Savaş ilan etmek için tezkere yeterli değil!

A -
A +

Kurtuluş Savaşı'nın sona ermesinden sonra geçen 90 yıl zarfında Türkiye sadece iki ülkeye savaş ilan etti. 1945'te, Birleşmiş Milletler'e üye olabilmenin ön şartı olarak Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmek zorunlu hale getirildiğinden, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin aldığı kararlarla bu iki ülkeye savaş ilan eden Türkiye, tek kurşun dahi atmadan, İkinci Dünya Savaşı'nın galipleri arasında yer aldı. Şaşırtıcı gelebilir ama cumhuriyet tarihinde en fazla şehit verdiğimiz Kore Savaşı'nda da, Kıbrıs Barış Harekâtı'nda da aslında bir savaş ilanı mevzubahis değildi. Gerektiğinde Suriye'ye asker gönderilmesine imkân veren tezkerenin TBMM'de kabul edilmesinden sonra, Türkiye'nin bu ülkeyle savaş içinde olup olmadığı tartışmalarının arttığı bu günlerde, TBMM'nin kararı olmadan ne yürütme organının, ne de TSK'nin Türkiye'yi savaşa sokmasının mümkün olmadığını vurgulamak için yukarıdaki tarihî bilgileri vererek başladım. Elbette Suriye sınırındaki sıcak gelişmeler bir anda Türkiye ile Suriye'yi bir silahlı çatışmanın içine sokabilir. "Silahlı çatışma çıktıktan sonra, TBMM kararı olsun, olmasın Türkiye savaşa girmiş olur" şeklindeki yorumlara itibar etmeyiniz. Silahlı çatışma başka bir şeydir, savaş hali başka bir şey. Zira Türkiye'nin "savaş hali" ilan etmesinin sadece dış politikada değil, belki de daha çok iç politikada sonuçları olur. Anayasa'dan, Türk Ceza Kanunu'na kadar birçok düzenlemede, "savaş hali" söz konusu olduğunda uygulanması söz konusu olan kurallar barış durumdakinden farklılaşmaktadır. Anayasamıza bakarak, "savaş hali"nin getireceklerini şöyle özetleyebiliriz: -Savaş halinde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir. Bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. (Mad. 15) Yani, basın hürriyetinden, seyahat hürriyetine, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hürriyetinden, grev hakkına kadar pek çok konuda kısıtlamalar getirilmesi mümkündür. - Yakalanan veya tutuklanan kişinin en geç kırksekiz saat -toplu suçlarda dört gün- içinde hâkim önüne çıkartılması kuralı, savaş hallerinde değiştirilebilir. Bu süreler uzatılabilir. (Mad. 19) - Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. (Mad. 78) -Savaş hali veya, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi halinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulu'nun da görüşünü aldıktan sonra, süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde sıkıyönetim ilân edebilir. Sıkıyönetim süresinde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarabilir. Sıkıyönetimin her defasında dört ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. (Mad. 122) -Savaş halinde, sivil kişiler de askerî mahkemelerde yargılanabilir. (Mad. 145) -Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. (Mad. 148) Anayasa'da yer alan bu hükümlerin benzerleri yasalarımızda da yer almaktadır. Türkiye 67 yıldır hiçbir ülkeye savaş ilan etmemiştir. Sıkıyönetim uygulamalarının sona ermesinin üzerinden de 20 yıla yakın zaman geçmiştir. AB hürriyetlerin tadına varan Türkiye'nin savaşa girmesi, uluslararası hukuk, ekonomi, strateji vs. açılarından olduğu kadar, "narin" sivil demokrasimizin geleceği açısından da değerlendirilip, atılacak adıma ona göre karar verilmelidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.