Erdoğan’ın sabrı yanıltmasın

A -
A +

En büyük derdimiz pahalılık.

Özellikle gıdada ve muhalefetin en büyük umudu burada.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu meselenin de çözüleceğini ısrarla söylüyor.

Bunu yabana atmayınız!

Üstelik hedef de gösteriyor Cumhurbaşkanı ve ısrarla söylüyor.

Buradan bir uyarı yapayım da, gıda fırsatçıları ciyakladığında hatırlatırız.

***

Bakın kardeşim; siz hiç Erdoğan’ın söyleyip de yapmadığı bir şey gördünüz mü?

Sabrediyor olabilir ama işin sonu önemli.

Misal…

Eski Türkiye vesayetçilerini, darbe heveslilerini, 28 Şubat artıklarını çok uyardı.

Dinlemediler, kâbus gibi üzerlerine çöktü.

Parlamenter sistemde istedikleri gibi at oynatıyorlardı, onu da tarihe gömdü.

FETÖ’cüleri, PKK’yı uyardı, yola gelmeleri için sabretti.

Dinlemediler, üzerlerinden silindir gibi geçti, geçmeye de durmaksızın devam ediyor.

Elini-kolunu Türkiye’nin üzerinden çekmeyenleri de çokça ikaz etti…

Gün geldi, o kolları koparıp ellerine verdi.

Döviz üzerinden operasyon çekenlere de çok şey söyledi ama dinlemediler, tokadı yiyince felekleri şaştı.

Geçmişte milletimizi tehdit edip, sonunda silleyi yiyenlerin kin ve nefretle Erdoğan’a düşmanlık etmesi bundandır.

Şimdi de gıda teröristlerini uyarıyor.

Hem de epeydir ciddi ikazlar yapıyor.

“Sizi yerin dibine gömeriz” bile dedi, daha nasıl ifade etsin?

Millete karşı ters adımlar atanların tepesine bineceklerini, ne yapıp ne edip bu vesayeti de bitireceklerini söyledi.

Hem de defalarca.

Cumhurbaşkanı, piyasada kimin ne dümen çevirdiğini bilmiyor olabilir mi?

Söylüyorsa, yüksek ihtimal dostla düşmanın ayrılması içindir.

Bekliyorsa, iyi niyetlilere zaman tanıma maksatlıdır.

Geçmiş tecrübelere dayanarak şu kadarını söyleyebilirim;

Yanlış işler yapan, bugün yapılan uyarılara aldırmayanlar bir gün göğün üzerlerine çöktüğünü göreceklerdir.

Erdoğan, “Bu iş mutlaka bitecek” diye kararlı konuşuyorsa…

Mutlaka bir bildiği ve yapacakları vardır.

Muhtemelen planı da hazırdır, sadece biraz zaman tanıyordur.

Gösterilen sabrı yanlış anlayanların sonunu çok gördük, yarın zırlamayın.

Benden söylemesi.

 

************

 

Türkiye gazetesi farkı 

 

Enaniyet gibi anlaşılmasın…

Yargı, yasama ve yürütmenin ardından dördüncü kuvveti oluşturan medya mensupları olarak bizim de ara ara yaptıklarımızı anlatmamız gerekiyor.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), 3600 ek gösterge, emeklilerin intibak meselesi gibi problemlerin 2022 yılında peş peşe çözüleceğini altı ay kadar önce yazmıştık hatırlarsanız.

AK Parti ve MHP grup başkan vekilleri, önceki gün kendilerini ziyaret eden EYT temsilcilerine benzer mesajlar vermiş.

Daha önce Çalışma Bakanı Vedat Bilgin de aynı minvalde açıklamalar yapmıştı.

Bu yıl toplumu rahatlatacak büyük adımlar gelecek inşallah.

Pahalılığa karşı vatandaşı korumak için asgari ücrete yüzde 50 zam, esnafa vergi indirimi gibi önemli hamleler yapıldı, yapılmaya devam ediyor.

Bunlar elbette sadece hükûmetin vazifesi değil, bizim de toplum ve medya olarak yapmamız gerekenler var.

Özellikle Gezi’den bu yana aralıksız süren asimetrik savaşta, bilmeden suça alet olanları uyarmak, toplumun perde arkasını görmesini sağlamak bizim görevimiz.

Ülkemizi ve milletimizi, ekonomik darbe ile teslim almaya çabalayan kirli sermayenin, bir avuç fırsatçının, vurguncunun, düzenbazın eline teslim edemeyiz.

Her daim tetikte olmak mecburiyetindeyiz.

Bunun son örneğini, Cumhurbaşkanı’mızın geçen hafta açıkladığı KDV indiriminde gördük.

Gıdada KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirildiği gün YUMURTA FİYATLARININ 38,9 liradan 45,9 liraya çıkarıldığını tespit ettik.

