Birleşmiş Milletler nasıl reforme edilir?

A -
A +

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesinin gerekliliğiyle ilgili sözleri Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de de yankı buldu. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin 19 Ekim'de düzenlediği "Bölgesel Barış ve Güvenliğin Sağlanmasında Azerbaycan-ABD İlişkilerinin Rolü" başlıklı konferansta küresel barış ve istikrarın sağlanamamasında BM sisteminin içinde bulunduğu çaresizliğin etkisi değerlendirilirken Başbakan Erdoğan'ın sözlerine sık sık atıfta bulunuldu. Halen BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği görevini sürdüren Azerbaycan'da da 2009-2011 yılları arasında bu görevi yapan Türkiye gibi BM'nin etkisizliği konusunda eleştirel bir bakışın giderek benimsenmekte olduğu gözlendi. Şüphesiz, söz konusu rahatsızlık sadece Türkiye ve Azerbaycan'da yaşanmıyor. Dünyanın birçok ülkesinde çok sayıda devlet adamı ve akademisyenin bu konuyu dile getirmelerine rağmen, BM sisteminin baştan aşağı reforme edilmesine dair kapsamlı bir çalışma henüz başlatılabilmiş değil. Reformlar konusunda en büyük isteksizliği halen BM'nin karar mekanizmalarında ayrıcalıklı bir yere sahip olan beş ülke gösteriyor. İkinci Dünya Savaşı'nın galipleri oldukları için BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olma ayrıcalığını elde etmiş olan ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya kendi çıkarlarına aykırı olan konularda karar alınmasını, veto güçlerini kullanarak engelleyebiliyorlar. Mart 2011'den bu yana Suriye'de 20 binden fazla insanın ölümüne ve yüzbinlerce kişinin de mülteci durumuna düşmesine yol açan durumun sona erdirilememesinde BM Güvenlik Konseyi'nin bir türlü etkili bir karar alamamış olmasının payını inkâr etmek mümkün değil. BM sistemi bu haliyle devam ettiği sürece, önümüzdeki yıllarda da, bugün Suriye'de yaşanmakta olanlara benzeyen başka olaylar karşısında BM'nin hareketsiz kalışına şahitlik edeceğiz. Peki bu durum nasıl düzeltilebilir? Beş daimi üyenin BM reformu için mutabık kalarak, beraberce düğmeye basmaları en iyi çözümdür. Bu olmayacağına göre, başka bir yol denenmelidir. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu mevcut sistemden rahatsızlık duyan devletlerin temsilcileri, "BM Reform Süreci" adıyla çok taraflı bir iş birliği platformu oluşturabilirler. Eğer bu platforma katılan ülkelerin sayısı, mevcut BM üyelerinin büyük çoğunluğunu oluşturursa, o zaman başta bu çalışmalara mesafeli yaklaşan daimi üyeler de ilgi göstermeye başlayacaklardır. Hele bir daimi üyenin platformda yer alması durumunda, diğer daimi üyelerin de isteğinde bir artış görülecektir. Hiçbir daimi üye bu çalışmalara temsilci göndermese bile, BM sisteminin reforme edilmesi konusunda son derece önemli bir aşama kaydedilebilir. Zira katılımcılar ilk defa çok taraflı bir iş birliği mekanizması bünyesinde mevcut sistemden duydukları rahatsızlıkları dile getirme imkânı bulacaklardır. Yine ilk defa, BM sisteminin nasıl değiştirilmesi gerektiği yönünde derli toplu ve çok sayıda devletin görüşlerini yansıtan önerilerin tasnif edilebilmesi temin edilecektir. En önemlisi, BM üyesi ülkelerin çoğunluğunun sistemin değişmesi gerektiği yönündeki iradelerini ortaya koyarak yola çıkmış olmaları, diğer ülkeler üzerinde bir baskı oluşturacaktır. Nihayetinde BM'yi kuran "Birleşmiş Milletler Şartı" uluslararası hukuk açısından bir antlaşma hüviyeti taşımaktadır. Yani, bu antlaşmaya imza atan devletler eğer bu antlaşmanın değişmesini talep ediyorlarsa, başka antlaşmaların tadili için kullanılan yol, BM Şartı için de pekâlâ kullanılabilir. Devletlerin çoğunluğunun bu doğrultuda hareket etmeleri halinde, BM Güvenlik Konseyi üyeleri dahil hiçbir devlet bu güçlü müşterek iradenin önüne set kuramaz. Bu konuda asıl sorulması gereken, dünyada kaç ülkenin BM'nin reforme edilmesi konusunda istekli olduğudur. Türkiye veya başka bir ülkenin başlatacağı reform girişimi dünyadan yeterince destek alamazsa ölü doğmuş bir teşebbüs olarak kalır. Bundan sonra da kolay kolay hiçbir ülke, beş "ayrıcalıklı" devletin tasvibi olmadan böyle bir işe kalkışmaya cesaret edemez. Dolayısıyla, BM sisteminin değiştirilmesi için yola çıkacakların uluslararası alandaki güçlerini çok iyi hesap etmeleri icap eder.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.