Rahim Er

Merhum Turgut Özal, “Yirmi birinci asır, Türk asrı olacak!” demişti. Bir şey daha demişti: “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne!”

“Hiç kimesne” sakın ola ki şimdi serdedeceğimiz şu cümleyi, kendi mecraından saptırmasın. Kastımız, tarihi bir tesbitten ibarettir. 29 Ekim 1923 gibi, 9 Temmuz 2018 de artık bir dönem başlangıcıdır.

29 Ekim 2018’de açılışı yapılacak olan yeni havalimanımız, inşallah yüz akı eserlerimizden biri olacaktır. Bu hizmet, dünya çapında ve tarihî bir imzadır.

AK Parti, 2001 iktisadi buhranından sonra 3 Kasım 2002’de işbaşına gelmişti. Felaket çapta bir ekonomik kriz yaşanıyordu. Bu buhranın, bir adım evvelindeyse 28 Şubat Süreci vardı. O da felaket çapta siyasi bir buhrandı ve hâlen devam etmekteydi. Başbakan Erdoğan’ın 27 Nisan 2007’deki e-Muhtıra’ya ertesi gün hak ettiği cevabı vermesine kadar da devam edecekti.

Halk Partisi, rahatsız, diken üstünde. Olanlar, kopacak bir genel başkanlık kapışmasının habercisi olarak görünüyor. Bu da hiç beklenmedik bir gelişme değil. Seçimler sonrası ana muhalefet partisinde genel başkanlık çekişmesi çıkacağını konuya ilgili herkes, hepimiz yazıp konuşmuştuk.

Artan bir şekilde çocuklar kaybolmakta, çocuklar istismar edilmekte, çocuklar katledilmekte.

Ona her ne kadar “parlamenter sistem” dendiyse de parlamenter sistem, senato ve meclis olmak üzere çift meclisli olduğu için 1961-1982 arası zaman hariç tutulursa cumhuriyet tarihinde parlamenterizm değil kendine mahsus bir nizam yaşanmıştır.

HDP-Halkların Demokrasi Partisinin oyları, doğu ve güneydoğuda düşerken batı illerinde artması sonucu yüzde 10 seçim barajını aşarak 67 vekille Meclis’e girebildi. Yani; 600 vekil mevcudu olan TBMM’de en az her 10 vekilden biri HDP’lidir. Bu keyfiyet de bu partiyi yerlileştirme zaruretini doğurmaktadır.

Her yarışın olduğu gibi 24 Haziran seçimlerinin de kazananları ve kaybedenleri ve dolayısıyla sevinenleri ve üzülenleri var.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da İyi Parti Genel Başkanı gibi 24 Haziran seçimlerinden 2 gün sonra 26 Haziran öğle saatlerinde ortaya çıktı.

Yeni dönemin ilk Cumhurbaşkanlığını ortalama yüzde 53’lük bir büyük başarıyla kazanan Sn. Erdoğan’ın seçim gecesinde AK Parti genel merkez binasında saat 03.15 gibi yaptığı teşekkür konuşmasındaki “mesajınızı da aldık” cümlesi, gecenin en dikkat çekici sözüydü.

24 Haziran 2018 Milletvekili Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi dün yapıldı. 56 milyonu aşkın seçmenin bulunduğu bir ülkede kayda değer hiçbir rahatsızlık yaşanmadan hâkim teminatıyla millet iradesinin sandığa yansıması sevindirici bir husustur. Seçimler, şenlik havası içinde olmuştur. Bu da milletimizdeki demokratik olgunluğu göstermektedir. Bir taraftan silahlı kuvvetlerimiz çok yönlü olarak hudutlarımızın ötesinde harekât yaparken diğer tarafta böyle bir manzara yaşanması memnuniyet vericidir.

Bugün Cuma; Cuma gününüzün mübarek, dualarınızın makbul olmasını niyaz ederiz.

Evvela TBMM’nin bugünkü vaziyetine bakalım. Bugün Meclis’te AK Parti 316, CHP 131, HDP 47, MHP 35, İYİ Parti 6, bağımsızlar 2 vekille temsil edilmekte. Meclis’te 5 parti ve 2 de bağımsız mevcuttur.

Suriye’nin hâlini anlatmaya gerek yok. Buradaki büyük felaket, yedinci yılına girdi. Her defasında Akdeniz’in derin sularında sadece Suriyeli mülteciler değil, insanlık da boğulmakta.

11 ayın sultanı Ramazan-ı şerif ve Ramazan-ı şerifin sultan vakti Leyle-i Kadr; Kadir Gecesi. Kelimelerin ifadeden aciz kaldığın kutlu zaman. Uğruna var olduğumuz Kur’ân-ı kerimin, yüce kitabımızın insanlığa inmeye başladığı müstesna gece.

Asker, polis, özel kuvvetler, güvenlik korucuları ve istihbarat unsurlarımız, yurt içinde olduğu gibi Kuzey Suriye Kuzey Irak ile dünyanın muhtelif noktalarında terörün her kademesi ve çeşidiyle gayet muvaffak bir şekilde mücadele etmektedir.

40 yıla yakın uzun bir zaman Kandil operasyonlarını okuduk ve dinledik. Kandil, her defasında yerle bir edildi, her defasında söndürüldü. Fakat gerçek hiç de bu manşetlerin anlattığı gibi değildi. Kandil hainleri, ihanetlerine aynı şiddet ve sür’atle devam edegeldiler.

​Amerikan askerlerinin topraklarımızdan Irak’a geçişini derpiş eden Hükûmet tezkeresinin 3 Mart 2003’te TBMM tarafından reddedilmesinden itibaren Türk-Amerikan münasebetleri hep kötüye gitti.

Süleyman Demirel’in, siyasi hayatı, ilk defa Başbakan olduğu 1965’ten 12 Eylül 1980’e kadarki dönem ve 1980’den 2015’te vefat edinceye kadarki dönem olmak üzere ikiye ayrılır: