7 Haziran müttefikleri ve ittifakları

A -
A +
Seçimlere doğru hızla ilerlerken Meclisten sandalye kapmak için girişilen enteresan iş birlikleri var. Elbette demokrasilerde iş birlikleri doğaldır. Bu gerçeğin bilincinde olarak bir şeyleri görmek zorundayız.
Peki, ittifakların olabileceği normalse sorun ne o zaman? İşte bu noktadan hareket ederek meseleye bir izah getirmemiz gerektiği kanaatindeyim.
Bence yapılan ittifakların en önemli sorunu, müttefiklerinin fikrî anlamdaki doku uyumsuzluklarıdır. Yani bu ittifakların seçimler sonrasına dönük hiçbir projeksiyonu olamaz. Bu gerçeğin müttefikler tarafından da açıkça görüldüğü kanaatindeyim. Ayrıca seçmenlerin de bu gerçek konusunda mutlaka duyarlı olduklarını düşünüyorum.
Bu ittifakların iki temel sebebi olabilir. Birincisi Meclise girebilme arzusu diğeri ise AK Parti'yi hedeflediği milletvekili sayısına ulaştırmama isteğidir.
Görünen bu ittifakları kısaca açmakta yarar olabilir daha somut ifade etmek açısından.
Mesela Saadet-BBP ittifakı: Bu ittifakın partilerinin ayrı ayrı oylarının ittifaklarından daha fazla olduğu kanaatindeyim. Cemaate de göz kırpan bu ittifakın kendi içerisinde de bölündüğünü gösteren çok açık işaretler var. Her iki tarafta da bazı seçmenler, Cemaate bu denli yakınlaşmadan dolayı kızgınken bazı seçmenler de parti içi tutumlardan dolayı kırgın gibiler. Saadet'te Fatih Erbakan'dan dolayı bir kırgınlık varken BBP'de de Nizam-ı Âlem kanadının mevcut yönetimle olan mutsuzlukları var; bunlar da zaman zaman medyaya yansıdı.
Bir başka İttifakın ise tam bir açıklık göstermese de Cemaat ve BDP arasında kurulmaya çalışıldığını düşünüyorum. Basına yansıyan bazı görüşmelerin de ışığında şunları ifade etmek gerekir. Her iki tarafın da bu ittifaka çok ihtiyacı olabilir. Çünkü BDP'nin baraj için, Cemaatin ise AK Parti'yi, hedeflediği 400 vekile ulaştırmamak için önemli gerekçeleri var. Cemaat açısından bakıldığında bir başka gerçek de şu alabilir. BDP'ye verilecek destek, görülen tabloda CHP ya da MHP'ye verilecek destekten daha anlamlı. Çünkü bu seçimlerde de onlar adına oluşacak bir rüzgâr görünmüyor. BDP için de böyle bir rüzgâr görünmese de verilecek 1-2 puanlık katkıyla seçim barajını zorladığı düşünülen bir BDP barajı geçtiği takdirde AK Parti'yi hepsinden daha fazla hedefinden uzaklaştırabilir diye düşünüyorlar.
Bir ittifak arayışı daha var ki o da seçimler sonrasına dönüktür. Birileri bu günlerde "koalisyon" denen şeyi yine süsleyip püsleyip seçmene satmaya çalışıyor. Daha hafızalardaki travmatik izi henüz silinmemiş olan 2001'i unutmamışken bunu neden yapabildikleri akıl alır gibi değil. Hem de âdeta bir dejavu gibi tesir oluşturan müttefiklerle... Değişen tek şey Ecevit yerine Kılıçdaroğlu... Geri kalan tüm bileşenler aynı.
Peki, neden yapıyorlar bunu. Aslında çok açık: "Ülke kaybetse de Erdoğan gitsin!.." Bu elbette Sayın Cumhurbaşkanının katıldığı bir seçim değil bilinçli olarak kullandım bir önceki ifadeyi...
Çünkü bu hamleler tamamen onu zayıflatmaya dönük. Erdoğan faktörü siyaset sahnesinin ötesinde ya da berisinde durduğu müddetçe diğer siyasi aktörler için iktidar hep zor göründüğü için bir şekilde ve mutlaka zayıflatılması gerekiyor.
Dış etkilerle birleştikleri nokta da burası çünkü onlar da aynı şeyi istiyorlar zaten.
Tüm ittifakların birleştiği bir diğer nokta ise Cemaatin oyları... Bu da seçimlerden sonrasına dönük bir ışık vermese de iktidarı zayıflatmak için mubah bir iş birliği gibi görülüyor...
Seçim sonuçları ise asıl gerçeği söyleyecek...
Seçmen eğer 17-25 Aralık'ı ya da 2001 krizini unuttuysa o zaman farklı bir şey söyleyebilir... Eğer değilse espri konusu dahi olan bir gerçekle cevap bulacaklardır.
Çünkü sınır tanımaz vaatler "Namaz ve oruç borçlarının silinmesi"ne kadar dayanmış durumda!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.