ABD’nin PYD inadı…

A -
A +
Aslında ABD bu inadı pek çok defa sergiledi. Aklıselim bakan ve olayları bölgesel hassasiyetlere göre okuyan, en az bin yıldır aynı bölgede yaşayanların kanaatlerini görmezden gelen ABD, birçok noktada da yanlış yaptığını kabul etti.
Ama bu kabuller neye yarar. İş işten geçtikten sonra, yüz binlerce insan ölüp, milyonlarca insan yurtsuz, evsiz kaldıktan sonra nedamet getirmenin kime ne yararı var!
Muhakkak ki bu durumdan beslenen birileri var. Bu böyle olmasaydı hâlâ istikrar adına bu derecede bir direnç olur muydu?
Irak’ta “kimyasal silah var” dediler ama yıllar sonra hem ABD hem de İngiltere “yanılmışız” diyerek geç kalınmış bir itiraf yaptı.
Afganistan’da yapılan pek çok yanlış sebebiyle bölge ülkelerinin başına birçok öfkeli insanı bela ettiler.
Bugün de PYD konusunda o kibirli ve sonuna kadar çıkar kokan tavırlarını her türlü ısrara ve uyarıya rağmen devam ettiriyorlar.
FETÖ konusunda kolilerce ispata ve delile rağmen emin olamayan bu ABD, ne hikmetse PYD konusunda son derece emin. Bu emniyetin hikmeti nedir? FETÖ meselesindeki cahil-miş gibi tutumunuz ya da safa yatmanız niye…
ABD başkan yardımcısı Türkiye’ye geldiğinde “FETÖ keşke ABD’de olmasaydı” demişti. Bu kelimenin anlamı “yasalarımızdan yararlanıyor, o nedenle yargı karar veriyor” demeye getirdi. İyi ya şimdi PYD sizin sınırlarınızın dışında olan bir örgüt ve hukukunuzdan da yararlanamaz. FETÖ’de “vah”landığın mesele burada tam da bahsettiğin gibi. O hâlde sorun ne? “Stratejik ortağımız” dediğiniz Türkiye’ye yaşattıkları, PKK ile olan ittifakı da açık delillerle sabit olan bu yapıyla ortaklık inadınız niye? Neden hâlâ Türkiye gibi bir güçlü ortağı bir terör örgütüne feda ediyorsunuz?
Belli ki bu noktada çok farklı hedef ve planlar var. Uzun zamandan beri “DAEŞ ile mücadele” yalanı da artık çuvala sığmayan mızrak hâlini aldı. Aslında dünyanın gücü karşısında hiçbir kıymet ifade edemeyecek olan bir DAEŞ, bana göre her devletin farklı hedefi ve uzlaşmaz çıkarlarından beslenerek ayakta kalmaya devam ediyor.
Zorda kalmış bir hayvanın kurtarılma operasyonlarını tüm dünyaya merhamet abidesiymiş gibi gösteren ama çocukların, yaşlıların hatta kendi ülkelerindeki hayvanlar kadar şanslı olamayan Suriyeli, Iraklı kedi ve köpeklerin ölümüne ise kör ve sağırlar…
Onarılması zor yaralar açan, samimiyet testinden sınıfta kalan ikiyüzlü, riyakâr ve kapitalizmin vahşi yüzünü sergileyen bu tavırlar, artık büyük tövbeler gerektiriyor; ölenleri ve yaşanan acıları geri veremeyeceği de kesin olan... İleride yine “yanıldık” deme ihtimali tam olan ittifaklardaki inat daha ne kadar acı ve gözyaşının sebebi olacak.
Düşmanına silah vererek sırtından vurdurduğun ülkenin yüzüne bakarak “dostum” derken daha ne kadar utanmaz tutumunu sergileyeceksin ey ABD!  
Tüm bunlara rağmen hâlâ senden umudunu kesmeyen bu ülke, sana aynısını yapmaz ama bir an “yaptı” desek sen tahammül edebilir miydin? Belli ki İslâm toplumlarıyla empati kurma kabiliyetin hiç yok. Ama anlama çaban da yok. Çünkü kibrin ve çıkarların buna kökten mâni…
Allah Müslümanlara feraset versin… Başkalarından gelemeyecek merhameti kendi inançdaşından esirgemeyecek bir anlayışa ulaşabilmeyi yürekten diliyorum…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.