teâlânın merhametinin gelmesine sebeptir. Hadîs-i şerîfte; (Kazâ-i mu'allakı, hiçbir şey değiştiremez. Yalnız duâ değiştirir ve ömrü, yalnız, ihsân, iyilik arttırır) buyuruldu. Bir kimseye takdîr edilen belâ, kazâ-i mu'allak ise, yani o kimsenin duâ etmesi de takdîr edilmişse, duâ eder, kabûl olunca, belâyı önler. Ecel-i kazâyı da, iyilik etmek geciktirir. Fakat, Ecel-i müsemmâ değişmez. Ecel-i kazâ, bir kimse, eğer iyi iş yapar, yâhut sadaka verir, hac ederse ömrü altmış sene, bunları yapmazsa kırk sene diye takdîr edilmesi gibidir. Birinin üç gün ömrü kalmış iken akrabâsını, Allah rızâsı için ziyâret etmesi ile, ömrü otuz seneye uzar. Otuz yıl ömrü olan kimse de, akrabâsını terk ettiği için, ömrü üç güne iner. Hazreti Ömer yaralanınca, Ka'bül-ahbâr hazretleri; -Ömer radıyallahü anh dahâ yaşamak isteseydi, duâ ederdi. Zîrâ onun duâsı elbette kabûl olurdu buyurunca, bunu işitenler şaşırıp; -Nasıl böyle söylüyorsun, Allahü teâlâ meâlen, (Ecel, bir ân gecikmez ve vaktinden önce gelmez) buyurdu, dediklerinde; -Evet, ecel hâzır olduğu vakit gecikmez. Fakat, ecel hâsıl olmadan önce, sadaka, duâ ve amel-i sâlih ile, ömür uzar. Zîrâ Fâtır sûresinde meâlen; (Herkesin ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır) buyurulmaktadır cevabını vermiştir. ÖMRÜ UZAYAN ADAM... Vaktiyle İsâ aleyhisselâm, eshâbı ile bir yere giderken, çamaşır yıkayan bir adama rastlarlar ve selâm verip yollarına devam ederler. Oradan biraz uzaklaşınca İsâ aleyhisselam; -Dönüşte bu adamın cenâzesine hazır olun buyurur. Daha sonra dönüşlerinde bakarlar ki, çamaşır yıkayan adam yaşıyor. Buna hayret eden İsâ aleyhisselâm, Cebrâil aleyhisselâma; -Ya Cebrâil! Bu adamın öleceği bana bildirilmişti. Halbuki yaşıyor. Sebebi nedir? diye sorar. Cebrâil aleyhisselâm; -Ya İsâ, o çamaşır yıkayıcısının çamaşırları arasında siyah bir yılan vardı. Onu sokup öldürmesi gerekiyordu. Fakat o adam bir sadaka verdi ve verdiği sadaka sebebi ile ömrü uzatıldı cevabını verir. Daha sonra adamın çamaşırlarının içine baktıklarında, simsiyah ölü bir yılan görürler. Netice olarak, kabul olan duâ ve sadaka, gelmekte olan belâyı durdurur, gelmiş olanların gitmesine, ömrün de uzamasına sebep olur. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi: (Sadaka, belâları giderir ve ömrü uzatır.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.