Putin av mı, avcı mı?

A -
A +

Bu sorunun cevabını bilse bilse Ukrayna’ya yağan füzeleri kahvesini yudumlayarak izleyen az sayıda küreselci biliyordur ama onların da hesabı tutarsa!

Biz ihtimaller üzerinden gidebiliyoruz, dehşete düşüren analizler dinliyoruz.

            ***

Öncelikle bugüne değil, buraya getiren sürece bakmak lazım.

"Arap Baharı"yla Akdeniz ısındığında, koronavirüs belası dünyayı sardığında, ekonomiler çöküp milyonlar öldüğünde bu işin savaşsız bitmeyeceği belliydi!

Üç yıl önceki Davos’ta “yeni dünya düzeni” anlatılırken, insanlığın ve dünyanın büyük bir dönüşüm geçireceği, gelişen teknolojiyle birlikte bizlerin belki de son “özgür kuşaklar” olduğumuzu anlatmaları da boşuna değildi.

Bunu yapabilmeleri için de Putin ve Erdoğan gibi liderler, kesinlikle ortadan kaldırılması gereken engellerdi.

Nitekim Putin’in, LGBT’ye karşı açıkça tavır aldığını, Anayasa’ya toplumun ahlaki değerlerini koruyacak tedbirler eklettiğini hatırlatayım.

Bunları fazla uçuk buluyor ve 3. Dünya Savaşı riskinin bugün ortaya çıktığını düşünüyorsanız birkaç örnek vereyim.

            ***

2020 Kasım ayı.

İngiltere Genelkurmay Başkanı Nick Carter, “Yeni bir dünya savaşı riski arttı. Bunun bilincinde olmalıyız” dedi.

Mayıs 2021’de ABD Dışişleri, Çin’in 3. Dünya Savaşı için hazırlandığını açıkladı.

Bu laflar durduk yere edilmiyordu.

Ben bile 2019’dan bu yana yaklaşan tehdidi okuyabiliyor ve “Lüzumsuz kavgaları bırakın, daha büyük tehlike geliyor” diye feryat ediyorsam, devletler bunu bilmez mi?

Rus lider Putin, “Bizden toprak koparmak isteyenin dişini sökeriz” cümlesini son yıllarda kaç defa dile getirdi.

Bizi yıllardır abuk sabuk gündemlerle meşgul ederken, devletler işte bugüne hazırlanıyordu.

O gün geldi çattı.

            ***

Putin’in yeni çar olma hevesi, Ukrayna’yı işgal etmesi elbette kabul edilemez.

Lakin şunu da es geçmemeli;

Yukarıdaki uyarıları yapan ülkeler, niye kapısına dayanıp, Rusya’ya sataştı?

Üstelik, “Benim Küba’da üs kurmamı savaş tehdidi sayıp karşı çıktınız. Siz de yanaşmayın” dediği hâlde.

Benzer riskle bizi de tehdit etmiyorlar mı?

Biz nasıl ki, Batı’nın sınırımızda terör devleti kurmasına müsaade etmiyorsak…

NATO üyesi olduğumuz hâlde, aynı çatı altında olduğumuzu zannettiğimiz ülkeler bize yapmadığı düşmanlığı bırakmıyorsa…

Putin de, kendisini açıkça “düşman” olarak tanımlayan NATO’nun dibine gelmesine müsaade eder mi?

Bugün Ukrayna’da karşılaştığımız üzücü tablo canımızı acıtsa da, Ukrayna liderinin, Rusya’nın yaptığı tüm uyarılara rağmen neden “tarafsız” kalmayı seçmediğini atlamamalı.

Rusya’nın şakasının olmayacağını, bu yıkımı yaşama riski olduğunu bile bile ülkesini neden ateşe attığının izahı var mı?

            ***

Putin operasyon emrini vermeden önceki konuşmasında, “Boğazımıza bıçak dayadılar, anlayın” demişti.

Bunun anlamı şuydu; “Ya biz onları öldüreceğiz yahut onlar bizi!”

Ukrayna lideri, böyle bir riski neye güvenerek aldı?

Neden ülkesinin menfaatlerini öne koymadı da Batı’nın isteklerine göre tavır aldı?

Ve asıl soru;

Ukrayna’ya “Yürü koçum, biz arkandayız” diyenler neyi amaçladı?

            ***

Zelensky’ye gaz verenlerin şimdilik doğrudan savaşa girmeyi düşünmedikleri, Ukrayna’yı yem olarak atıp, Putin’i yıpratmayı amaçladıkları görülüyor.

