CHP'nin mani(fesh)tosu...

A -
A +
Bir sözle ya da düşünceyle ilgili kanaat oluşturmadan önce zihnin takip etmesi gereken kademeler olması gerekir. Birinci kademe sözün kime ait olduğuyla ilgilidir. Sadece bu aşama ile algılanan söz, yanılgıya götürebilir. Çünkü olayların ve düşüncelerin şahısların prizmasından nasıl yansıyabileceği gerçeği göz ardı edilmiştir.
İkinci aşama sözü söyleyenin "kim" olduğudur. Sözden daha önce buna bakmak gerekir. O zaman sözün, yansıdığı prizmadan nasıl etkilenmiş olabileceğiyle ilgili bir derece fikir edinmenize yardımcı olur.
Üçüncü ve hepsinden önceki aşama ise sözü söyleyenin yetiştiği sosyal çevre ve düşünce geleneğidir. Bu aşama da dikkate alındığında söylenen sözün pek çok filtreden geçirilmesi sağlanır ve belki de gerçeğe en yakın kanaatler ortaya çıkmış olur.
Ben de CHP'nin açıklamayı düşündüğü ve basına yansıyan "manifesto"sunu bu terazide tartmaya çalıştım. Bu "manifesto" inandırıcı olabilir mi diye... Samimiyetime inanılmayacağı düşüncesine rağmen diyorum ki "keşke olsa" bunu gerçekten ve yürekten arzu eder insan.
Fakat ne yazık ki tarihsel, ekonomik, siyasi gerçekler bu vaadlerin hamasetini ortaya koymaktadır. "Tarihi bilmeyen ya da onun gerçeklerini göz önünde bulundurmayan, bugüne hükmedemez" gerçeğinin izlerini taşıyan bu ifadeleri "hamaset" nidalarından kurtarıp biraz akıl kantarında tartınca, neden olamayacağını çok iyi görebiliriz.
CHP'nin elinde bulunan belediyelerde hâlihazırda fırsatları nasıl değerlendirdiği üzerinden bakabildiğinizde de bu gerçeğe ulaşabilirsiniz. Mesela yoksulluğu bitirme vaadi. Gidip bakalım. On yıllardır CHP anlayışıyla yönetilen belediyelerin olduğu şehirlerde yoksulluk bitmiş midir? Ben bu soruyu sorarken CHP'nin kendisine yaptığı haksızlığı yapmadan soruyorum. Dünya gerçeklerinde olmayan/olamayan bir vaadi sunmak inandırıcılıktan uzaktır. Dünyanın en büyük ekonomileri dahi bu sıfırlamayı yapamazken verilen bu vaadin anlamsızlığı kendileri için kendileri tarafından yapılan bir haksızlıktır; inandıracak birilerini bulamadıklarında.    
Kredi kartlarının borçları için bir adım atılacak-mış. Peki, ilk bakışta borcu olanlar açısından hoş gibi duruyor. Fakat bir devlet, serbest bir ortamda gerçekleşen ticari faaliyetlere yani bankalara nasıl müdahale etmeyi düşünüyor olacak. Ya da "Biz bu borçları ödeyeceğiz veya sileceğiz" mi diyorlar? O zaman da "Kimin parasıyla kimin borcunu ödeyeceksiniz?" diyenlere ne cevap vermeyi planlıyorsunuz?
Çözüm süreciyle ilgili yapılan vurgulamalar da bir o kadar kantara takılanlardan aslında. Farklı hiçbir şey söylemeyen ifadelerin kâğıtta durduğu gibi durmadığını artık hepimiz iyi biliyoruz. Çözüm sürecinin oluşması için atılması gereken yasal adımlara, TBMM'de yapılmaya çalışılan arayışlara asla destek olmayan ve hatta karşısında âdeta "beton"laşarak duran bir CHP bu vaadini nasıl gerçekleştirecek! Parlamentoda arayacağı uzlaşıya kimden destek isteyecek? "Ben sana destek olmadım ama sen bana destek ol" demek çok egoist ve hegemonik bir yaklaşım olmayacak mı?
Bakın, işte şuncacık yansıyan ifade üzerinden, yine şuncacık bir yazıda dahi onlarca kafa karışıklığı ve güven zedeleyen, akıl terazisini zorlayan vaad, durum sıralayabildim. Varın gerisini siz takdir eyleyin...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.