Türkiye, sizin çıpalayacağınız bir ülke değil artık…

A -
A +
14 Haziran Pazartesi Brüksel’de yapılacak olan NATO Liderler Zirvesi yaklaştıkça Türkiye-ABD ilişkileri ve Erdoğan-Biden görüşmesi sadece Türkiye’de değil, başta ABD olmak üzere önde gelen ülkelerin siyasi gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Bu konuda sorular soruluyor, açıklamalar yapılıyor, programlar düzenleniyor.
Türkiye-ABD ilişkileri konusunda ilginç açıklamalardan biri, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’dan geldi.
Blinken, Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komisyonunda Komisyon Başkanı Bob Menendez’in sorusu üzerine "Türkiye'nin bazen, olması gerekenin aksine, bir NATO müttefiki gibi davranmadığını…" ve “Türkiye’nin çıpasını Batı’da tutmaya çalışacağını…” söyledi.
Blinken’ın yaptığı açıklamaların tamamını göz önünde bulundurarak çıpalanmaktan neyin kastedildiğini anlayabiliriz.
Kastedilen gayet açık:
- Bazen istisnalar olsa da Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi Türkiye’nin genelde Batı, özelde ABD ekseninde dış politika takip etmesi.
-Atlantik İttifakı içinde verilen görevin/ödevin tartışmaya açılmadan yapılması.
-Dış politikada ülke çıkarından önce ittifak çıkarının dikkate alınması.
-Bölgesel konularda ittifaka danışılmadan, hele ittifakın önemli üyelerinin istemediği inisiyatiflerin alınmaması gibi şeyler…
 
Türkiye’nin çıpasını nasıl Batı’da tutacaksınız?
 
Kırk yıldır Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütü PKK ve onun Suriye ve Irak’taki uzantılarına destek vererek mi?
Türkiye’nin düşmanı olan örgütlere sonsuz destek sağlarken Türkiye’ye karşı örtülü ve açık yaptırım kararları alarak mı?
Hasım ülkelere karşı kullandığınız CAATSA yaptırımlarını devreye sokarak mı?
Türkiye’nin yakın çevresinde işler çevirirken Türkiye’nin hayati çıkarlarını dahi dikkate almayarak mı?
Bölgede Türkiye karşıtı plan, program ve organizasyonların içinde yer alarak mı?
Geçmiş dönemlerden alışık olunduğu gibi Türkiye’nin iç siyasetine müdahale ederek mi?
İstemediğiniz siyasetçiyi devre dışı bırakmak için darbe dâhil her türlü dümenin içinde yer alarak mı?
Zaman zaman Türkiye’nin ekonomisine zarar vermeye çalışarak mı?
1915 Olaylarını “soykırım” olarak tanıdığınızı gösteren Temsilciler Meclisi’nden, Senato’dan karar çıkararak mı? 24 Nisan’da yaptığınız gibi Başkanlık açıklaması yaparak mı?
Türkiye’yi ortağı olduğu F-35 programından çıkararak ve parası ödendiği hâlde uçaklara el koyarak mı?
2013’ten beri sistematik bir şekilde sürdürdüğünüz baskılama siyasetine devam ederek mi?
 
Çıpayı unutun…
 
NATO Zirvesi sırasındaki Erdoğan-Biden görüşmesinde ABD tarafının kafasında eskiden olduğu gibi “Türkiye’yi çıpalamak” varsa, büyük yanılgı içindeler demektir.
Çünkü, son yıllarda iki ülke arasında yaşanan olayların gösterdiği gibi, ne ABD çıpa atılacak kadar güvenilir bir ortak ne de Türkiye çıpa atacak kadar zayıf bir müttefik.
Türkiye’nin isteği çıpasız, hayati çıkarlarının dikkate alındığı, müttefiklik hukukunu gözeten, karşılıklı saygıyı içeren eşit bir ilişki tarzıdır.
ABD’nin isteği ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Karabağ, Irak, Suriye ve Libya’dan uzak durmasıdır.
Rusya ile ilişkileri ABD perspektifinden yaklaşarak sınırlaması, özellikle S-400 Savunma Sistemi örneğinde olduğu gibi Rus savunma sanayi ürünlerinden uzak durulması.
Kısaca, Türkiye’nin yakın çevresinde hayati çıkarlarını korumak için atmak zorunda kaldığı adımlardan geri durması ve özellikle son yıllarda kaybolan çıpayı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi tekrar ABD’ye takması.
Mümkün mü?
Çok zor..
Küresel ve bölgesel gelişmeler çerçevesinde iki ülkenin yeni konumlarını göz önüne alarak Türkiye-ABD ilişkilerinin yeniden tanımlanması kaçınılmaz görünüyor.
Brüksel’de Erdoğan-Biden arasında yapılacak ilk yüz yüze görüşmenin kolay geçmeyeceği temel anlaşmazlık konularındaki tarafların yaklaşımına baktığımızda rahatlıkla görülüyor.
Hangi tarafın anlaşmazlık konularında ne kadar esneyebileceğini görüşme sonucunda göreceğiz.
Erdoğan-Biden görüşmesinin Türkiye-ABD ilişkilerinin çok ötesinde anlam taşıdığını bilerek ve görerek görüşme sonucunu beklemek gerekir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.