Hızlı müdahale edilmesi ve tedbir alınması için bunu hemen kamuoyu ile paylaştım. Bu tespitimiz, bir hafta Türkiye’nin gündemindeydi. En nihayetinde dün Bakanlığın konuyu araştırması için müfettiş görevlendirdiği açıklandı.

Biz üstümüze düşeni yaptık…

Yumurtayı aynı gün 45,9’a çıkarıp, pazartesi KDV indirimiyle 42,95’e düşürmek (!) tesadüf müymüş, değil miymiş şimdi öğreneceğiz.

Aynı gün yazdığım yazıda da KDV indiriminin yeterli olmayacağını, asıl aracı vurgununun bitirilmesi gerektiğini dile getirmiştim.

Yazı işlerimiz bu hafta çok önemli, toplumu aydınlatan haberler üretti –ki, çoğunu manşetlerimizden takip etmişsinizdir.

“Serbest piyasa”yı istismar ederek anlaşmalı zam yapan, dolar kuru 25 lira olacakmış şekilde fiyat ayarlayan (!) ve bu fiyatları bir daha geri çekmeyenlere dikkat çektik.

Antalya’dan 2 liraya alınan bir ürünün, aracılar eliyle katlana katlana 29-30 liraya nasıl yükseltildiğini kalem kalem yazdık ve birçok medya kuruluşu, yumurta fiyatları gibi bunu haberleştirerek Türkiye gündemine oturtmamıza destek sağladı.

Aynı şekilde Bursa’da Orhangazi ilçesindeki bir üreticiden alınan salatalığın, 50 kilometre uzaklıkta bulunan yine Bursa Erikli’deki bir markette 28,99 liraya satıldığını gazetemizde okudunuz.

***

Sadece meseleye dikkat çekmekle kalmadık, çözüm yollarını da sorguladık.

Hal yasasının yıllardır neden bir türlü çıkarılamadığını gündeme getirdik mesela.

Kurcaladıkça yeni yeni şeyler de öğrendik.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yunus Kılıç önemli şeyler anlattı gazetemize.

Dikkat çektiğimiz komisyoncu çetesi ile ilgili “Lobiler var ama biz onları dinlemiyoruz. Çok kapsamlı bir çalışma hazırlıyoruz” dedi.

Asıl problemin, üreticiden doğrudan alım yapan zincir marketler olduğunu söyledi ki, en çok ona şaşırdık.

Çünkü bu marketlere böyle bir hak, üreticiden daha ucuz alıp, tüketiciye ucuz ürün satmaları için tanınmıştı.

Ne var ki, Prof. Kılıç’ın anlattığına göre bu iyi niyet istismar edilmiş; çiftçiden ürünü 1 liraya alıp, kendilerine 15 liraya almışlar gibi fatura kestirmişler.

Özetle, bunların yaptıkları, hal üzerinden dağıtımda ceplerini dolduran komisyonculardan daha betermiş!

***

Üretici, esnaf temsilcilerine de söz verdik elbet...

Ürün bol da olsa, az da olsa, çeteleşen bir avuç kesimin her türlü vurgun yaptığını, hatta aracılarla marketçilerin ortak çalıştığını söylediler, bunu da olduğu gibi kamuoyunun önüne getirdik.

Bu arada, muhalefetin her gün elektriği konuşurken, doğalgaz için niye gıkının çıkmadığına da dikkat çektik ki, cevap AK Parti cenahından geldi.

Meğer, CHP’li belediyelerin dağıtım şirketleri doğalgazdan yüzde 23 kâr elde ediyormuş.

Düşünün; hükûmet dışarıdan aldığı doğalgazın maliyetinin 75’ini hazineden karşılıyor, vatandaşa sadece yüzde 25’ini ödetiyor.

Kâr etmediği gibi yüzde 75 de zararı göğüslüyor yani.

Ama kendileri ne yapıyor?

Bırakın zararına vatandaşa vermeyi, bir de üstüne neredeyse yüzde 25 kâr koyup fatura kesiyorlar ama şu tuhaflığa bakın ki, en çok da onlar konuşuyorlar, sözüm ona halkçı geçiniyorlar (!)

Fırsat bulsalar suda da aynısını yapacaklar, engellendikleri için demediklerini bırakmıyorlar.

İşte tablo bu, gazeteci olarak bizim de elimizden gelen bunlar…

Yumurtasından salatalığına, elektriğinden doğalgazına neyi görüyorsak yazıyoruz, anlatıyoruz.

Hem kamuoyunun, hem yöneticilerimizin bütün meseleleri etraflıca görmelerine fayda sağlamaya çalışıyoruz.

Biz iyi niyetle gayret edelim, sonu selamet olur inşallah.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.