AB artık onur meselesi oldu!

A -
A +

AVRUPA BİRLİĞİ Komisyonunun Türkiye hakkındaki İlerleme Raporu yayımlandı. Özeti, sonucu şu: Aralıktaki Kopenhag Zirvesınde bize katılım için, müzakere tarihi verilmeyecek -diğer 10 aday ülkenin AB'ye alınması kararı verilirken, Romanya ve Bulgaristan hususunda da 2007 yılında karar verilecek- Türkiye'nin durumu, iş'arı ahire değin, askıda kalacak! Daha kısacası, artık açık seçik belli olan şudur; "AB bizi kesinlikle almıyacaktır." İleri sürülen -Uyum-Teslimiyet Yasalarını geçirmemize rağmen uygulamadaki eksikliklerimiz vb. bahanedir. Kararın açıklanmasından sonra Brüksel'de Mehmet Ali Birand'ın programına katılan dört AB yetkilisi gözlerimizin içine bakarak açıkça söyedıler. "Avrupa -l0 veya 12 yeni üyeyi de aldıktan sonra 65 milyonluk- ve yakında 90 milyon olacak genç Türkiye'yi "hazmedemez" "Avrupalılar Türkiye'yi yutup parçalamak isterler de -biz büyük lokmayız- boğazlarında kalırız. Oltanın ucunda bekletilip belki parça parça ederler ve belki de, ancak öyle hazmederler." Tabii buna eğer razı olacak kadar gafil isek! Ve maalesef gaflet de gösteriyoruz; Türkiye'nin Ağustosta ekspres hızla Uyum-Teslimiyet yasalarını geçirmiş olması ve böylelikle Kürt bölücülere "Bağımsız Devletinin" zeminini teşkil edecek İdam ve Kürtçe eğitim ve yayın imkanlarını altın tabak içinde sunduk. Ama AB bununla da yetinmez: Uygulamaları görmeleri de yetmiyecek; talepleri boyuna artacak Leyla Zana'yı salıverin... Türk Ordusunun, MGK'nın etkisini sıfıra indiren -Kıbrıs'ı verin- hatta Kürtlere özerklik verin- Kürt Devletini tanıyın. Daha sonra da hiç şüpheniz olmasın, Öcalan'ı salıverin diyecek ve lokmayı hazmedilecek hale getirmeye çalışacaklar.. Avrupalılar kapıyı -Türkiye pazarını kaybetmemek için sus payı vererek, mali yardımları arttırarak ve belki de başka bir ortaklık statüsü vererek- aralık ama arkasından zincirli tutacaklar, fakat sonunda açmayacaklar. Kopenhag'ta Bulgaristan ve Romanya'ya 2007'de müzakere tarihi verecekler. Ve arada Katılım Begesini de revize edecekler. Bize de o zaman, uzak ihtimalle o zaman tarih verseler bile üye olmamız için 10-15 yıl beklememiz gerekecek. Bu süre zarfında-şimdi olduğu gibi muğlak bir AB sürecine endeksli olarak yutulmayacak büyük "lokmamız" yeni ev ödevleri ile parçalanacak, Verhaugenlerin imtihan kapılarında bekletileceğiz... ağızlarına bakacağız. Bu azaba değer mi? Kesif lobi Avrupa Muhipleri şimdi hemen kabahati "uygulamaları yapmadık" diye kendimizde buluyorlar. Mehmet Altan ve İsmet Berkand "aynaya kızmayalım onlar haklı" diyesiler. Avrupa Muhiplerinin -şimdi "Herkes Göreve; 10 Aralığa kadar Avrupalıların bekledikleri uygulamaları yapalım" ve tabii bunun için de Seçimlerde Avrupa'ya elhak bir "AB iktidarı oluşturnalıyız" diyorlar.. ANAP'ın seçim ilanlarında da günün incisi: "ANAP'a AB'ye oy verin!" Türk milleti bu kadar aptal mı? Adamlar pabuçlarımızı kapının önüne koymuşlar bizim Brüksel Sevdalıları, Avrupa Muhipleri "bundan, istiskal çıkar" bile diyemiyorlar. "Kesif Lobi faaliyeti" başlatacaklarmış. Ama siyasilerimiz TUSİAD'çılar Avrupa'da kapı kapı dolaşıp şefaat isteseler, Sezen Aksu, Brüksel meydanlarında Diyarbakır Çocuk Korosu eşliğinde göbek de atsa Avrupa'nın kararı değişmeyecektir. Bu karar derindir; Çünkü Türkiye'yi hazmedemezler! Onuruna düşkün ve TC'nin onurunu temsil eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ve Dışişlerı Bakanı Şükrü Sina Gürel'in dışlanacağımzı bile bile, bu onur kırıcı lobi faaliyetine katılabileceklerine inanmıyorum! Türkiye'nin onuru böyle harcanmamalı! İyi niyetten gaflete ve nihayetinde ihanete dayanan bir çizgide olan kişilere hitap ediyorum: Bazılarınızda Türkiye'nin şeref ve haysiyetini kollamak duyarlılığı yoksa bile kişisel izzeti nefsiniz de mi yok da, birkaç EURO'luk rant uğruna bu hacil durumlara katlanıyorsunuz? Başbakan Ecevit "gerekeni yaparız" diyor. AB'nin bu katı, değişmeyecek tutumu karşısında "gereken" artık belli olmuştur.. Atatürk'ün gösterdiği "çağdaş uygarlık düzeyi" hedefimiz AB'den önce de vardı. Atatürk döneminde ve sonra bu hedefe ulaşmak için on yılda onbeş yılda ve hemen sonra "çok büyük işler yaptık." Binlerce yıllık devlet deneyimi ve potansiyeli -kendi hassasiyet ve kriterleri olan ve de eski bir sömürge veya Sovyet Peyki de olmayan- Türk milleti başında Avrupa hocalarının sopası olmadan bunları kendi çıkarları için kendisi yapmak mecburiyetinde ve yeteneğindedir... Avrupa Birliğine artık rest çekmekten başlayarak!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.