"AB Türkiye'yi kabul edemez"

A -
A +

Bu başlık benim değil: Almanya'nın önemli gazetelerinden DIE ZEIT'te çıkan bir yazının başlığı ve gerçek de bu! Her ne pahasına olursa olsun AB'nin bütün dayatmalarını kabul ederek yıllarca kapıda oltanın ucunda bekletilmemize ve bu sırada da bütün değerlerimizin ve savunma kalkanlarımızın yokedilmesine razı "Avrupa Muhipleri" şoktalar. Brüksel'den Avrupa merkezlerinden gelen haberler fena. AB Komisyonunun ilerleme raporunda uygulamadan kötü not almışız. Buna göre Aralıktaki Kopenhag zirvesinde müzakere tarihinin verilmeyeceği muhakkak gibi. Mesut Yılmaz, şimdi seçmenlerin önüne yeni bir yem atıyor: AB zirvesindeki karar 3 Kasımdaki seçimlerin neticesine bağlı imiş. Yani bu seçimlerde kendisi ve kendisi gibiler kazanırlarsa, umut varmış. O da belki İsmet Berkan, 3 Kasım seçimlerinden önce Komisyonun düşüncelerinin dışarıya sızdırılmasını, Yunanistan'ı ziyaret eden Danimarka Başbakanının, bize tarih verilmeyeceği yolundaki sözlerini, "belden aşağı vuruş" sayıyor. Yani "biraz sabretseydiniz de keşke Türk seçmenlerini AB'ye karşı kızdırmasaydınız" demeye getiriyor. Siyasetimizi, siyasi egemenliğimizi de tümüyle AB'nin eline bırakmak, gaflet hatta hıyanet değil mi? Kabahat kimde? "Avrupa Muhipleri" şimdi treni kaçırmamızın kabahatini gene bize yani Uyum Yasalarının tatbikatını köstekleyenlere yüklüyorlar. Oysa bizler biryerde Kuvay-ı Milliye AB'ye şerefimizle, kendi kriterlerimizi ve çıkarlarımızı, duyarlılıklarımızı koruyarak şerefimizle girmek isteyenleriz. Yanlış olan bu mu? Onların kayıtsız şartsız teslimiyetleri mi? Kapı açık değil Avrupa'da Türkiye'nin üyeliğine karşı direnç çok derin: Kısacası ağzımızla kuş tutsak bizi Kulüplerine almayacaklar -müzakere tarihi bile vermeyecekler! Uygulama-muygulama bahane! Bir gaflet sacayağının Küçük bacağı ve TC'yi yıkıp, yerine 2. Cumhuriyetini Marksizm yoluyla kuramadığı için şimdi bu Cumhuriyeti AB yolundan kurmaya çalışan Mehmet Altan, bir TV programında sordu: "Niçin istemesinler" diye "İstemeseler niçin kapıyı açık tutarlar?" diye. Kapı açık değil bize karşı arkasından zincirli. Aralık tutuyorlar, çünkü Türkiye'yi, Türk pazarını kaçırmak istemiyorlar. Türklerin başka seçeneklere kaçmasından korkuyorlar. İşte dank-dank sebepler AB'ye niçin Türkiye'yi almayacaklarının sebeplerini benim saymama lüzum yok; ünlü bir Alman yazarı Hans Ulrich Wehler, DIE ZEIT gazetesindeki (ve Avrupacı RADİKAL gazetesinde çevirisi yayınlanan) yazısında bu sebepleri, Almanlara yakışır gibi dank dank 8 maddede saymış. Ona göre, 1992'deki Helsinki zirvesinde Türkiye'yi adaylar arasına almak "ölümcül bir karardı" şimdi de "Türkiye gibi, coğrafi durumu, geçmişi, tarihi ve kültürü yabancı, 65 milyonluk Müslüman Anadolu'ya cömertlik uğruna yüklenmek "ölümcül bir hata" olacak... Avrupa'nın birleşmesi sürecinde böyle bir yaş tahtaya basmak siyaseten akıllıca olmaz!" Wehler'e göre başlıca tehlikeler, Türkiye'de laikliğe karşı yükselen Köktendincilik ve Türkiye'de buna karşı direnişin de gevşemesi... AB hudutlarının tehlikeli bölgelere dayanması! Wehler şöyle yazıyor: "Osmanlı Devleti-Türkler Hiristiyan Avrupa'ya karşı 450 yıl aralıksız savaştılar. Viyana kapılarına dayandılar. Bu husumet Avrupalıların ve Türklerin kolektif hafızalarına derinden kazınmıştır. Hiçbir siyasi birlik, kültür sınırlarının dışında ayakta kalamaz!" Ve ilave ediyor: "AB ülkelerinde işsizlik varken, Türkiye'deki %30 oranındaki milyonlarca işsiz akımını kabul etmek akıllılık mı olur? Almanya'da ve Avrupa'da yabancı tehlike değil "Türk Tehlikesi" var. Bu diasporayı AB gönüllü olarak neden arttırsın? ...Türkiye'nin her yıl %2.4 artan 65 milyunluk nüfusu, daha şimdiden Avrupalı Protestanların sayısından fazla. Nüfusu 2012-2014 yıllarında 90 milyonu bulacak olan Türkiye, üye alınması halinde, Avrupa Birliğinin en kalabalık ülkesi olacak. Bu da Türklerin Avrupa'da siyasette iş alanında hem de mali açıdan özel muamele ve liderlik taleplerine yol açacak!" Türkiye'nin, Türklerin demografik yaşı 15-18 civarında, Avrupa'nınki ise bize göre çok daha yaşlı, 35 kadar. Böylesine bir "izdivacın" sonunda, Avrupa aleyhine işleyeceği muhakkak. Genç ve dinamik Türkler AB'de iş ve siyasette egemen olurlar. Avrupalılar, Almanlar da işte bunu istemezler, bizi AB'ye almamakta bunun için direnecekler. Doğrusu ben de Alman veya Fransız olsaydım Türklerin gene Avrupa kapılarına dayanmasından korkardım!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.