Ukrayna konusunda pozitif ayrışan tek ülke Türkiye oldu

A -
A +

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının üzerinden bir ay geçti. Saldırıya uğrayan Ukrayna’da yıkım devam ederken Rusya’nın da hedeflerine ulaştığı söylenemez. Hatta “onurlu” bir çıkış yolu dahi aradığı düşünülebilir.

Saldırıdan dolayı Rusya can acıtıcı yaptırımlarla karşı karşıya kaldı ve her gün yenileri de devreye sokuluyor.

Ukrayna’nın yanında olduklarını söyleyen ülkelerin esas amaçlarının Ukrayna’yı kurtarmak olmadığını görmek için "kâhin" olmaya gerek yok... Özellikle ABD Başkanı Joe Biden ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın tavırlarının çözüme yönelik olmadığı rahatlıkla görülüyor.

Ukrayna’da ateşi yakan Rusya Devlet Başkanı Putin ise alevi körükleyenler de Biden ve Johnson’dır.

Savaş başlamadan önce de savaş başladıktan sonra da aynı hızla krizin derinleşmesini ve uzamasını isteyen bir tavırla hareket ediyorlar.

Dertleri ne Ukrayna ne de Ukraynalılar. Odak noktaları Putin liderliğindeki Rusya’nın hırpalanması, güç kaybetmesi, bölgesel ve küresel politikalarının önünde engel olmaktan çıkması.

Denizin öte yakasının iki Anglosakson ülkesi ABD ve İngiltere’nin Ukrayna merkezli politikalarından kıta Avrupası’nın da memnun olduğunu söylemek mümkün değil. Nitekim onun işaretlerini ufak ufak vermeye başladılar.

Savaşın uzamasının Avrupa ülkelerine ciddi maliyetinin olacağını yakinen yaşamaya başladılar. Eğer Rusya ile Ukrayna arasında yürütülen müzakereler kısa zamanda sonuç vermez ise Avrupa ekonomik, siyasal ve toplumsal alanlarda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktır.

Önümüzdeki süreçte ABD ve İngiltere’nin çözümü amaçlamayan, sorunu derinleştirici yaklaşımlarına Avrupa ülkelerinden itiraz gelirse şaşmamak gerekir.

 

Pozitif ayrışan ülke Türkiye

 

Krizin başından itibaren tarafsız duruşuyla öne çıkan tek ülke Türkiye oldu. 2014 Kırım’ın Rusya tarafından ilhakından beri ilkeli duruşunu sürdürdü. Hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkilerini geliştirirken Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine vurgu yapmaktan kaçınmadı.

Başından beri açık diplomasi uyguladı. Ne düşünüyorsa aynen sahaya onu yansıttı. Diplomasi yolunu seçti. Sorunu daha da derinleştirecek yaklaşımlara taraf olmadı. Çözüm için ara bulucu ve kolaylaştırıcı aktör olmayı tercih etti. Rusya ile jeopolitik rekabet içinde olan bazı ülkelerin yaptığı gibi kendi hesaplarını Ukrayna üzerinden görme yolunu seçmedi.

Başından beri bazı ülkeler tarafından doğrudan veya dolaylı yollarla Rusya’ya karşı alınan yaptırımlara taraf olması konusundaki telkinleri dikkate almadı. Takındığı yapıcı tavırla Atlantik İttifakı içinde pozitif anlamda ayrıştı.

Krizin başından beri içeriden ve dışarıdan yapılan “Türkiye’nin almış olduğu bu tavır sürdürülebilir değil. NATO ülkelerinin neredeyse tamamı hızlı bir şekilde Rusya karşıtı yaptırımlara katılırken Türkiye’nin dışarıda durması zor olacaktır. Eninde sonunda Türkiye tarafsız tutumunu bırakacaktır” diyenlerin öngörüleri gerçekleşmedi.

Tam aksine, “Türkiye’nin ekseni kayıyor. Türkiye NATO müttefiki gibi hareket etmiyor. Batı’dan uzaklaşıyor” diyenler Ukrayna Krizi’yle birlikte Türkiye’nin öneminden dem vurmaya başladılar.

Antalya Diplomasi Forumu’nda ortaya çıkan resim bunu net olarak görmek isteyenlere de göstermiş oldu. Foruma katılanlar Türkiye’nin duruşunu anlamaya çalışırken katılamayanlar da telefonla sürecin dışında kalmak istemediler.

Türkiye’nin çabalarıyla ilk defa Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları bir araya geldi.

İlk görüşmede sorunun çözülmesi zaten beklenmiyordu. Önemli bir başlangıç olarak görüldü. Nitekim Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında Beyaz Rusya’da yürütülen müzakerelerin Türkiye’de yürütülmesi kararının alınması Antalya’daki görüşmenin başlangıç olduğunu göstermiş oldu.

Savaşan her iki tarafla da ilkeli duruşundan taviz vermeden görüşüyor olması Türkiye’yi diplomaside çok öne taşıdı. Elan tarafların aynı anda güvendiği tek aktör Türkiye’dir.

Türkiye yakaladığı bu konumu birilerinin gönüllü olduğu gibi “teslimiyetçi tavır”la elde etmedi. “Müttefik Tehdidi” ile mücadele ederek bu konuma geldi.

Savaş Avrupa’nın göbeğinde patlak verince Türkiye’nin Avrupa Güvenliği için hayati konumunu müttefikleri(!) de görmüş oldu.

Bölgesel siyasi türbülansın içinde “İstikrar Üreten” güç olarak Türkiye dikkatle takip edilen ülke konumuna oturdu.

Bu konumu korumak Türkiye’ye yeni kapılar açacaktır.

Sürdürmek lazım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.