Libya tezkeresinin kapsamı öncekilerden çok daha geniş

A -
A +

GÖREV ALANI VE TANIMI 24 Mart tezkeresinin kapsamı; gönderilecek kuvvetin niteliği, görev alanı ve görev tanımı açısından daha önce çıkarılmış olan 30 civarında asker gönderme tezkeresine oranla oldukça geniştir YENİ KARARA İHTİYAÇ YOK Bu son tezkere; yeni bir TBMM kararına gerek duymaksızın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1 yıl süreyle NATO çerçevesinde düzenlenecek her türlü Libya operasyonuna katılmasına imkân vermektedir TBMM 24 Mart 2011 Perşembe günü yaptığı bir gizli oturum ve oylama neticesinde, Hükümet'in, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının yabancı ülkelere gönderilmesiyle ilgili bir tezkereyi kabul etti. Böylece Türk askerinin BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1970 ve 1973 sayılı kararları çerçevesinde yürütülmekte olan ve yürütülecek olan Libya'ya yönelik askerî harekâtta yer alması hukuki dayanağa oturtulmuş oldu. İlk bakışta, bugüne kadar TBMM tarafından kabul edilen 30 küsur asker gönderme yabancı asker kabul etme kararından biri gibi görünmekle birlikte, 24 Mart kararı içeriği itibariyle ileride uluslararası hukukçularımız ve Türk dış politikası uzmanları tarafından epey akademik çalışmaya konu olacak niteliktedir. Zira yakın dönemde çıkarılan benzeri tezkerelerden üç açıdan ayrılmaktadır. KUVVETİN NİTELİĞİ VE GÖREVİ Birincisi gönderilecek kuvvetin niteliğiyle ilgilidir. Henüz tezkere TBMM'de kabul edilmemişken, aldıkları görev emriyle üslerinden hareket eden Deniz Kuvvetlerine bağlı beş gemi ve bir denizaltıya rağmen, söz konusu karar sadece deniz unsurlarının harekâta katılmasına imkân vermemekte, aynı zamanda TSK'nın kara ve hava kuvvetleri de dâhil olmak üzere tüm unsurlarını kapsayıcı bir mahiyet arz etmektedir. Hâlbuki 10 Şubat 2009'da TBMM'de alınan, Somali'ye silahlı kuvvet gönderilmesine ilişkin kararda çok açık bir biçimde "TSK'nın deniz unsurlarının" görevlendirilmesinden söz edilmekteydi. Keza, 5 Ağustos 2006 tarihli Lübnan'a asker gönderilmesiyle ilgili TBMM kararında "Deniz Görev Gücü için yeterli kuvvet tahsisi", "dost ve müttefik ülkeler için deniz ve hava ulaşım desteği sağlanması", "Lübnan ordusuna eğitim verilmesi", "yardım faaliyetlerinin gerektireceği ve başta bu unsurların güvenliğini sağlayacak kuvvet koruma birlikleri olmak üzere, hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek askerî unsurlar"dan söz edilmekteydi. İkincisi coğrafi görev alanıyla ilgilidir. Somali kararında çok sarih biçimde, Türk askerinin görev alanı "Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgeler" olarak sayılmıştır. Lübnan kararında, Lübnan ve Doğu Akdeniz ibareleri yer almıştır. Libya kararında ise, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi"nden söz edilmektedir. Her ne kadar, 1970 ve 1973 sayılı BMGK kararlarına atıf yapılmak suretiyle, söz konusu coğrafi görev alanının bu kararlarda tanımlanan bölge olduğu zımnen sunulmuşsa da, gönderilecek kuvvetin tam olarak nerede görev yapacağı net bir biçimde kararda yer almamıştır. GENİŞ GÖREV TANIMI Üçüncü ise görev tanımıyla ilgilidir. Lübnan ve Somali kararlarında Türk Silahlı kuvvetleri unsurlarının, gönderildikleri bölgelerde ne türden faaliyetlerde bulunacakları madde madde sayılmışken, hatta Lübnan kararında "söz konusu kuvvet (...) yukarıda belirtilen taahhütlerin dışında hiçbir görevde kullanılmayacaktır" cümlesi yer almışken, Libya ile ilgili Hükümet tezkeresinin TBMM'ye gönderilen gerekçesinde yine BMGK kararlarına gönderme yapılmakla yetinilmiştir. Dahası bu gerekçede, metin TBMM'ye gönderildiğinde henüz var olmayan bir duruma atıf yapılmaktadır. Şöyle ki: Gerekçede "NATO'nun Libya bağlamında üstlenmesi muhtemel rolde, İttifakın mümtaz konuma sahip bir üyesi olarak ülkemizin de ulusal strateji ve çıkarlarımız doğrultusunda üzerine düşen sorumlulukları üstlenmesi ve gerekli katkıları yapması"ndan söz edilmektedir. İleride ortaya çıkabilecek bir gelişmeye dair "Hükümetin peşin yetkilendirilmesi" şeklinde yorumlayabileceğimiz bu durum, 8 Ekim 1998 tarihli, Kosova'ya asker gönderme kararını hatırlatmaktadır. O kararda da Hükümet, "Kosova kriziyle ilgili olarak NATO tarafından alınabilecek tedbirler çerçevesinde İttifak üyesi ülkelerce oluşturulabilecek 'Çokuluslu Müşterek Güç'e katılmak üzere" yetki almıştır. Hatırlanacağı üzere, bu kararın alınmasından çok kısa bir süre sonra NATO Yugoslavya'yı bombalamaya başlamış, Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar da bu harekâtta görev almışlardı. Üstelik Kosova Harekâtı öncesinde alınmış bir BMGK kararı da mevcut değildi. SINIRLAMA YOK 24 Mart kararı, yeni bir TBMM kararına gerek duymaksızın, TSK'nın 1 yıl süreyle NATO çerçevesindeki her türlü Libya operasyonuna katılmasına imkân vermektedir. Coğrafi görev alanı belirlenmemiş, görev sınırları müphem bırakılmış, ileride alınabilecek yeni NATO kararlarına göre pozisyon alınmasına cevaz veren bu kararın geniş biçimde yorumlanmaması sadece Hükümet'in elindedir. TBMM'nin gelecek hafta, genel seçimler dolayısıyla tatile gireceği düşünülürse, önümüzdeki birkaç ay boyunca Libya-BM-NATO üçgeninde ortaya çıkabilecek yeni duruma ilişkin yeni bir Meclis tartışmasının yapılması da söz konusu olmayacaktır. KATLİAMI ÖNLEMEK İÇİN Libya'da Kaddafi'ye bağlı birliklerle muhalifler arasındaki çatışmaların sivil katliamına dönüşmemesi için BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1970 ve 1973 sayılı kararlarla ilgili olarak yürütülecek operasyonlar konusunda Türkiye'nin ağırlığı giderek artıyor. Bir yandan bölgeye savaş gemileri gönderen Türkiye, bir yandan da yaralıların getirilmesi için özel donanımlı bir feribotu Libya'ya sevk etti. Yaralıların bir bölümü dün uçakla İstanbul'a getirildi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.