Esad gidecek...

A -
A +


Başbakan Erdoğan, ABD gezisine yoğun bir gündemle gitti. Başkan, Başbakan ve heyetler arası müzakereler bugüne kadar görülmemiş süre ve samimiyette sürdü. Taraflar müzakerelere oldukça kalabalık heyetlerle katıldılar. Bu da bir ilk...
Masaya yatırılan konular oldukça sıcak ve kapsamlı. Açık ve samimi bir havada ele alınan bu meseleler ne kadar zamanda neticelenecek önümüzdeki aylarda göreceğiz. Umalım uzun sürmez...
Başbakanın gezisini takip eden meslektaşlarımızın ve yorumcuların da bildirdikleri gibi, Başbakan Erdoğan'ın müzakere dosyalarında en öncelikli ve önemli meselenin Suriye ve Esad olduğu açık.
Türkiye, Suriye konusunda bugüne kadar ister BM, ister AB, isterse stratejik ortağımız olan ve dünyanın tek patronu ABD'den beklenen seviyede destek alamamıştı.
Rusya, Çin, İran, Irak çeşitli amaçları nedeniyle Esad'a destek olurken BM, AB, havanda su dövmüştür. Hiçbir politika üretememişlerdir.
ABD'nin ise İsrail'in güvenliğini esas alan Orta Doğu politikasının yanında ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) içinde radikal grupların varlığından kuşkulanması, ayrıca Rusya ve Çin'in pozisyonunu dikkate alması nedeniyle çözümün Esadlı mı Esadsız mı olacağı konusunda net bir politika geliştirememiş olması süreci uzatmıştır.
Dünyanın bu vurdumduymaz hâli Suriye'de çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı-genç 200 binin üzerinde insanın ölümüne, milyonlarca insanın evlerini barklarını ve yurtlarını terk ederek mülteci durumuna düşmesine sebep olmuştur. Ayrıca geçtiğimiz hafta Reyhanlı'da Suriye Muhaberat bağlantılı Acilciler grubu tarafından yapılan bombalı saldırı sonucu 50 vatandaşımızın ölümü, yüzlercesinin yaralanması ile ateş doğrudan ülkemize de sıçramıştır.
5 Kasım 2012 tarihli "Suriye'ye bahar mı geliyor, kış mı?" başlıklı yazımda ÖSO'nun çeşitli gruplardan oluştuğunu, bu grupların kendi aralarında tam anlamıyla barışık olmadıklarını, ihtilafa düşerek silahlarını birbirlerine bile çevirebileceğini ifade etmeye çalışmıştım. Bu nedenle halen başarı yok...
Suriye muhalefeti ise, ne düzenli bir orduya gidebilmiş, ne de siyaset birliği sağlayabilmiştir... Bu durumda görülüyor ki yangının söndürülmesi ABD ve Türkiye'ye kalmaktadır... Bekleyecek, havanda su dövülecek ve diploması koridorlarında klişe laflarla geçirilecek zaman yoktur. Herkes tavrını belirlemelidir. Türk hükümetinin ve Başbakan Erdoğan'ın beklediği de budur.
Masada müzakere edilen konuların başında Esad'ın durumu gelmektedir. Bu sıcak ve prestiji yüksek karşılamanın meyvesi Esad'ın gitmesidir.
Gitmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.