Espri yoksunları- İstiskalden anlamayan "Avrupa milisleri..."
Bir espriyi, bir nükteyi, komik bir fıkrayı, algılamak, anlamak yeteneklerinden mahrum kişilere nasıl anlatırsınız? Anlatmaya kalkışsanız, bu bile fıkra olur! HABERTÜRK TV Kanalına günlerdenberi programlarında yayınlanmakta olan, TV dilinde "tizer" denilen, Derviş klibi dolayısıyle beş günlük karartma cezası veren -Yüksek Seçim Kurulu mu, yoksa RTÜK mü- hangisi ise, oradaki bey veya hanımlara -o klibin Derviş propagandası değil, bi mizah incisi ve hatta Derviş'e karşı küçük bir hiciv olduğunu- nasıl anlatacaksınız?. YSK önemli bir kuruluş, RTÜK de, bence önemli ve gerekli bir kuruluş, ama bu konuda ısrar ediyor, karar gerçekten YSK'dan sadır olmuşsa onlara uzman kuruluş olarak klibin anlamını bildirmıyor da Ankara Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararına karşı çıkıyorsa- bu türlü şüphelere yolaçar ve RTÜK'ün prestijine zarar verir. Parantez içinde; diğer medya kuruluşlarının bu haklı davasında HABERTÜRK'ü desteklememeleri de ayrı bir konu!. Konu açılmışken, YSK'nın seçimler öncesinde partilerin ve adayların TV reklamlarına izin vermemesinin sebebini ve mantığını da anlamış değilim. Bütün demokratik ülkelerde bu alan, bazı şartlarla, serbest bırakılmıştır. Hele gazete dergilerde propaganda mümkün olduğuna göre, TV ve Radyo neden istisna edilir? MHP reklamları Gene konu açılmışken; parti afiş ve reklamlarının önemi büyük. Etkili reklam seçmenleri etkiler. Bu bakımdan ve MHP'li olarak ve bu konuları biraz bilen insan olarak, MHP'nin gazetelerde yayınlanan reklamlarının pek etkili olamayacağı hususundaki kanaatimi belirtmek isterim. Bu gibi reklamlarda tek cümleli tek imajlı mesajlar daha çarpıcı ve etkili olur. Oysa, MHP reklamlarında imaj karışık -mesaj da- doğruları yansıtsa bile kolay okunmayacak ve "künhüne kolay vakıf olunamayacak" kadar uzun. Merak eden okur da ya genel olarak diğer seçmenler? Aldatmak üzere Bazı gazetelerimizin, dergilerin ve TV kanallarının üzerinde durdukları bazı konulara şaşıyorum. Ahmet Altan'ın ALDATMAK romanı çıktı ya. Günlerdir "aldatma" veya "aldatmanın" tabii eşler veya "birliktelikler" arasındaki aldatmaların tartışması veya felsefesi yapılmakta. Sanki aldatmak yani bir şeymiş gibi. Altanlar okuyucuları hergün aldatıyorlar! Zaten büyük ve sözde milli gazetelerimizin genellikle üzerinde durdukları konular da bir âlem! Günlük gazetelerimizin bir günkü sayılarında ele alınan konuları Avrupa'da veya Amerika'daki mümasıl gazetelerle karşılaştırın -bu hususta da, Avrupa- Dünya kriterlerine uymaktan çok uzağız. "Saygın" medyamızda, cinselliğin en mahrem taraflarını sayfalarca, dakikalarca ele alınması, şu sıra da "sanal seks" denilen rezalete, bu kadar allandırıla ballandırılana, yer verilmesi ve her gazetenin arka sayfasında külotuna parmağını geçirmiş çıplak bir hatun fotoğrafının muhakkak yer alması, TV kanallarındaki vıcık vıcık televole programları, Avrupa'da-Amerika'da kesinlikle yok... Şu meşhur AB sürecinde anlı şanlı medyamızın kendi kriterlerini de gözden geçirmesi lazım! AB süreci Önemli Haber: Avrupa Süreci "Milisleri", başlarında 2. Cumhuriyetçi ve dolayısıyla Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin düşmanı, Mehmet Altan, ve şürekası, bir yanlarında "minik serçe" ve "şovu" diğer yanlarında TUSİAD olduğu halde bize müzakere tarihi vermelerini dilemek Avrupa'ya sefer açıyorlarmış! Bakalım çıkacaklarmış. Bakalım Sezen Aksu, Cumhuriyetin 79. yıldonümünden bir öncekı gün Brüksel'de sahneye koyacağı şovun sonuna "Ne Mutlu Türküm Diyene" diye seslenebilecek mi? Ama Avrupa milislerine bir haber vereyim; AB'ye Aralık'taki Kopenhag zirve toplantsında, ne de sonra- bu çıkartmaya rağmen bize tarih vermeyecek ve AB Türkiye'yi asla kabul etmeyecek. Boşuna nefes tüketmesinler. Bunun nedenleri Perşembe günkü yazımda! Sevgili Denktaş KKTC 'nin yorulmaz, yılmaz Başkanı Sevgili Rauf Denktaş New York'ta kalp ameliyatı geçiriyor. Kıbrıs davamızın adeta tekbaşına ordusu ve savaşcısı olan Denktaş'ın biran evvel sağlığına kavuşması için dua ediyoruz. O hepimize, hele bugün her zamankinden fazla lazım!