AB'ye üye olmak istiyoruz ancak ümidimiz yok

A -
A +
Temmuza kadar Gıda Güvenliği, Kamu Alımları ve Rekabet fasılları açılsa bile, Kıbrıs meselesi, Fransa'nın engellemeleri ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 8 Aralık 2009'da yaptığı tek taraflı engelleme beyanı sebebiyle geriye açılıcak fasıl kalmıyorAB'ye üye olmak istiyoruz ancak ümidimiz yok

Türkiye-AB ilişkilerinin neredeyse durma noktasına geldiği bir dönemde Çevre faslının müzakerelere açılmasının ardından dönem başkanı İspanya'nın temmuz ayına kadar Gıda Güvenliği, Kamu Alımları ve Rekabet fasıllarının "açılabileceğini" açıklaması ilişkilerde yeniden iyimser bir havanın doğmasına yol açtı. Tabii madalyonun bir de diğer yüzü var. Söz konusu üç fasıl Temmuz ayına kadar açılsa bile bu kez Kıbrıs meselesi, Fransa'nın engellemeleri ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 8 Aralık 2009'da yaptığı tek taraflı engelleme beyanı sebebiyle geriye müzakerelere açılabilecek hiçbir fasıl kalmıyor. Başka bir ifadeyle, eğer İspanya'nın açıklamasında olduğu gibi yaz ortasında üç yeni alanda müzakerelere başlarsak, Türkiye için "müzakere açma süreci" uzunca bir süre dondurulmuş olacak. Bu sürenin uzunluğunun ne olacağı bir yandan Kıbrıs meselesinin çözümünde bir ilerleme olup olmayacağına, diğer yandan da Avrupa'nın genişleme ve derinleşme yorgunluklarından kurtulacakları zamana göre tayin edilecek. Tabii bir de, Avrupa Birliği'nin "mümtaz şahsiyetlerinden" Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin "eşref saatini" bekleyeceğiz. HALKIN NABZINI TUTTUK AB ile ilişkilerimizin -ekseriyetle Türkiye'den kaynaklanmayan sebeplerle- çıkmaza doğru ilerlediği bu dönemde, halkımızın Türk dış politikasına bakışını değerlendirmek amacıyla bir anket çalışması yürüttük. Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) bünyesinde oluşturduğumuz uzman ekiple 31 Ekim-31 Aralık 2009 tarihleri arasında, Adana, Ankara, Artvin, Diyarbakır, Erzurum, Konya, Nevşehir, İstanbul ve İzmir illerinde toplam 1032 kişiyle yüz yüze görüşme tekniğiyle yürüttüğümüz bu anket çalışmasında kamuoyunun Türkiye-AB ilişkilerine nasıl yaklaştığıyla ilgili de sorular vardı. 2005'te müzakerelerin resmen açılmasından sonra yapılan çeşitli anketlerde halkımızın Türkiye'nin AB'ye üye olmasına verdiği desteğin %50'nin altına düştüğü şeklindeki bazı sonuçların aksine, ATAUM'un anketine katılanların %55.3'ü "Türkiye'nin AB'ye katılmasını istiyor musunuz?" sorusuna olumlu cevap verdiler. Aynı soruya olumsuz cevap verenlerin oranı ise %25.2 olarak gerçekleşti. Bu sonuç 2009 sonu itibariyle kamuoyunun AB üyeliğine desteğinin tekrar yükseliş eğilimi içine girdiği şeklinde yorumlanabilir. Fakat ankete katılanların AB'yle ilgili diğer sorulara verdikleri cevaplar, üyeliğin kısa ve orta vadede gerçekleşmesinin mümkün olmadığına inandıklarını da gösteriyor. AB SAMİMİ BULUNMUYOR Mesela "Sizce Türkiye AB'ye ne zaman üye olabilir?" sorusuna, ankete katılanların %32.8'i "hiçbir zaman" şeklinde cevap vermiş. "5-10 yıl sonra" diyenler %20.5; "11-15 yıl sonra" diyenler %17.1 ve "20 yıldan sonra" diyenler %15.2'lik bir dilimi oluşturuyor. Anket sonuçları halkımızın AB'yi Türkiye'ye karşı tutum ve davranışlarında samimi bulmadığını da açıkça ortaya koyuyor. "Sizce AB Türkiye'ye karşı güvenilir ve samimi davranıyor mu?" sorusuna cevap verenlerin %83.9'u "hayır" şıkkını işaretlemişler. AB'nin güvenilir olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece %11.6'da kalmış. Kamuoyunun Türkiye-AB ilişkilerinin mevcut halini