Allah, sevdiği kulunu derde müptela eder!

A -
A +
Müminin çektiği eziyet ve sıkıntılar, günahlarının affolmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olur.
 
Ahmed bin Dâvud Dîneverî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh  âlimlerindendir. İran’da Dînever’de doğdu. Nişabur’a gidip pekçok âlimden ders aldı. Birçok ilim dalında en yüksek seviyeye yükseldi. Bu ilimlerde eserler verdi. Bistam’a gidip Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin talebelerinden oldu. 282 (m. 985) yılında Dînever’de vefât etti. Buyurdu ki:
Allahü teâlâ sevdiği kulunu derde müptela eder. Çektiği eziyet ve sıkıntılar, günahlarının affolmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olur. Başkalarının da ibret almasına sebep olur.
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Kâmil tövbe yedi şeyden yedi şeye dönmektir. Biri, cehâletten ilme dönmektir. Yani ilmihâlini öğrenmektir. İkincisi, günah işlemekten tâate dönmektir. Üçüncüsü, haramdan helâle dönmektir. Dördüncünü, yalandan doğruya dönmektir. Beşincisi, riyadan ihlâsa dönmektir. Altıncısı, kibirlenmekten alçak gönüllülüğe dönmektir. Yedincisi, bütün gece uyumaktan bir miktar namaz kılmaya dönmektir.”
"Takvâ sahibi olmalı, Allahü teâlâdan çok korkmalıdır. Bütün evlâdıma ve din kardeşlerime vasiyetim, takvâya sıkı sarılmalarıdır. Çünkü, ondan faziletli bir şey yoktur. Allah indinde insanların en iyisi, takvâsı en fazla olanıdır. Kur’ân-ı kerîmde Allahü teâlâ takvâ sahiplerini methettiği kadar, hiçbir şeyi methetmedi. Başka ameller, takvâsız kabul olmaz. Nitekim Mâide sûresi 27. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Allahü teâlâ ancak, takvâ sahiplerinin kurbanını kabûl eder) buyuruldu. Kabûlden murâd sevâbı noksan olur, sâlih amel için söz verilmiş olan mertebeye, dereceye kavuşamaz, bu derecelere ancak takvâ ile kavuşulur demektir. Yoksa sahih olmaz demek değildir."
"Takvâ sahibi olmayanların amelleri bâtıl ve fâsid olmaz ve kazası lâzım gelmediği gibi, terk eden için bildirilen azâba da müstahak olmaz. Ancak, yapılan amelin karşılığı olan sevap, müttekîlere verilen gibi olmaz. Takvâ, Allahü teâlâdan korkarak günahlardan kati olarak kaçınmaya denir. Takvâ sahibi olabilmek için; büyük ve küçük bütün günahlardan sakınmak, kalbini ve uzuvlarını takvâyı yok edici şeylerden korumak lâzımdır. Kalb, göz, kulak, dil, el, ayak, karın gibi uzuvları Allahü teâlânın yasaklamış olduğu şeylerden korumalı, emirleri ile süslemelidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.