‘Arşivlerimiz olmasa, bazı Avrupa ülkeleri tarihlerini yazamaz!'

A -
A +

SADECE AVRUPA DEĞİL Sadece Avrupa değil, yüzlerce yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Güney Batı Asya ve Kuzey Afrika'daki devletlerin hiçbiri Türklerle ortak geçmişlerine atıf yapmadan kendi tarihlerini layıkıyla yazamaz. DIŞİŞLERİ BELGELERİ... Kendisi de bir bilim adamı olan Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'ndan ricamız: Üzerinden on yıllar geçmiş Dışişleri belgelerinin bir an önce Türk siyasi tarihçisinin istifadesine açılması. Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Almanya'da yayınlanan Welt am Sonntag gazetesine verdiği bir mülakatta, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmasına karşı çıkan ülkelerin tutumunu anlamakta güçlük çektiğini ifade ettikten sonra, Türkiye'nin Avrupa tarihinin bir parçası olduğunu, bazı Avrupa ülkelerinin arşivlerimizdeki belgeleri kullanmadan tarihlerini yazmalarının mümkün olamayacağını söyledi. Bu son derece doğru bir tespittir. Durum sadece Avrupa değil, Güney Batı Asya ve Kuzey Afrika'daki devletlerin tamamı için de geçerlidir. Yüzlerce yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan bu devletleri hiçbiri Türklerle ortak geçmişlerine atıf yapmadan, dahası Türk arşivlerini kullanmadan kendi tarihlerini layıkıyla yazamazlar. Burada söz konusu olan sadece, savaşların, barış antlaşmalarının, ittifakların anlatıldığı siyasi tarih değildir. Söz konusu devletler, kendi sosyal ve ekonomik tarihlerini yazmak için de yine bizim arşivlerimizde bulunan başta tapu, vergi ve mahkeme kayıtları olmak üzere belgelere müracaat etmek zorundadırlar. Nitekim bilhassa Balkan ülkelerinin tarihçileri İstanbul'daki Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nin müdavimleri arasındadır. İyi derecede Osmanlı Türkçesi öğrenir, arşivde bazen aylarca süren titiz bir çalışma yürüterek hem kendi milli tarihlerine hem de Osmanlı tarihinin geneline ışık tutacak orijinal eserler yazarlar. YABANCI ARŞİVLER Diğer taraftan, Prof. Davutoğlu'nun önemli tespitinin tersi yakın dönem Türkiye tarihini çalışanlar için de geçerlidir. Bilhassa Türkiye'nin diplomatik tarihini araştırmaya heveslenenler, İngiltere, ABD, Fransa ve Almanya arşivlerini kullanmadan tek satır bilimsel eser veremezler. Zira Osmanlı dönemine ait belgeleri Türk ve yabancı araştırmacılara çok zengin bir koleksiyon halinde sunan arşivlerimiz, Türkiye Cumhuriyeti dönemi açısından hâlâ kısırdır. Daha önce dışişleri arşivlerimizin durumunu iki kez bu köşeye taşımıştım. Dışişleri belgelerinin, üzerinden çok uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, hâlâ tasnif edilmediğini, üzerlerindeki gizlilik kaydının kaldırılmadığını, bu sebeple de, Türk dış politikası konusunda çalışan siyasi tarihçilerimizin, yabancı ülkelerin arşivlerine mahkûm kaldıklarını anlatmıştım. Devamla, Türk diplomasi tarihinin sadece yabancı ülkelerdeki belgelere dayanılarak yazılmasının sakıncalarından bahsetmiştim. Nitekim WikiLeaks tarafından açıklanan yakın döneme ait bazı belgelerde yer alan, Türkiye'nin İran ve İsrail'e ilişkin politikasının, kamuoyuna yansıyandan farklı olduğuyla ilgili değerlendirmeler karşısında, devletin resmî görevlilerinin söz konusu belgelerin "gerçeği tamamen yansıtmadığı" yönündeki sözleri, bu konudaki kaygılarımızın haklılığını ortaya çıkardı. "Gerçeğin tamamını yansıtmayan" ya da doğrudan doğruya ilgili ülkenin perspektifinden yapılmış bir analizi içeren belgeler, bundan 50-60 yıl önce gerçekleşen olaylar sırasında da elbette kaleme alınmış olabilir. DIŞ POLİTİKA TARİHİ Bu durumda, hedefi olayları mümkün olduğunca objektif bir biçimde ortaya çıkarmak olan tarihçinin karşı karşıya olduğu zorluk apaçık ortadadır: Araştırmacılara açık yabancı ülke arşivlerindeki belgelerin tek yanlı olma ihtimali vardır. Ama bu tek yanlılığın ortadan kalkmasını sağlayacak belgeleri içeren Türk arşivleri de kapalıdır. Tarihçi ya oturduğu yerde oturacak ve Türk diplomasi tarihi hakkında tek satır yazmayacaktır; ya da tüm sakıncalarına rağmen, sadece yabancı ülkelerin arşivlerine dayanarak Türk dış politika tarihini anlatmaya çalışacaktır. Aradaki açığı dengelemek için de, gazete haberleri ve dönemin canlı tanıklarının hatıraları gibi kaynaklara müracaat edecektir. Kendi milli tarihini yazan yabancı araştırmacının Osmanlı arşivlerinden yararlanması imkânı sunulurken, Türk dış politikası tarihini yazmak isteyen Türk tarihçiye Dışişleri arşivlerinin kapalı tutulması bir haksızlıktır. Bu tutum devam ettiği sürece Türk siyasi tarihçiliğinin gelişmesi mümkün değildir. Siyasi tarihçiler açısından üzücü olan bir diğer konu ise bazı yabancı tarihçilere verilen özel izinle, bu kişilerin dışişleri arşivini kullanmaları sağlanırken, bu ülkenin vatandaşlarının aynı imkândan mahrum bırakılmasıdır. Örnek vermek gerekirse, Stanford J. Shaw'un kaleme aldığı Turkey and the Holocaust (Türkiye ve Yahudi Soykırımı) adlı kitapta, dışişleri bakanlığının verdiği özel izne sahip olanlar haricinde hiç kimsenin görmesi mümkün olmayan Dışişleri Bakanlığı arşiv belgeleri kullanılmıştır. Nitekim kitabın giriş bölümünde yazar, gayet açık şekilde Ankara'daki Dışişleri Bakanlığı arşivlerini kullandığını yazmaktadır. Prof. Shaw Dışişleri arşivlerini kullanabiliyorsa, bu ülkenin üniversitelerinde görev yapan, Türk bilimine hizmet eden Türk vatandaşı tarihçilerimiz de aynı hakka sahip olmalıdır. Bir süre önce vefat eden Prof. Shaw'a, İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkemizin soykırım mağdurlarına nasıl kucak açtığını "ispat eden" bir kitabı, Türkiye'nin milli menfaatleri doğrultusunda yazması işi sipariş edilmiş ve bu sebeple kendisine arşiv belgeleri cömertçe sunulmuş olabilir. Bu durum, arşivlerin başka araştırmacılara kapalı tutulmasına bir gerekçe teşkil etmez. İSTİFADEYE AÇILMALI... Diplomatik Muhakeme aracılığıyla kendisi de bir bilim adamı olan Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'ndan istirham ediyorum: Üzerinden on yıllar geçmiş dışişleri belgelerini bir an önce Türk siyasi tarihçisinin istifadesine açınız. Hepsini açamıyorsanız, dönemlere veya konulara göre tasnif ederek, peyderpey bu imkânı veriniz. Sizden öncekiler, "tasnif edecek yeterli personelimiz yok; arşiv binamız yeterli değil" gibi gerekçeler ileri sürüyorlardı. Bir bilim adamı olarak, bilim insanlarının daha fazla beklemeye tahammülleri kalmadığını en iyi siz biliyorsunuzdur. Dışişleri Bakanlığı arşivinin araştırmacıların hizmetine sunulması, Türk siyasi tarihçileri arasında derin bir şükran hissi uyandıracaktır. SİYASET TARİHÇİLERİNİN BEKLENTİSİ... Dışişleri belgelerinin, üzerinden çok uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, hâlâ tasnif edilerek üzerlerindeki gizlilik kaydının kaldırılmaması, Türk dış politikası konusunda çalışan siyasi tarihçilerimizin, yabancı ülkelerin arşivlerine mahkûm kalmasına yol açıyor... Bu sebeple Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'ndan, bu belgelerin bir an önce istifadeye açılmasına yardımcı olması isteniyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.