değerlendirirken yoğunlaştığı sorun alanlarının önceliği, son derece ilginç biçimde, alanın uzmanlarının öne çıkardığı başlıkların sıralamasıyla neredeyse bire bir örtüşüyor. Halkımız, Türkiye-AB ilişkilerindeki en büyük sorunların yapısal ve değiştirilmesi mümkün olmayan alanlarda olduğu konusunda geniş bir mutabakata sahip. Nitekim "Türkiye-AB ilişkilerinde sizce en büyük sorun nedir?" sorusuna verilen cevapların %32.4'ü "Din ve kimlik farklılığı" şeklinde. "Kıbrıs Sorunu" %15.8; "Türkiye'nin ekonomik sorunları" %14.4; "Demokrasi ve insan hakları" %10.7; "AB ülkelerinin teröre destek vermeleri" %9.8; "Türkiye'nin nüfusunun fazlalığı" %7.2; "Sivil-asker ilişkilerindeki sorunlar" %2.9 ve "Türkiye'nin komşuları" %1.6 ile diğer şıkları oluşturuyor. Ankette, Türkiye-AB ilişkileriyle bağlantılı biçimde, Kıbrıs'la ilgili sorular da var. Kamuoyunun %56'sı, "KKTC'yi Türkiye açısından nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna, "Asla vazgeçilemeyecek dost ve kardeş ülke" cevabını vermiş. KKTC'yi "Türkiye'nin sırtında bir kambur" olarak görenlerin oranı %14.9'da kalırken; "AB'ye üyelik karşılığında taviz verilebilir" diyenler sadece %6.3 olarak gerçekleşiyor. Bu da açıkça gösteriyor ki, Türk halkı ne zaman gerçekleşeceğini bilmediğimiz AB üyeliği karşılığında KKTC'nin uluslararası alanda yalnız bırakılmasına güçlü bir şekilde karşı çıkıyor. Diğer taraftan, "Türkiye Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımalı mı?" sorusuna, "Evet, Kıbrıs sorunu çözülürse" diyenler %40.7 ile çoğunluğu oluşturuyor. "Evet, AB üyeliği karşılığında" diyenler %14.6 olarak gerçekleşiyor. Bu soruya "Hayır, asla" diyenlerin oranı ise %30.9. Görülüyor ki, halkımızın yarıdan fazlası, Kıbrıs'ta bir çözüm olduğu takdirde -ki bu aynı zamanda AB üyeliğinin ön şartlarından biridir- Türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanıması gerektiğine inanıyor. 'AVRUPALI' KİMLİĞİ Türkiye-AB ilişkilerini, dolaylı da olsa, ilgilendiren konulardan olan Ermenistan'la imzalanan protokollerin akıbetini de kamuoyuna sorduk. "TBMM Ermenistan sınır kapısının açılmasıyla ilgili protokolleri onaylamalı mı?" sorusuna ankete katılanları %35'i "Evet, Ermenistan Azerbaycan topraklarından çekilirse onaylamalı"; %28.6'sı "Evet, Ermeniler soykırım iddialarından vazgeçerse onaylamalı" şeklinde "şartlı evet" derken, "Derhal ve ön şartsız onaylamalı" diyenlerin sayısı sadece %6.1 oldu. Ankete katılanların %27.5'lik bir bölümü ise hiçbir şart altında bu protokollerin onaylanmaması gerektiği yönünde görüş belirtti. Anket sonuçlarından, AB üyeliğini isteyen ama yapısal sorunlar sebebiyle bu üyeliğin yakın zamanda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını düşünen halkımızın, kendi kimliğini tanımlarken "Avrupalılığı" ön planda tuttuğunu da gördük. "Sizce Türkiye öncelikli olarak hangisidir?" sorusuna verilen cevapların %28.9'u "Avrupa ülkesidir" şeklindeydi. Bu soruya, "Türk cumhuriyetlerinden biridir" diyenlerin oranı %22.6; "İslam ülkesidir" diyenlerin oranı %15.5; "Orta Doğu ülkesidir" diyenlerin oranı %11.4, "Asya ülkesidir" diyenlerin oranı ise %8.6 olarak gerçekleşti. ATAUM'un "Kamuoyu ve Türk Dış Politikası" anketi elbette sadece AB'yle ilgili sorulardan oluşmuyordu. ABD'yle ilişkilerden, halkımızın "Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti" kurulmasına nasıl baktığına kadar çok geniş bir yelpazedeki sorulara verilen cevapları ve detaylı değerlendirmeleri www.ataum.ankara.edu.tr adresinde bulabilirsiniz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.