Kuzey Irak konusunda kafaları karıştıranlar

A -
A +

Dün Ankara'da Irak- Kuzey Irak konularında, hükümetimiz, Genelkurmayımız ve ABD'li generaller arasında çok önemli görüşmeler yapıldı. Çok muhtemeldir ki Irak'a karşı artık muhtemel değil muhakkak, bir operasyonda Türkiye'nin durumu ele alınacak. Irak'a karşı harekâtta başkomutanlık yapacak Orgeneral Tommy Franks "Kuzey Irak'ta bir Kürt devletine izin vermemekte kararlıyız!" dedi. ABD'nin bu operasyonda Türkiye'ye muhakkak ihtiyacı var ve bu taahhütte bulunması yerinde. Zaten Türkiye'yi en iyi tanıyan, hassasiyetlerimizi bilenler de, bu hassasiyetlerimizi kıvırmadan ifade eden Türk komutanlarla yakından temas halinde bulunan ABD'li askerlerdir. Aylardır Franks'ın Tampa Florida'daki komuta merkezinde görev yapan irtibat subayı generallerimiz de herhalde kendisini bilgilendirmişlerdir. Ama siz gene de ABD yönetimindeki başka kesimlerin başka ihtimal hesapları bulunabileceği ve Kürtlere göz kırptıkları ihtimalini, bir kenara yazın. Sonunda kendi hayati çıkarlarımıza sahip çıkacak da bizleriz, TSK'dır! Gerçek olan Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt "oluşumu" teşebbüsleri gerçektir ve Franks' "aklınıza bile getirmeyin" ihtarına rağmen Barzani-Talabani ve diğerlerinin hep akıllarındadır. Ama böyle bir hareket karşısında Türk Ordusunun muhtemel müdahalesine karşı, bir yerlerden düğmeye basılırcasına feveran edenler şimdi de, muhtemel senaryolar konusunda, kasten, kafaları karıştırıyor ve kamuoyunu, bu yoldan da manipüle etmeye çalışıyorlar. En son örnek, gene Ertuğrul Özkök'ten; hazret MHP milletvekili Şevket Bülent Yahnici'nin 23 Haziran 1999'da Mecliste yaptığı bir konuşmayı tanık göstererek "Irak'ın toprak bütünlüğünü Irak'ın siyasi bütünlüğünü korumak filan gibi çok ütopik kalan ve buna göre de artık komik hale gelen sözlerden vazgeçmemiz gerektiğini" yazıyor ve böylelikle, Bağımsız Kürt devleti oluşumlarına karşı çıkılmasının, sözde, beyhude olduğunu bu kanıtlamak istiyor.Tabiri amiyanesi ile, "kel alaka"? Biz de, Irak'ın toprak ve etnik bütünlüğünün çoktan akademik olduğunu ve hele operasyondan sonra Irak'a yeni bir statü bütün unsurların federe birimler olacağı bir Federasyon statüsü -verilmesinin muhtemel- hatta kaçınılmaz olacağını biliyoruz. Endişemiz ve müdahale gerekçemiz, Irak'ın mevhum bir siyasi-etnik bütünlüğünü korumak değil; bu yeni yapılanmada Talabani'nin, Barzani'nin ve de Apo dahil, diğer Kürtlerin cesaret alarak ve "giderek" Kuzey Irak'ta Başkenti Kerkük olacak bir bağımsız Kürt devletini kurmaları -yıllarca ihmal ettiğimiz Türkmenleri de yok edip- Kerkük ve Musul'a egemen olmalarıdır. Talabani kurnaz, pek açıkça söylemiyor ama Mesut Barzani, Birand'a açıkça söyledi: "Gücümüz olunca Bağımsız Devleti Kurarız" dedi. ABD'nin ve Franks'ın taahhütleri iyi de biz gene uyanık ve kararlı olmalıyız!.. Yılannın başını şimdi ezmek, "dur bakalım ne olacak?" yönteminden daha uygun olmaz mı?.. Teslimiyetçilerimiz, Mesut Yılmaz'ın dahi işaret ettiği tehlikeyi - yani Kuzey Irak'ta tek etniklikli bir Kürt devletinin bütün bölge ve özellikle Türkiye'nin birliği için oluşturacağı tehlikeyi ya görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar. Gaflet ve aymazlık para ile pulla değil. Böyle bir devlet kurulursa hatta Parlamento safhasından sonra, yeni adımlar atılırsa Türkıye ve ordumuz için müdahale sebebi çıkar. TSK muhtemel bir Irak sacalında üslerimizin kullanılması dışında Amerika'nın çıkarları için- hatta Irak'ın mevhum toprak bütünlüğünü korumak için, dövüşmez ama Kuzey Irak'ta Bağımsız Kürdistan kurulmak için somut adımlar atılırsa- Türkiye'nin uzun vadeli çıkarları için hatta ABD'ye rağmen müdahale etmesi kaçınılmaz olur. Geçmişte Kuzey Irak ve Kürt hareketleri konusunda çok hatalar yaptık. Fakat bu hataları yapmış olmamız ilerde de aynı hataları yapmamızın ve aymazlığı gafleti göstermemizin nedenleri olamaz!. Konu sadece Kuzey Irak değil Türkiye'nin bekası konusudur. İlter Türkmen Emekli büyük elçi ve eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen TV'lerde ve köşesinde Kürt devleti konusundaki hassasiyeti -MHP'nin hassasiyetini tenkid etmiş, "Ecevit, palavracı milliyetçi koro eşliğinde bir bardak suda fırtına kopartmıştır" demiş. Bu sözler beni çileden çıkardı ve bunun için de kendisi ile ilgili tarihi bir gerçeği yazmak zorunda kalıyorum. Türkmen, New York'ta BM nezdinde Daimi Temsilci iken yardımcılığını yapmıştım ve yakından tanırım. Profesyonel deformasyonun canlı timsalidir. Türkmen 1995 seçimlerinde bana başvurdu, MHP'den aday olmak istedi; merhum Türkeş de onu İzmir'den birinci sıradan aday yaptı. Eğer MHP barajı geçse ve de iktidar olsa idi herhalde MHP'nin Dışişlerı Bakanı olacak ve muhakkak "o palavracı milliyetçiliğin" diplomatik sözcülüğünü dirayetle (!) yapacaktı. Allah Türkiye'yi ve MHP'yi korumuş!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.