ABD’nin işi kolay değil...

A -
A +
Joe Biden, seçim kampanyası sırasında “seçimi kazanınca ABD’nin tekrar uluslararası arenaya döneceğini” sık sık vurguladı. Kazandıktan sonra yaptığı konuşmalarda da aynı duruşunu tekrarladı.
“ABD geri döndü, eski ortaklarımızla birlikte çalışacağız” dedi.
Uluslararası düzeni tekrar sağlamak için uğraşacağını ve liberal demokratik paradigmanın tekrar canlanması için önderlik edeceğini belirtti.
Uluslararası kurumların önem kazanacağını ve kurumsal ilişkilerin sorunların çözümünde kilit rol oynayacağını vurguladı.
Biden’ın hem seçim döneminde hem de görevi devraldıktan sonra dile getirdiği konuların söylendiği gibi kolay olmayacağı gözüküyor.
Nasıl mı?
Biden’ın dediği gibi ABD uluslararası arenaya dönse de, uluslararası arena eski arena değil artık. Ne Soğuk Savaş dönemine benziyor ne de ABD’nin kendini tek süper güç olarak gördüğü Soğuk Savaş sonrasına.
Çok şeyler değişti.
Düşman eski düşman değil, müttefik eski müttefik değil.
Uluslararası politikanın normları bile farklılaştı.
Soğuk Savaş döneminde “ortak düşman”a ve “ortak tehdit”e karşı “ortak değerler” etrafında ABD müttefik toplayabilmişti.
“Tek süper güç” olduğu dönemde ise “hegemonik güç” olarak etkisini büyük oranda kabul ettirmişti.
Şimdi ise, ne düşman olarak gördüğü güçler eskisi kadar zayıf, ne de “müttefikleri” eskisi kadar ABD’ye güveniyor.
Kısacası, ABD’ye karşı korku da azaldı, güven de...
Siyasi, jeopolitik, güvenlik anlamında Rusya ABD’yi zorlarken, ekonomik anlamda Çin ABD’ye meydan okuyor. ABD’nin bunlara tek başına cevap vermesi kolay gözükmüyor.
ABD’nin geleneksel müttefikleri, Rusya ve Çin’i tam olarak ABD’nin gördüğü gibi görmüyor. Hatta bazıları, Çin ve Rusya’yı ortak olarak, en azından iş birliği yapılması gereken devletler olarak görüyor. Sadece, Kuşak Yol Projesi’ne bakmak bile bunu anlamaya yeterli.
ABD açısından en büyük kayıp, tabii farkındalarsa, müttefiklerin güvenini kaybetmesidir.
ABD, Soğuk Savaş sonunda “oldum ben artık” demeye başladığı andan itibaren izlediği dış politikayla müttefikleri üzerindeki etkisini kaybetmeye başladı. “Önce Amerika” ve önemli olan “Amerikan çıkarı” yaklaşımı, ABD’nin müttefiklerini farklı pozisyon almaya itti. ABD, Sovyetler Birliği dağılınca bir daha müttefiklere ihtiyacı olmayacak gibi davranmaya başladı.
Bu tek taraflı davranışları sadece hasımlarını değil, müttefiklerini de endişelendirdi. Hatta, ABD’nin bazı girişimleri bazı müttefikleri tehdit etmeye başladı. Bu duruma en çarpıcı örnek, ABD’nin “stratejik müttefik”i olan Türkiye’ye karşı terör örgütü PKK/PYD’yi desteklemesidir.
Bugün sadece Türkiye değil, Orta Doğu, Avrupa ve Uzak Doğu’da da ABD’ye eskisi gibi güvenmeyen önemli ülkeler var. Devletlerin ABD’ye güvenilmeyeceğini düşünerek ulusal kapasitelerini artırma yoluna gittiği ve farklı ortaklıklar kurma çabası içerisine girdikleri görülmektedir.
Soğuk Savaş döneminde ABD, bazı ülkelerle ortak tehdide karşı, bazı ülkelerle de belli normatif değerler üzerinden müttefiklik kuruyordu. Günümüzde ise, müttefiklerine yaptırım tehdidinde bulunan ülke görüntüsü vermektedir: Türkiye ve Almanya örneğinde olduğu gibi.
Biden Yönetiminin dış politikada insan hakları, demokrasi gibi moral değerlerin önemli yer tutacağı vurgusu artık eskisi kadar inandırıcı bulunmuyor. Özellikle, Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD’nin, Irak işgalinde olduğu gibi, tek taraflı girişimleri, söz konusu değerlere olan inancı yıprattı. Son olarak, Cemal Kaşıkçı cinayetinde aldığı tutum ABD için neyin önemli olduğunu net bir şekilde tüm dünyaya gösterdi: Varsa yoksa ABD’nin çıkarı.
Ezcümle; Biden her ne kadar “ABD geri döndü” dese de, ne eski hasım, ne müttefik, ne de sistem tam olarak yerinde değil.
Eski olan tek şey; yeni seçilse de, eski zihniyete sahip kadrolardan oluşan Biden Yönetimi.
Biden Yönetimi, hasımlarla da, müttefiklerle de ilişki geliştirmenin yeni bir yolunu bulmak durumundadır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.