Şehirlerimizin kısa zamanda tekrar ayağa kalkacağını göstermeliyiz

Sesli Dinle
A -
A +

6 Şubat Kahramanmaraş 7,7 Pazarcık, 7,6 Elbistan ve 6,4 Hatay Defne merkezli depremler, içinde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay ve Malatya gibi büyükşehirlerinde olduğu 11 ilde ciddi bir yıkıma neden oldu.

 

On binlerce vatandaşımız kaybettik. Daha fazlası yaralı olarak felaketten kurtuldu. Bunun yanında içinde Kahramanmaraş ve Hatay gibi kadim şehirlerimiz var. Tarihî süreç içerisinde kendine has kimliği, tarihi oluşmuş söz konusu şehirlerimiz deprem felaketinde büyük yaralar aldılar.

 

Tarihî ve kendine has özel kimliğe sahip olmanın dışında Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay önemli sanayi merkezlerine sahip olan şehirlerimizdir. Büyük felaket, söz konusu şehirlerimizin sanayi alanlarına da zarar verdi. Üretim tesislerinin bir kısmı zarar görürken bir kısmı geçici olarak üretime ara vermek zorunda kaldılar.

 

Özellikle Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’da önemli sayıda sanayi ve üretim tesisleri devre dışı kalırken şehirlerin hayatını canlı tutan esnaf neredeyse yok oldu.

 

Büyük felaketin şehirlerin her alanında getirdiği yıkımın büyüklüğünü göz önünde bulunduran insanlar hızlı bir şekilde uzun yıllar yaşadıkları, kimlik ve hatıralarının oluştuğu ve geçimlerini sağladıkları şehirleri geçici de olsa bırakıp başka yerlere göç etmek zorunda kaldılar.

 

İmkânı olanlar Ankara ve Mersin başta olmak üzere başka şehirlerde evler kiraladılar, çocuklarını bu şehirlerdeki okullara yazdırdılar. İmkânı olmayanlar devletin kendilerine sunduğu barınma yerlerini tercih ettiler ve devletin desteğiyle yeni hayatlarına başladılar.

 

Büyük felaketten dolayı şehirler arası göçün dışında şehir içinde de önemli nüfus kaymaları oldu ve hâlâ da olmaya devam ediyor. Şehir merkezlerinden ayrılmak zorunda kalanların önemli bir kısmı köylerine geçici olarak geri döndüler. Uzun yıllardır nüfusu azalan köyler bir anda nüfus artışı yaşadılar. Depremden şehir merkezleri gibi zarar görmeyen köyler insanlarımızın sığınağı hâline geldi.

 

Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesi ve köyleri depremde ciddi hasar almadığından dolayı nüfus artışı yaşayan yerleşim yerlerimizin başında gelmektedir. İlçeye ve köylere uğradığınızda bir evde birkaç ailenin birlikte yaşamak zorunda kaldığına şahit oluyorsunuz. Bu yoğunluk ve aile birliktelikleri ne kadar sürdürülebilir onu ayrıca ele almak gerekir.

 

Hülasa aradan geçen yirmi günde büyük felaketten ciddi zarar gören şehirleriniz önemli oranda nüfuz kaybetti ve hâlâ etmeye de devam ediyor.

 

 

 

Şehirlerimizin hızlı bir şekilde tekrar canlanacağı umudunu vermeliyiz

 

 

 

Büyük felaketten zarar gören şehirlerimizin sahipsiz olmadığını, hızlı bir şekilde tekrar canlanacağını, eski kimliği ve yaşantısını kazanmak için her türlü girişimin yapılacağını göstermek zorundayız.

 

Şehirlerden ayrılan ve ilçe ve köylerine dönen insanlarımızın geri dönüşünü sağlayacak girişimleri vakit kaybetmeden hayata geçirmeliyiz. Depremin ilk anından itibaren devreye sokulan “Devlet-Millet Elele” yaklaşımını yorulmadan sürdürmeliyiz ki şehirlerinden ayrılan insanlarımıza geri dönüş umudu verilebilsin.

 

Depremin ilk anından itibaren ortaya konan mücadele hızlı bir şeklide toparlanacağımızın güçlü işaretlerini veriyor. Nitekim hem devletin ilgili kurumları hem sivil toplum örgütleri hem de insanlarımız ellerindeki imkânları hızlı bir şekilde sahaya sürmeye başladılar.

 

Deprem bölgesi için âdeta bir seferberlik başlatıldı. 13 bakan, 40 bakan yardımcısı, 45 vali, önemli sayıda belediye başkanı, ordu birlikleri, güvenlik birimleri ve binlerce mensubu ile önemli sayıda sivil toplum örgütü sahaya indi ve çalışmaya devam ediyorlar.

 

Arama-kurtarma ve sürdürülebilir yardım faaliyetlerinden sonra şimdi yeni bir sürecin devreye alınması gerekiyor;

 

1. Sağlam yeni meskenlerin inşasının başlaması,

 

2. Sanayinin tekrar düzenli bir şekilde çalışılır hâle getirilmesi,

 

3. Şehir hayatının olmazsa olması esnafın desteklenerek şehirlerin canlandırılması,

 

4. Üreten şehirli orta sınıfın şehirde tutulması ve gidenlerin geri dönmesinin hızlandırılması,

 

gecikmeden atılması gereken adımlar olarak öne çıkıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.