Nasıl bir strateji izledikleri Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Danışman Yardımcısı Daleep Singh’in şu cümlelerinde saklı;

“Demokrat olun ya da olmayın, herkes ülkesinin, vatandaşlarının hayat şartlarına ve standardına öncelik vermek zorundadır.

Bizim planlarımızın hedefi Rusya’yı stratejik kayba uğratmaktır.

Bunun anlamı nedir?

21. yüzyılda stratejik kazanım sadece sahada toprak kazanmak değildir.

Putin’in yaptığı budur.

Bu yüzyılda stratejik güç demek; ekonomi, teknoloji ve ‘değerlerinizle birlikte kim olduğunuz’ demektir.

Bu alanlardaki önlemler, Rusya’yı başarısızlığa götürecektir.

Ekonomik yaptırımlar her lideri etkiler, çünkü vatandaşlarının hayat standardını düşürür. Dolayısıyla bu noktada başkanların tercihleri devreye girer.

Rusya, tarihte görülmüş en büyük ekonomik yaptırım yelpazesi içerisindedir.”

            ***

Benzer müdahaleleri Türkiye’nin üzerinden de eksik etmedikleri için ne demek istediklerini gayet iyi anlıyoruz.

Şu artık net şekilde ortada ki; taraflar Ukrayna ve Rusya değil, NATO (Hatta buna İsrail’i de katabilirsiniz) ile Rusya.

Zelensky sadece Batı adına oradaki elçi ve iddialar doğruysa kendisini de Kiev’de ABD koruyor.

Yapacak bir şey kalmazsa alıp götürecekler belli ki.

Şayet direnişte başarılı olursa ülkesinde ve dünyada kahraman ilan edilecek, “İşte bakın, komedyen diye aşağıladığınız insan ülkesini nasıl korudu” diye başka ülkelere, başka kuklalar yerleştirecekler(!)

            ***

Putin cephesine gelince…

Geri adım atamaz, biliyor ki bunu yaparsa bitecek.

En başta masaya koyduğu şartları kabul etseler belki Kiev’den çekilecek ama bunu da Batı yaptırmıyor.

Bu durumda tek seçeneği kalıyor; el yükseltmek -ki, o da bunu yapıyor.

Gidişat şunu gösteriyor; bu savaş uzun sürecek.

Dikkat ettiyseniz Batılı liderlerden bu yönde açıklamalar geliyor.

Putin işgali tamamlasa yine durmayacak, duramayacak…

Çünkü durduğu andan itibaren yaptırımların iç kamuoyundaki baskısıyla mücadele etmek zorunda ve Daleep Singh’in dediği gibi, çıkmaz sokakta, yine bitecek.

Bu da gösteriyor ki, taraflar eninde sonunda karşılıklı hesaplaşmadan, hınçlarını alıp yorulmadan bu kavga bitmeyecek.

Putin buradan “avcı” mı çıkar, yoksa “av” mı, bunu netice gösterecek.

Tahminimi söyleyeyim; bu uzun süreçte ayakta kalması zor.

Peki başka seçenek yok mu?

Putin ideallerinden vazgeçer, küresel isteklere boyun eğer, uzlaşırsa neden olmasın?

“Biz ne olacağız?” derseniz…

Şimdilik “Taraf olmaya zorlayanlara dikkat edin” derim.

Ne Batı'ya uşaklık edene prim verin, ne de Rusya’ya yamanmaya çalışana...

Al birini, vur ötekine çünkü!

Unutmamak lazım ki, onların bir hesabı varsa bir de bu kâinatı yaratanın hesabı var.

Neye layıksak onu görürüz elbet.

 

**************

 

Mülteci ayrımı

 

Ukrayna savaşı, Batı’nın göçmenler konusundaki ikiyüzlülüğünü de ortaya çıkardı.

Iraklıya, Suriyeliye, Arakanlıya, Afgan’a kapanan kapılar, Ukraynalıya sonuna kadar açıldı.

Yüz yıldır sömürüp tükettikleri coğrafyaların insanları kapılarına dikilince vahşileşenler, kendi din ve ırklarından mülteciler gelince böyle davranıyormuş demek.

Peki ya biz?

Kimsenin dinine, diline, ırkına bakmadan “mazluma” sahip çıkan bir milletiz.

Elbette Ukraynalı mazlumlar için de aynısını yaparız.

Ama bir başka “biz” var, "bizden içeri..."

Senelerdir Suriyeli düşmanlığı yapanların, Ukrayna’dan gelenler için çıtı çıkıyor mu?

Ben duyamıyorum, duyanınız var mı?

Haydi Batı dininden, ırkından dolayı ayrımcılık yapıyor…

İçimizdeki yabancılar bunu neden yapıyor, anlayabileniniz var mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.