Bir ağabey kaybettim!

A -
A +

Bazen öyle zordur ki yazmak!

Elin varmaz bir türlü…

Yaz sil, yaz karala…

O cümleleri bir araya getiremez, saatlerce boş boş bakar, parmak kıpırdatamazsın âdeta!

Mesleğe başladığım yıllar, uzman çavuş bir arkadaşım şehit düştüğünde yüzleşmiştim ilk bu durumla…

Son buluşmamızda “Benim de haberimi yapsana birader” demişti üstelik…

Ve o haberi yapmak bana düşmüştü.

Sonra merhum Enver Ören Ağabeyimizin vefatında.

Başkalarını yazmak ne kolaydı oysa!

En sevdiğine “Öldü” diyebilmek…

Ne ağır imtihan ya Rabbi!

             ***

İşte bir çetin yazının daha başındayım.

Neresinden başlasam, nasıl anlatsam…

Gerçek ağabeyim olsa, herhâlde bu kadar severdim.

Sadece “dostum, arkadaşım” desem, ötesindeydin.

25 yıl dostça, kardeşçe, birbirimizi hiç kırmadan, incitmeden, bir maziyi bıraktık geride.

Kader ortağıydık sanki…

Ve en yakın sırdaşım.

En sıkıntılı, en çaresiz, en öfkeli zamanlarda, birbirimizin sığınağıydık âdeta.

Elbette en keyifli sohbetlerimiz de kaldı hatıralarda.

             ***

“Acaba” demediğiniz insandır, en yakınınız...

Batuhan Yaşar Ağabey de öyleydi benim için.

Ve ben onu kaybettim.

Bir dağ göçtü sanki ardımdan!

Yıkıldı, virane oldu bir yanım…

             ***

Tesellimiz o ki, en sevdiklerine kavuştu şimdi.

Çektiği acılar, ıstıraplı yıllar son buldu.

Yansıtmamaya çalışıyordu ama kolay değildi yaşadıkları…

Bir değil, iki değil, tam dört ameliyat geçirmişti öncesinde.

Her ameliyatın ardından delicesine işe sarılarak bu kâbusu unutmaya çalışıyor, ancak sürekli nükseden hastalık bir türlü yakasını bırakmıyordu.

Ve bizim elimizden, çaresizce dua etmekten başka bir şey gelmiyordu.

Hatta ailesini bile aramaya yüreğimiz el vermiyor, dolaylı yollardan takip etmeye çalışıyorduk durumunu.

Timoma kanseri diye ölümcül bir türden bahsediliyordu.

On ay önce, hastaneye beşinci defa yatmadan önceki son konuşmamızda, söz yine nükseden rahatsızlığına gelmişti.

“Ağabey, senin hastalığın Timoma mı?” diye sormaya dilim varmadı yine.

Sadece tekrarlayan etkilerini anlattı.

Bu defa daha ümitsizdi ve maalesef öyle oldu.

Vefatından iki hafta kadar önce, yoğun bakımda kendisi konuşamasa da, bakıcısı vasıtasıyla görüşüp helalleştik.

Dünyada değilse de, cennette buluşmak üzere birbirimize dua ettik.

             ***

Kendisi yazdığı için benim değinmemde mahzur bulunmuyor.

Pek çok meslektaşım özellikle bunu soruyor ama maalesef cevabı bizde de yok.

2013 yılında, vücudunda, olması gerekenin neredeyse 10-15 katı cıva bulunmuştu.

Bunu vücudun üretmesinin mümkün olmadığını, mutlaka dışarıdan verilmesi gerektiğini anlatmıştı doktorları.

Hatta yaşıyor, konuşabiliyor, hareket edebiliyor olmasına şaşırmışlardı.

Yıllarca bu soruşturuldu, Batuhan Ağabey bizzat kendisi bunu aydınlatmak için çok uğraştı, bir yere varamadı.

15 Temmuz’da yiğitliğini, samimiyetini ve cesaretini dünyaya haykıran Batuhan Ağabey, dördüncü ameliyattan çıkışta yazdığı yazıda, bunu yapanları Allah’a havale ediyordu...

             ***

Batuhan Abi doktorları bile hayretler içinde bırakırcasına dirayetliydi, mücadeleciydi.

Son ameliyata girerken Timoma’nın da son evreleri görülüyordu.

Bu sürekli yayılan tümörlerin sebebi cıva mıydı, değil miydi, muamma kaldı.

Birisi bir şey yaptıysa, er-geç ortaya çıkar elbet.

Hesabı ya dünyada görülür, ya her hâlükârda ahirette.

Bu karanlık noktaya dair henüz hiçbir şey bilmesek de, neticede Batuhan Ağabeyimizi kaybettik.

Aldığı dualar, çektiği ıstıraplar gösteriyor ki, inşallah ahirete şehit olarak irtihal etmiştir.

Kaç kişiye nasip olur bu kadar sevilmek, hayır dualarla yâd edilmek.

Bir şey yapan varsa artık onlar düşünsün…

Üstadın dediği gibi;

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek.

Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

             ***

Bu vesile ile Batuhan Ağabeyimizin çok değerli babası, gazetemizin bayraktarlarından Sami Yaşar Amcamıza…

Kıymetli annelerine,

Eşi Dilek Hanım'a,

Biricik evlatları Ayşe Zeynep ve Berk Ömer’e,

Kardeşi Talha’ya…

Ve elbette çocukluk yıllarından itibaren patron-çalışandan öte, ağabey-kardeş hukuklarına bizzat şahit olduğum İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanımız Ahmet Mücahid Ören’e başsağlığı dilerim.

Mücahid beyin mesajında paylaştığı gibi;

Ayrılık olmayan yerde buluşmak ümidiyle Batuhan Ağabey...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.