Muhalefetin bir dış politikası var mı?

A -
A +

Muhalefet partileri tek tek veya bir araya geldiklerinde ağırlıklı olarak iç politika konularını gündeme taşıyorlar. Her hafta yapılan grup toplantılarında ve rutine bağlanmış şekilde kendi aralarında yaptıkları ziyaret ve iadeiziyaretlerden sonra yapılan açıklamalara bakıldığında bu durumla karşılaşıyoruz.

Millet İttifakı’nın bilinen, ortak çalışma yürütülen ve göbeğinde olmasına rağmen göstermek istemedikleri bileşenlerinin içeriğinde değilse bile adında anlaştıkları tek konunun “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” olduğu görülüyor. Bir anlamda adı geçen sistem çalışması benzemezleri bir arada tutan tutkal görevi görmektedir.

Benzemezler sistem tartışması üzerinden iç politik konularda bir araya gelebilmektedirler.

Ya bu benzemezleri dış politikada bir arada tutan bir araç var mı?

Olmadığı için mi muhalefet partileri dış politik konularda derli toplu bir yaklaşım ve programla halkın karşısına çıkamıyorlar?

Yoksa, ortak bir program etrafında birleşmelerinin zor olduğunu ve dış politik konularda tavır belirlemenin “ortaklık”a zarar vereceğinden mi korkuluyor?

Öyle anlaşılıyor ki, içeride zor bir araya getirilen “ortaklık”ın sürdürülmesi ve buna dış desteğin devamının sağlanması için kapsamlı bir dış politik yaklaşımdan özenle uzak duruluyor. Yoksa, dış politikada ciddi meydan okumaların olduğu bir zamandan geçerken muhalefetin sessizliği nasıl açıklanır?

Göç/sığınmacı konusunun kamuoyunda belli bir karşılığı olduğu için muhalefet partileri bunu yoğun bir şekilde işlemeyi seviyorlar. Hatta, neredeyse bunun için tematik bir partinin kurulduğunu bile söyleyebiliriz.

Sadece Suriye’de yaşananlar bile, muhalefetin iktidar olduğunda “Dış politikayı 180 derece değiştireceğim” cümlesinden ileri gidemeyeceğini gösterir.

Muhalefet partileri, Suriye konusunda Türkiye’nin önceliklerinin değiştiğinden ya bihaberler ya da iç politikada işlerine gelmediği için kapsamlı tavır göstermekten çekiniyorlar.

Ya göç/sığınmacı konuşuyorlar ya da Esad.

Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen terör kuşağı konusunda nasıl ortak bir tavır takınacaklarını beyan edemiyorlar. Konuşmamanın ve sorulduğunda konuyu beylik sözlerle geçiştirmenin “ortaklık” için daha iyi olacağını düşünerek hareket ediyorlar.

Ee tabii kolay değil. Muhalefetin milliyetçi kanadının söylemi öne çıksa veya mevcut takip edilen politika olumlu görülse “gizli ortak” rahatsız olur. Bu yüzden önümüzdeki seçimlerde desteğine ekmek-su gibi ihtiyaç duydukları ortağı rahatsız etmemek için itina ile davranmaktadırlar. Hatta, araya soğukluk girmemesi için ortak etkinlikler düzenlenmekte, farklı araçlar ileri sürülerek HDP’nin meşruiyetine vurgu yapılmakta, Demirtaş’ın niye içeride olduğunun anlaşılmadığı dillendirilmektedir.

HDP’nin söylemi öne çıksa bu defa da muhalefetin milliyetçi kanadı ve tabanı rahatsızlık duyacaktır. Bu da istenmeyen bir sonuç doğuracağı için HDP ve PKK’lıların söylemi ile “Demokratik Güç Birliği”nin zarar görmemesi adına dış politikada net bir tavır koymamak muhalefet açısından bilinçli bir tercih olarak ortaya çıkmaktadır.

Muhalefetin Suriye’nin kuzeyi konusunda da ortak bir tutum alamayacağı anlaşılıyor.

Neden mi?

Türkiye’nin ulusal çıkarlarını önceleyen bir tutumun alınmaya kalkışılması, içeride zor sürdürülen ortaklığı sıkıntıya sokacağı gibi muhalefete olan dış desteği de tehlikeye atacaktır.

Bu yüzden muhalefet partileri/bloku içeride HDP ve benzeri yapıların, dışarıda ise ABD ve AB başta olmak üzere bilindik güçlerin desteğini almak için bilinçli olarak dış politikada net tavır sergilemekten kaçınmaktadır.

2013’ten beri Türkiye’ye karşı farklı araçlarla sistematik baskılama sürecinin yürütüldüğü bir zamanda, muhalefet partilerinin iktidarı eleştirmenin dışında halka güven verici bir yaklaşım sergileyememesi hayra alamet gözükmüyor.

Yoksa, muhalefet bloku iktidar olduğunda “Bizim işimiz sınırların içinde. Ülke dışında ne olursa olsun bizi ilgilendirmez. Ne Orta Doğu bataklığı ne Akdeniz ve Ege suları ne de Kafkas dağları bizim konumuz değil. “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesi ortada dururken çıkarlarımızı koruyacağız diye komşu ve “dost” ülkelerle kötü olmaya değer mi?” tavrını mı sergileyecekler?

Baksanıza,

İttifak zarar görür ve dış destek alamayız diye ağızları bıçak açmıyor…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.