Sarı kurdelem Sarı!

A -
A +

Gazetemizde ilk yazıyı 1991 yılı Ocak ayında yazmıştım. Yirmibir sene önce. Birinci Körfez Savaşı günleriydi ve ilk yazımın başlığı "Sarı Kurdelem Sarı" idi. Çünkü Amerika'da dağ, taş, ağaç, direk, duvar her yerde sarı kurdeleler arz-ı endâm etmeye başlamıştı. Atelyeler piyasaya sarı kurdele yetiştiremiyordu! Ne oluyor, bu da nerden çıktı derken öğrenmiştik. Sarı kurdele bağlama geleneği yeni dünya topraklarına Avrupa'dan Püritenlerle gelmiş, "uzağa giden sevgilinin dönüşünü arzulama" sembolü. ABD ordusunun marşlarından birinin sözleri şöyledir: Boynuna bağlamış sarı kurdele, uzaktaki, çok uzaktaki sevdiğine... "Sarı kurdelem sarı, dağlara saldım ben o yâri" demiyor muyuz biz de? "Dağlar kurbanın olam, tez gönder nazlı yâri..." Amerikan folklorunda sarı kurdele üzerine birçok hikâye var. Hepsi de özlenen birini beklemek konulu. Sarı kurdeleler zaman içinde soldu, unutuldu. Ama Orta Doğu o vakitten beri karalar bağladı. Orta Doğu'nun kara bahtı bir türlü açılmadı. Yalnız benim bu yazıma "sarı kurdelem sarı" başlığı atmam ne Orta Doğu'nun kara bahtı, ne Amerikalı kadınların sarı sarı özleyişleri... Ben "Amerika Mektubu" köşesini başladığım gibi bitirmek istedim. Yirmibir sene önce bu köşeye koyduğum ilk başlıkla köşeyi sonlandırmak istedim. İlk sarı kurdelemden bu son sarı kurdeleye geçen zaman bizim ferdî hayatlarımız için uzun bir süredir amma dünyanın ömründe kısacık bir dönemdir. Kısacık dönem olsa da dünya epey yol katetti. İlk sarı kurdele faks ile gelmişti, bu sonuncu e-posta ile gelecek. 1991'de henüz interneti tanımıyorduk. Hayalimizin ulaştığı son nokta faks makinesi idi ve bizi hayretlere gark ediyordu. Şimdi e-postalara bile hayret etmemeyi öğrendik. Bu arada, Birinci Körfez Savaşı'nın -benim Amerika Mektubu'mu başlatan- sarı kurdeleleri bildiğiniz parlak sarı kumaştandı; İkinci Körfez Savaşı'nda mıknatıslı metalden yapılır oldular, arabalara yapıştırılmış halde hâlâ görürsünüz. Yani sarı kurdeleler de değişti! Mânâsı aynı ama maddesi değişti. Böylece Amerika Mektubu, önü sonu sarı kurdeleli bir paket oldu! Paketi bağlamadan iki şey daha... 1- Merhum Özal'ın vücudunda bulunan DDT ve radyoaktif maddeler, 50 yaşın üzerinde hangimizi otopsi yapsanız çıkar! Bunca hormonlu, ilâçlı beslenmenin, çevre şartlarının sonucu olarak! 2- Bir televizyon dizisinin, bir başbakanın kürsü konuşmalarında yeri olmamalıydı. Giderayak köşenin sınırlarını daha fazla zorlamak istemiyorum ve kendime "kes nâle-i dil sûzunu, pek uzattın" diyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.