ZELZELE

Sesli Dinle
A -
A +

Erzincan zelzelesi, hafızalardan silinmeyen, çok uzun yıllar konuşulan bir âfettir. Çocukluğumuzda büyükler, ondan çokça söz ederlerdi. Kayıtlara baktığımızda 27 Aralık 1939 gecesi saat 01.57’de olmuş. Şiddeti 7,2 Richter ölçeğinde. Can kaybı 32 bin 962 kişi. 100 bin insan da yaralanmış. Neredeyse şehir tamamen yıkılmış…

 

Marmara Depremi; diğer adıyla Gölcük Depremi ise 17 Ağustos 1999 gecesi saat 03.02’de meydana geldi. 7,6 şiddetindeydi. 18 bin 373 vatandaşımız hayatını kaybetti. 48 bin 901 kişi yaralandı. Merkez, Gölcük olduğu hâlde sarsıntıyı İstanbul’da da büyük bir şiddetle yaşadık. 45 saniye, sanki 45 yıl olup uzadı. Arz küre, öfkeyle inip-inip kalkarken zaman geçmiyordu…

 

Bugünden düne doğru izleri takip edilirse yangın, kasırga, sel, çığ, zelzele… gibi ecdadın “âfat-ı araziye ve semaviye” dediği, yerden ve gökten gelen yıkımlar, çok gerilere, tarihin derinliklerine doğru uzayıp gider.

 

Erzincan zelzelesinden sonra Varto’yu büyük bir deprem olarak yaşadık. Gölcük depreminden sonra da Düzce, Van, Elâzığ, Malatya… gibi değişik tarihlerdeki birçok depremin acısına maruz kaldık...

 

Son büyük yer sarsıntısı, kıpraşma 5 Şubat 2023 tarihinde gece 04.17’de oldu. Zelzele merkezi Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesiydi. Şiddeti Richter ölçeğiyle 7,7 idi. Osmaniye’den Diyarbakır’a uzanan kuşakta 10 ilimiz âfetzede oldu. Sarsıntı etkileri, bir taraftan Irak’a, diğer taraftan Lübnan’a kadar uzadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AFAD Merkezinde yaptığı açıklamaya göre bu zelzeledeki kayıp sayımız binin altında. Yaralı sayısı ise 5 bini aşmış vaziyette. Ancak rakamların sabit kalmayacağından korkuluyor.

 

Görüldüğü gibi 3 büyük deprem, Erzincan, Marmara ve Pazarcık kıyaslamasında manzara şöyledir:

 

-Erzincan’da şiddet 7,2 ve ölü sayısı 32 bin 962,

 

-Gölcük depreminde şiddet 7,6 ve ölü sayısı 18 bin 373,

 

-Pazarcık’ta ise şiddet 7,7 olduğu hâlde ölü ve yaralı sayısı öncekilerden çok aşağıdadır. Buradaki sayıların eski rakamları bulmasına ihtimal vermiyoruz. Bu zelzelenin sonuçları henüz netleşmedi ama durumun böyle olduğu görülüyor.

 

O hâlde:

 

Geçen zaman içinde zelzele şiddeti, artmasına rağmen yaralı sayısında çizgi aşağı doğru seyrediyorsa tavsiyelere uyulduğunda bu rakamlar, sıfıra doğru yaklaşabilir. Nitekim Japonya gibi sürekli sallanan ülkelerde bu şiddetler görülse bile böylesi kayıplar olmamakta.

 

Neler yapılması gerektiğini deprem uzmanları sürekli ikaz etmekteler.

 

Kısaca tekrar edersek:

 

Evvela bir deprem kuşağında yaşadığımızı unutmamak gerekiyor. İkincisi, dere yatağı, kumlu arazi gibi yerlere bina yapılmamalı. İnşaat şartları yerine getirilmemiş binalara ruhsat verilmemeli. Ömrünü doldurmuş binalar tadilat görmeli veya tamamen yıkılarak iyileştirilmeli.

 

Şartlara riayet edilir, kaidelerden taviz, verilmez ve ahlâklı davranılırsa her yıl yüksek ölçüde can ve mal kaybı yaşamayız. Galiba bir vatandaşın ortalama olarak ömrünün 5 yılında bir, bu afetlerle karşılaşıyor…

 

1999’da Hükûmet, maalesef kara yoluyla bile hemen yanı başındaki Adapazarı’na ulaşamamış, haberleşme mümkün olamamıştı. Ankara ve Adapazarı farklı dünyalar olmuştu. Dün, kendi imkânları içinde değerlendirilir. Çeyrek asrı bugünle karşılaştırmayacağız. Buna rağmen ülkenin geldiği seviyeyi de ihmal etmemek adına yaşananları resmetmeliyiz. Dünkü 5 Şubat Depremi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün Bakanları, 10 ayrı ile, sahaya, vatandaşın huzuruna gönderdi. Kendisi de AFAD’a giderek çalışmaları yerinden takip etti. Ambulanslar, ambulans uçaklar, kurtarma ekip ve ekipmanları hazırdı. AFAD, TSK, Jandarma, Kızılay üzerlerine düşeni yaptılar. Afetzedeler, kış şartlarında kendilerini kimsesiz hissetmediler. Devlet, Baba olduğunu, çatı olduğunu hakikaten takdir edilecek bir sür’atle gösterdi.

 

Hükûmet, dünyaya 4. Seviyeden alarm vererek yardım kabulünün de mümkün olduğunu duyurdu. NATO, AB yardımcı olacaklarını bildirdiler. ’99’da da yakın- uzak devletler yardıma gelmişlerdi.

 

Bunlar olurken sosyal medyada kirli haberler de devreye girdi:

 

Bu zelzeleyi faylarla oynayarak gelişmiş bir devletin tetiklediği haber yapılmıştı.

 

Bu iddia teknik malumatla cevaplandırılmalıdır...

 

Bizim inancımıza, yâni İslâmiyet’e göre bu gibi hâllerde vefat edenler şehiddir. Bütün şehidlerimize Merhametlilerin En Merhametlisinden rahmetler, yüksek makamlar diliyoruz. Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- hatırına 5 Şubat, inşallah yaşadığımız son âfet olur. Yaralılarımıza da şifalar niyaz ederiz.

 

Sevapların bol olduğu mübarek üç aylardayız.

 

Dertlilere derman, yaralılara şifa olma vaktidir.

 

Kardeşlik duyguları coşmalıdır.

 

Kan bağışı, nakdî bağış, mal bağışı… yapılacak ân, işte bu ândır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.